bir şair vardı, öğretmen

20 Ağustos 2020

Ah Amasya!





Uzun zamandır Amasya'ya uğramadım.
Aslında hep aklımda ama ihmalkârlık işte.
Değerli hemşerilerim kusura bakmasın.
Yoksa üzerine yazı yazılacak kentlerin başında gelir.
Tabii İstanbul’dan sonra.
Tarihsel dokusu bilinen gerçek, taşı toprağı hazine.
Her bir değerin üzerine roman yazılır.
Âdeta mabetler, türbeler diyarıdır.
Pontus mirası ise başlı başına efsane.
Ardılları üzerine güzel masallar üretmişlerdir.
Muhteşem su kanalları Ferhat ile Şirin’i yaratmış,
Kızlar Sarayı kervana katılmıştır.

Ya Yeşilırmak, vadinin can damarı.

Toprak onun suyuyla besleniyor, hatıralar onunla canlanıyor.
Âdeta huzurun dinginliğin timsali.
Belki de aşkların yaratıcısı, şarkıların ilham kaynağı.
Kim bilir, kıyısında nice gönül macerası gizlidir.
Amasyalı utangaçtır, ketumdur.
Her anısını rahatlıkla paylaşamaz.
Ar edep anlayışı farklıdır.
Ne de olsa genlerinde Osmanlı’nın derin izlerini taşır.
Tabii bu özellikler şimdilerde kalmadı.
Benim aktardıklarım yıllar öncesinden.
Artık kentte üniversite var.
Ülkenin dört bir yanından gelen gençler yepyeni bir kültür oluşturdular.
Yalı boyu kafelerle, barlarla dolu.
Rock da yapılıyor, Mahsuni de çalıyor.
Hele Eren Erbaş gibi bir ustayı dinledikten sonra, karlı kayın ormanları
önünüze halı gibi seriliyor.
Tüm bu izlenimlerim umudumun can suyu oluyor.
Ne güzel yarınlara sevinçle bakmak.
Yine de doğduğum topraklara yüzbinlerce ziyaretçi gelsin istiyorum.
Kral mezarlarına çıksınlar, kaleyi gezsinler…
Ali Kaya’nın Tokat kebabına gömülürken şehri doya doya seyretsinler.
Ziyere barajındaki tesiste semaver demlemek, Ebemü’de rakı içmek,
doyumsuz zevkler.
Hele şimdilerde elma mevsimi, misketle tanışmak ömre bedel.
Ya mis gibi kokusu, sanki lavantayla yarışıyor.
Bir de bağ bozumu zamanı, envai çeşit üzümün tadına bakmak ister istemez
şarabı çağrıştırıyor.
Ancak Ermeni kardeşlerimiz artık yoklar.
Şarabın en kralını onlar yapardı.
Ne acıdır ki anavatanlarından söküp attık.
Ah ahhh!
Amasya sen nelere kadirsin.
Hem vefalısın hem kıymet bilmezsin.
Onca hazineyi harcadın, onca insanı gözden çıkarttın…
Kusura bakma ama hakikaten Osmanlı’yı aratmıyorsun.

Macit CÜNÜNOĞLU

18 Ağustos 2020

Yetmiş bir yaşımın ilk gününden MERHABA



Bugün doğum günüm.
Yetmiş bir yaşıma merhaba dedim.
Yirmi beş yaşında baba oldum, ikincisinde yirmi dokuzundaydım.
Onlar büyüdüler, tabii ben de.
Evlatlarımın annesi öldüğünde yirmi sekiz yaşındaydı, ben de otuz iki.
Yıllar akıp gitti.
Ya şimdi?
Üç torunumla hayatımın en güzel yıllarını yaşıyorum.
Ne mutlu bana.
İnsanın ailesiyle birlikte olması kadar değerli bir zenginlik yok.
Biraz sanat, biraz müzik…
İki duble rakı, gel keyfim gel.
Yemişim siyaseti yemişim Corona’yı.
Kalan ömrümü tüketiyorum.

Yalnız gidişat kötü.
Tek adam azgınlaştıkça azgınlaşıyor.
İhtiraslarını ne Ayasofya kesiyor, ne de hukuk sistemine yaptığı darbeler.
Sürekli fütuhat hâlinde.
Libya’ya sarkıyor, oradan Ermenistan’a…
Hız kesmiyor, Yunanistan’a kafa tutuyor.
Hülasa belâya bulaşmaktan başka yol bilmiyor.
Ve tüm yaptıklarını da iç siyasette başarıyla pazarlıyor.
Garip halkım, bayrak-din soslu hamaseti amuduyla yutuyor.
Ve bizler de kan kusup kızılcık şerbeti içtik diyoruz.
Çünkü elimizden bir şey gelmiyor.
Muhalefet muhalefet değil, sol sola benzemiyor.
Geriye umut kalıyor.
Tek sarıldığımız değer.
Onu da canlı tutmaya çalışıyoruz…
Ki tümden yok olup gitmeyelim.

Fakat geride bıraktığım yetmiş yılı boşa yaşamadım.
Daha açıkçası gözüm açık gitmeyeceğim.
Çok sayıda sevgilim oldu, makul ölçüde evlilik yaptım.
Dünya tatlısı bir oğlum, bir de kızım var.
Yoldaşlarım benim.
Siyasette çok dostum oldu, çoğu da öldü.
Her birinde yüreğim paramparçaydı.
Yaşadığım toprakları baştan sona gezdim, sınırları biraz genişletip
birkaç ülke de gördüm.
Daha ne olsun?

Ama aşka gönlümü hep açık tuttum.
Bir de insan sevgisine.
Sözünü ettiğim ihanet değil…
Masumane ilişkiler.
Diyelim ki yalnızlığı aşma sanatı.
Zaten rüyalarımda hayâllerimin yüzde doksanını gerçekleştiriyorum.
Geriye de küsurat kalıyor ki, o da şişenin dibinde saklı.
Bir de udumun tellerinde.
Bu duygular içinde yetmiş bir yaşımın ilk gününde tüm dostlarımı
sevgiyle kucaklıyorum.
Selâm olsun güzel yürekli canlarıma…
Selâm olsun güneşli günlere.

Macit CÜNÜNOĞLU