bir şair vardı, öğretmen

08 Temmuz 2019

Hayâller



Che'nin bir sözünü çok severim:


"Gerçekçi ol, imkânsızı iste."

1959 yılında Küba'da gerçekleşen devrimin kahramanıydı.
Popüler olmuş, bütün dünya tanıyordu.
Artık devlet adamıydı.
Fakat rahat battı, devrim ihraç etmek için önce Afrika'nın,
sonra Bolivya'nın yolunu tuttu.
Sonuç hüsran, ormanda sıkıştırılıp kurşun yağmuruna tutuldu.
Katledilmişti.
Bizim çocukların da başına aynı akıbet geldi.
Kızıldere'de, Mahir ve yoldaşları acımasızca öldürüldüler.
Tam bağımsızlık sevdalısı Denizler asıldılar.
Yakın tarihimiz imkânsızı talep eden gençlerin maceralarıyla doludur.
Ya gerçekçilikleri?
İşte burası tartışılır.
Amasyalı iki arkadaşım 12 Mart sürecinde Turhal dağlarında yakalanmıştı.
Bellerinde çakar almaz tabancalar, amaçları iktidarı ele geçirmek.
Aynı devirlerde Filistin davasına omuz vermek için Arap
çölleri yollarına düşenler de vardı.
Çoğu yakalandı, uzun yıllar hapis yattılar.

Evet, hayâl kurmak güzeldir.
Hatta halkımızın çok sevdiği zaaflarındandır.
Lotaryaya meraklıdır, at yarışı düşkünüdür.
Bu konuda Avrupa'da birinci sırayı kimselere bırakmayız.
Hedef büyük ikramiyedir.
Nasrettin hoca gibi "ya tutarsa?"...
Ondan sonra gelsin düşler dünyası.

Bir de ihtiras vardır.
İnsana özgü duygu, hep daha fazlasını, daha iyisini arzular.
Örneğin siyasetle ilgili biri milletvekilliği peşindedir...
Seçilirse bakanlık hırsı iş başındadır, daha da ötesi için çabalar.
Ama bir yazarın tutkusu Nobel'dir...
Sinemacının Oscar...
İhtirasları güçlü olan kişiler ödül yarışından da öte,
birincilik ateşiyle yanıp tutuşurlar.
Mühim olan ipi göğüslemektir.
Ya soysuz ihtiras sahipleri?
Kıskançtırlar, rakibinin başarıları karşısında ezilen zavallı mahlûklardır....
Alkışlamak, gurur duymak onların kitabında yazmaz...
İçleri çürümüştür, farkında bile olmaz.

Gelelim benim hayâllerime, imkânsız isteklerime...
Basketbolu çok sevdiğim için olsa gerek 3.05 metrelik potaya
rüyalarımda smaç basarım...
Sanat düşkünlüğüm ise ressamlığa yöneltir, ancak elimden gelmez.
Bir de klarnet çalmayı çok isterdim...
Denedim ama maalesef sınıfta kaldım.
Başkaca da yok.
Sıradan, basit yaşamımda her türlü zevki tattım.
Buna da şükür.
Tek vefalı dostum kitaplardır...
Her biri güneş gibi doğar içime.
Aydınlanır, güçlenirim...
Ve okyanusları aşmaya çalışırım!

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: