bir şair vardı, öğretmen

03 Temmuz 2019

Yarim İstanbul


Ah İstanbul, senden vazgeçemiyorum.
Nasıl bir caziben var?
Ne şair çözüyor, ne besteci, ne de ressam.
Yıllardır poz veriyorsun!
Kimse doyamıyor, bağışla beni ama fahişe gibisin.
Biliyorum çok kocan oldu.
Çok eskilere gitmek de istemiyorum.
Bizden önceki Doğu Romalılardı, Bizans derdik.
Sonra Osmanlı'ya teslim oldun.
On beşinci asır.
Beş yüzyıla yakın boyun eğdin...
Ta ki Cumhuriyete kadar.
İşte o zaman film koptu.
Yıl: 1950
Bir parti geldi iktidara.
"Millet" dedi "Vatan" dedi...
Kalbine ilk hançeri sapladı.
Zaten ondan sonra da iflah olmadın.
Saldırdılar dört bir taraftan.
Yıkılmadın, ama direndin...
Çünkü sen dünyanın merkeziydin.
Helâl olsun!

Seksenli yıllarda Dalan geçti üzerinden...
Sonra da bir belaya çattın ki...
Tam yirmi beş yıl katlandın.
Adam Arap sevdalısı ama gönlü Amerikalı...
Saltanatı, gösterişi pek seviyor.
Peş peşe gökdelenler...
Bir de Çamlıca'ya cami, hepsinin üzerine tüy dikti.

Vallahi halkın gördüğü Vandallıktan utandı...
Ama sen?
Tarih boyunca olduğu gibi vakur, sabırlıydın.
Gıkın çıkmadı, sadece yapılan tahribatları seyrettin.
Bu arada içine kapandın.
Dayadın sırtını Ayasofya'ya...
En büyük mabedin...
Üç beş kilise, biraz da Mimar Sinan...
Yüz akın Balyanlar, hep vaziyeti idare ettin.

Artık ne diyeyim bilmem ki...
Gelen gidenin oyuncağı olmayacak kadar asilsin...
Çünkü köklerin insanlık tarihi kadar eski.
Ayrıca büyülü bir havan var, tam orta yerinden deniz geçer...
Seni sevmeyenin aşık olamayacağı da rivayet olunur...
Ki doğrudur...
Elli yıldır seninleyim...
Babam gibi, anam gibi, karım gibi, evladım gibi severim...
Kılına zarar gelse senden önce ölürüm...
Canım İstanbulum benim.

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: