bir şair vardı, öğretmen

31 Temmuz 2015

Yolculuk öncesi...

Macit CÜNÜNOĞLU
31/07/2015 11:28

 

 
 
Mezzo Classic&Jazz TV adlı bir kanal var...
Digitürk’ün 102 bandında yer alıyor...
Adından anlaşılacağı üzere klasik ve caz yapıyor.
Fransız orijinli, 1988 yılından beri yayında.
Tabii izlemek büyük bir keyif...
Hatta ayrıcalık...
Nadir Nadi üstadın dediği gibi: “Mutlu azınlığa dâhil olmak” gibi bir şey.
Zaten müzik dünyası bambaşka...
Birleştirici, kaynaştırıcı...
Görünmeyen bir huzur kaplıyor ruhunuzu...
Melekler dans ediyor gönlünüzde...
Uzaklaşıyorsunuz gezegenden...
Bulutlara yaklaşıp gündelik hayattan kopuyorsunuz...
Dinleyin, asla pişman olmazsınız.

Yoksa bu toplumda yaşamak zor...
Her güne yayılan cinayetler...
Adı ne olursa olsun, sonuç da insan hayatı...
Kahrolası teröre kurban gitmek...
Geride kalanların yanan yürekleri...
Sel olup akan gözyaşları...
Bir kişinin iradesine bırakılmış “Barış süreci”...
Başlatan O, bitiren O!

Geçenlerde Berlin’deydim...
Almanlarla, on binlerdik...
Göl kenarı, sahnede Berlin Flarmoni Orkestrası...
Beethoven çalıyor, 9. Senfoni...
Dinleyiciler kendinden geçmiş...
Yüzlerde gülümseme, ışıldayan gözler...
Aryalar dalga dalga ulaşıyor yüreklere...
Müthiş bir sessizlik...
Belki cennetin hâli...
Mutluluk uçuşuyor...
Gel de kıskanma!

Hasan Hüseyin geldi aklıma...
“Acıyı bal eyledik” şiiri.
İnsanlık nelerle mutlu oluyor...
Bir de biz?
Acı bal eylenir mi?
Bal gibi eylenir!
Mademki seçtiğimiz kara vicdanlı politikacılara mahkûmuz...
Aksın kanlar, ağlasın analar...
Kimin umurunda?

Artık televizyon izleyemez, gazete okuyamaz hâle geldim...
Yoruldum cinayet haberlerinden, çatışma yorumlarından.
Aslında yaşadıklarımız iç savaş...
Adı konmamış; IŞİD’li, PKK’lı, Derin Devletli...
Rüzgâr sinsice esiyor, kurnazlık hainlik vahşilik dokusunda...
Elden hiç bir şey gelmiyor...
Sadece izliyoruz; çaresizce, zavallıca, kahrolarak!

Berlin’de Flarmoni Orkestrası’nın sesi yayılıyor sonsuzluğa...
Bu topraklarda duyulmayan...
Bıktım artık Saray efendisinin tafralarından...
Yalandan, riyadan, azametten, kibirden...
Beethoven’e sığınıyorum.
İyi ki Mezzo var...
Bana dünyayı sunan...
İnsanlığın en güzel hâllerini.
İstifa ediyorum yurttaşlıktan...
Yola çıkıyorum, hiç yaşanmamış aşklara doğru...
Geride kalsın acıyı bal eyleyen şiirler...
Zaten gözlerim nemli...
Olimpos dağına tırmanıp doya doya ağlamak istiyorum!

29 Temmuz 2015

Suçlu ayağa kalk!

Macit CÜNÜNOĞLU
29/07/2015 09:52

 

 
 
Bir haftada 46 can...
Trafik değil, tamamı terör kurbanı.
Çok acı...
Ve hepsinden önemlisi de ülkemizi neler bekliyor?
Biliyorsunuz; malûmun ilânı gerçekleşti...
Sultanımız “Barış sürecinin” bittiğini resmen açıkladı.
Zaten başlatan O’ydu, sonlandıran da O...
Hükümetmiş, parlamentoymuş...
Kimin umurunda?
Bundan sonrasını görün...
Hoş geldin doksanlı yıllar...
Ah canlarım..
Sınır boylarında görev yapan kınalı kuzularım benim...
Fidanlarım, tomurcuklarım...
Pis siyasete alet edilen vatan evlatları...
Bedelliye güçleri yetmeyen halk çocukları...
“Analar ağlamasın(mış)”...
Kim dedi?
On üç yıldır ülkemizi harman yerine çeviren Sultan...
Tensip buyurmuşlar: “Barış süreci bitti!”
Bitmişti zaten...
Ne zamanki Uludere’ye bombalar yağdı...
O gün bu gündür beklenen senaryo...
Kanla beslenecek topraklar...
Gözyaşı sel olup akacak!

Aslında alışmış kudurmuştan beterdir...
Hele ki iktidar koltuğu...
Demokrasinin olmadığı ülkelerde ballı köşk...
Astığın astık kestiğin kestik...
Bir emirle hırsızı da korursun, katili de...
Yeter ki güç sende olsun...
N’oldu?
On sekiz eksik kaldı...
Yani 276 hedefi tutmadı...
Müsebbibi milliyetçi MHP ile Kandilspor’un HDP’li gülleri...
Arı kovanına çomak sokan iki parti...
İlk fırsatta da kafaları kopartılmalı...
Çare?
Tabii ki “erken seçim”...
Ve ülke kan gölüne çevrilmeli!

Kabaca senaryo bu...
Çocuklarımız ölüyormuş, gençler toprağa düşüyormuş...
Geçenlerde Etyen Mahçupyan demeç vermiş:
“Tabii ki asker ölecek”...
Bence alçalmanın, alçaklığın zirvesi...
Barışa düşman Ermeni vatandaşımız...
Azınlıkların yüzkarası...
Ve de Başbakanımızın gayri resmî danışmanı...
Memleket memleket değil...
Sahneyi ele geçirmiş maskaraların düğün sofrası...
Menüde kan ve gözyaşı...
İçin lan için...
Zemzem suyu gibi...
Nasıl olsa siz sarhoş olmazsınız!

Evet, daha da karanlık günlere hazırlanmak lâzım...
IŞİD’le yaşamak, PKK ile dans etmek...
Ve mangal gibi yürek gerek...
Biz de olmayan...
Henüz nasırlanmadı vicdanımız...
Çünkü insanız...
Torun torbaya karıştık...
Ve umut taşıyoruz...
Şan şöhret için değil...
Aydınlık için ve tarih önünde hesap sorabilmek için...
Kimden mi?
Onlar bilir kendilerini...
Yeter ki “Suçlu ayağa kalk” demeyi bil

27 Temmuz 2015

Karganın izinden...

Macit CÜNÜNOĞLU
27/07/2015 15:03

 

 
 
Hükümetsiz ülkede gidişata bakın...
Ortalık toz duman, görünmeyen bir el âdeta savaşa davet ediyor...
Belki de Sultanımızın iradesi...
Kim bilir?
Yalnız düşman dışarda değil...
İçerde!
Baskınlar, göz altıları, tutuklamalar...
Yangın var, memleketin tam orta yerinde!

Demek ki “Barış süreci” çuvalladı...
Kader kısmet, acısız hayat buraya kadarmış.
Ağlamaya hazırlan analar...
Gözyaşlarına engel olma, saklama...
Otuz beş yıldır izlediğin film tekrar sahnede!

Hâlbuki güle oynaya gitmiştik sandığa...
Balansı düzeltip ayar vermiştik siyasete...
Azgına “DUR”, “görev başına” demiştik muhalefete...
Nerdeee?
Hepsi bir hava!
Başta CHP, fenomen Baykal’lı parti..
İhtiraslı, kariyerist, hemen hemen her taşın altında...
Sanki Erdoğan’a hizmet için yaratılmış...
Şimdi de erken seçim diye tutturmuş...
Sanırsınız AKP’nin Truva Atı!

MHP derseniz...
Asıp kesip gürleyen etkisiz eleman...
Artistler, Kandil’e salsan altına yapacaklar!
Yine de çenesini tutamayan milliyetçi tosuncuklar...
Yüzde on altı oy ile kendilerini memleketin efendisi sayacaklar...
Oldu canım...
Bastır bakalım seçim diye...
80 milletvekilini görürsen bıyıklarımı keseceğim...
Söz!

Gelelim HDP’ye, dört parti içinde gerçek istikrar sembolü...
“Barış&Demokrasi” sloganları...
Kandan beslenmek huyları...
İmralı’dan fetva, Kandil’den icraat...
Ohhh!
Gelsin oylar, ilk seçimde çantada keklik yüzde yirmi...
Yükselen değer...
Liberal, aydınımız hepimiz ordayız!

Bir de Apo’yu meclise sokarsak...
İşte çağdaş Türkiye, işte özgür düşünce...
Nasıl olsa hoşgörü çağındayız!
IŞİD’le renklendi hayatımız...
HAMAS’la güler oynarız!
Hizbullah, İhvan korunmaya muhtaç güllerimiz...
Emin olun “İleri demokrasinin” eşiğindeyiz!

Ha gayret, çivisi çıkmaya az kaldı düzenin...
Bir kaos bir anarşi...
Korkarım bir hükümet kurulursa...
Bugünümüzü de ararız!

Yoksa yanılıyor muyum veya kötümser miyim?
Olabilir...
Ancak burası Türkiye...
Referansımız Beştepe...
Kılavuzumuz karga olduğu sürece...
Burnumuz çıkmayacak boktan!

24 Temmuz 2015

Dimyat'a giderken...

Macit CÜNÜNOĞLU
24/07/2015 15:49

 

 
 
Siyasi terminolojimize rahmetli Demirel’den hediye...
Doksanlı yıllar, on yedi bin civarında faili meçhul cinayet işlenmiş...
Üstelik de haşmetmeap en tepe noktada...
İnsan kıyımlarını “Devletin rutin işleri” olarak değerlendiriyor!
Ve toplum Baba’yı sevip bağrına basıyor!
Hep derim ya; “gariplikler ülkesinde yaşıyoruz.”

Şimdi de sayın Kılıçdaroğlu...
Malûmunuz koalisyon görüşmeleri yapılıyor...
Zat-ı muhteremleri buyurmuşlar:“17-25 Aralık olayları gündemimizde yok!”
Ne demek bu?
“Biz hırsızlıklarla, yolsuzluklarla ilgilenmiyoruz”...
Var mı başka izahı?

Demek ki bu ülkede insan öldürmek rutin...
Çalıp çırpmak rutin...
Geriye ne kaldı?
Zinaymış, trafik kurallarını ihlâl etmekmiş...
Geçiniz canım...
İnsanlık onurunun yerlerde süründüğü düzende böylesine teferruatlarla
kim uğraşır, kim kafayı takar?
“Kör tuttuğunu beller!” deyip hayatın keyfini sürün.

Hâlbuki seçim öncesi ne umutlar beslemiştik...
Oylarımızı helâlinden CHP’ye vermiştik...
Ki vatandaş iktidarına sonuna kadar güvenip vicdanlı, akça pakça olsun...
Ve iki maaş emekli ikramiyesini de çantada bilsin...
Nerdeee?
Meydanlardaki Kılıçdaroğlu gitmiş, yerine soyguna vur kaça izin veren
başka biri gelmiş!

Elbette iktidar aşkıyla yanıp tutuşmak güzel bir şey...
Yılların hasreti...
Dile kolay, kafadan on üç yıl...
Öncesi de var...
Halk istiyor, TÜSİAD da okeyliyor...
Eee,
Kur hükümeti, kap üç beş bakanlık...
Battal’ın karısını da aldın mı kadroya...
Ne de olsa Kadıköylü, birinci sıradan...
İşlem tamam...
Kim tutar seni Kılıçdaroğlu?

Fakat işler bu kadar basit değil...
Namus erdem denilen kavramlar var...
Hele de siyasette, o kadar çok ihtiyaç var ki...
Öncelikle söylemlerine uygun yaşayacaksın...
Arkayı kollayacaksın...
Arada sırada dikiz aynasına bakacaksın...
“Ne demişim, ne vaat etmişim?” diye...
Çünkü sizler unutsanız bile vatandaş unutmaz, sandıkta cezayı keser!

Yine de çalışmalarınızda başarılar dilerim.
Bilirim, kolay iş değildir hırsızla yatağa girmek.
Emin olun bir punduna getirip ısırır...
Alışmıştır bir kez; elde kitap, Bakara-Makara eşliğinde avlanmaya...
Özellikle üreme organınızı koruyun...
Kopartır vallahi...
Maksat zürriyetsiz bırakmak...
Zaten yüzde yirmi beşe kaldık...
Evdeki bulgurdan da olmayalım hani!

23 Temmuz 2015

Karanlık Yarınlar!

Macit CÜNÜNOĞLU
23/07/2015 08:28

 

 
 
Ekonomiden eğitime o kadar çok sorunumuz var ki...
Hangi birini çözeceksiniz.
Aslında sorunların kaynağı çok eskilere dayanıyor...
Daha düne kadar yüzde seksenimiz köylerde yaşardık...
Sonra kentli olduk...
Ortaya çıkan yaşam biçimine eğer kentlilik derseniz!
Denmez tabii...
Alt yapısı olmayan koskoca köyler yarattık...
Sonuç hüsran ve kaos!

Hep söylerim...
Endüstri toplumu olmak başka bir şey...
Üretmek, ufukların zenginleşmesi, sanatın gündelik hayata katılması...
Ve hepsinden önemlisi örgütlenmek, duyarlı olmak...
Bu bağlamda dünyalı birey davranışıyla akan nehirleri hissetmek...
İşte o zaman ne dinciliğe ne milliyetçiliğe mahkûm olursunuz.

Yoksa bizde sergilendiği gibi terörün kaynağını tartışırsınız...
Ve lâfı dönüp dolaşıp HDP’ye getirirsiniz!
Olmaz arkadaş, altı milyona yakın seçmen tercihiyle yüzde on üç oy
almış partiye yapılabilecek en büyük haksızlıktır...
Elbette HDP de eleştirilebilir, ancak insaf ve izan ölçüsünde.

Fakat barış meselesi ülkemizin en temel sorunu...
Kavgasız, gürültüsüz demokrasiyi derinleştirmek, adaleti sağlamak
ve nerden gelirse gelsin terörün kökünü kazımak...
Bunun yolu da şeffaf devletten geçiyor.
Güçlü bir parlamento, mutlak kuvvetler ayrılığı...
Ve iş gelip dayanıyor kibirli Sultanımıza...
Arı kovanına çomak sokmakta usta, Arap hayranı...
Bir o kadar da belayı seven!
İşte Suriye, işte Mısır, işte Hamas...
Üstümüze vazife olmayan tehlikeli sularda dolaşmak...
Sonuç?
Reyhanlı, Antep, Suruç katliamları...
Üstelik bunlar daha başlangıç.

Evet, Türkiye ciddi sorunlarla karşı karşıya...
Ateş çemberine dönen Güneydoğu sınırımız...
IŞİD denilen felaket...
El bebek gül bebek tırlarla beslenmiş...
Şimdi de nerden çıktı martavalları!
Hâlbuki düşman dışarda değil, içimizde...
Gezin görün camileri, dinleyin vaazları...
Neyi işaret ediyor?

Cevap açık ve net...
Yıkılacak bu düzen...
Mücadele edecek gücünüz de yoksa...
Hem de bizatihi sultanımızın yardımıyla...
Şeriatın bayrağı yükselecek Anadolu’da...
Özlem bu, hayâl bu...
Ve emin olun ki IŞİD artık koynumuzda...
NOKTA!

21 Temmuz 2015

Canım yanıyor!

Macit CÜNÜNOĞLU
21/07/2015 08:26

 

 
 
Bayramdan bir gün sonra...
Suruç’ta canlı bomba...
Kadın, henüz on sekiz yaşında.
Çek pimi: Otuz bir ölü, yüz küsur yaralı...
Ortalık yangın yeri, vahşet vahşet...
Sizinle gurur duyuyor Türkiye(!)
Araplaşmanızla, Neo-Osmanlıcılığınızla...
Al sana yüzde kırk bir...
Devam et yola...
Gittiğiniz hedef cehennem, kan gölü...
Umurunuzda mı dünya?
Umurunuzda mı barış?
Umurunuzda mı insanlık?

Kararmaya görsün yürekler...
Sivas’tan esintiler...
Gezi’den manzaralar...
Hep aynı zihniyet...
Yakan, yıkan, can alan karanlık...
Sarmış dört bir yanı...
Sahte gözyaşları, yalan söylemler...
Yalnızlığa mahkûm edilen ülkemin zavallı çırpınışları...
Ve toprağa düşen fidanlar...
Altın kalpli gençler...
Ahhh tanrım, dayanmak ne kadar zor!

On üç yılda çok şey değişti...
Kök saldı imamlar ordusu...
Kurslarıyla, okullarıyla, camileriyle...
Din din olmaktan çıktı...
Siyasileşti, ideolojik silaha dönüştü...
“Allahuekber” nidalarıyla yükseldi...
Hizbullah, İhvan, El-Kaide, IŞİD üniformalarıyla yol aldı...
Seyretti insanlık...
Şeriat bayrağıyla çekildi palalar...
Kesilen kafalar...
Canlı canlı yakılan bedenler...
Acıyla karışık utanç belgeleri...
Bazılarının şerefi oldu, bazılarının güneşi...
Adı Bahar(mış)...
Uyan halkım uyan...
Ortadoğu’ya akıyor ülkem!

Dostumuz Suudmuş, Katarmış...
İlk defa ırkçılık yapayım...
“Ne Şam’ın şekeri ne Arap’ın yüzü”...
Atam izindeyiz...
Canım yanıyor canım...
On üç yıldan beri!

18 Temmuz 2015

Merhaba Fatin!

Macit CÜNÜNOĞLU
18/07/2015 11:04

 

 
 
Gazetemen için iyi haber...
Patron yuvaya döndü.
Kalıcı mı gidici mi, onu da zaman gösterecek!
Ancak Gazetemen’in iyi bir restorasyona ihtiyacı var...
Özellikle yazar çizer açısından.
Çünkü site dört kişiye kaldı...
Haftalık Erol Çevikçe, klasik Nuri Kayış...
Üretken Canan Yılmaz...
Bir de serseri kadrosundan bendeniz...
Gerisi de dolgu maddesi...
Liste de isimler var, yazı yok!

Hâlbuki böyle zamanlarda bu sitenin varlığı nimet...
Düşünsenize, patron takılmış iktidarın peşine...
Âdeta uçuyor...
Partnerinden mi nedendir bilinmez...
AKP diyor başka bir şey demiyor.
Oysa adı Fatin...
Efsane isim...
Canıyla bedel ödemiş demokrat...
Esin kaynağı olmuş aile büyüklerine...
Bir de Adnanları var...
Gel gör ki bizimki...
Sabah akşam havuz medyasında...
Tayyip aşağı Tayyip yukarı...
“Hay başına Tayyip kadar taş düşsün” de demeyelim...
Belki ekmek parası...
Ne de olsa genç, gelecek kaygısı...
Gayet iyi biliyoruz ki her daim istikbâl AKP’dedir!

Gene de insan zenginlik istiyor...
Yazar takımı çoğalsın...
Binlerce fikir açsın bahçemizde.
Okunsun okunsun milyonlarca...
Gazetemen ismi bayrak olsun...
Özgürlüğün, bağımsızlığın ateşi savrulsun sonsuzluğa...
Aşk ile sevda ile...
Düşüncenin gücü karşılık bulsun halkımızın gönlünde.

Ne dersin Fatin Usta...
Hoş geldin sahip olduğun mekâna...
Söylediklerimi ciddiye alma...
De ki dost serzenişleri...
Lâkin bu kez gemiyi terk etme.
Geç dümene, yeni bir rota yeni bir yol haritası...
Feyz al muhalefetten...
Devrimcilik orda, özgürlük orda...
Bir de Fransız devrimini unutma...
İnsanlık onurunun, eşitliğin kıvılcımı...
Bu duygular içinde bizden de selâm olsun sana...
Şiirin güzel olmuş...
Romantik ve hisli...
Gözlerinden öperim...
Haydi görev başına!

16 Temmuz 2015

Vaziyet

Macit CÜNÜNOĞLU













Nasılsınız, iyi misiniz, gidişattan memnun musunuz?
7 Haziran’ın üzerinden epeyce zaman geçti...
Ortada ne hükümet var, ne millî irade.
Sadece oy verdik, ama kime?
Benim tercihim muhalefetten yana...
İyi de oldu, yüzde altmışı bulduk...
Lâkin dakka bir gol bir misâli meclis başkanlığını kaptırdık!
Tabii bu sonucun iki nedeni var...
Birincisi Baykal’ın bitmez tükenmez kariyer tutkusu...
İkincisi MHP’nin iflâh olmaz AKP aşkı...
Neymiş be kardeşim...
Sanırsınız tek parti...
Hemen hemen her konuda mutabıklar...
Din derseniz, elhamdüllah Müslümanlar...
Milliyet derseniz, safkan Türkler...
Ayrıca HDP düşmanılar...
Eee, geriye ne kaldı?
Aynı taban aynı seçmen...
Yalan dolanla var biraz sen de oyalan!

İşte koskoca seçimin süzme özeti!
Haa CHP’ye gelince...
Koalisyonun müstakbel adayı!
Herkes taraftar...
Başta iş dünyası, yani sermaye kesimi...
Sonracıma muhalefetin iki gülü...
MHP ile HDP...
AB ile Amerika da; bil cümle Batı âlemi...
Daha ne olsun?
Öyleyse bir an önce kursunlar...
Hükümetsiz kalmasın canım ülkem...
Şeriatla sosyal demokrasi harmanlansın...
Güller açsın halkımın yüreğinde!

Yaşasın “demokrasi” denilen cilveli fahişe...
Yine mutlu etti siyasileri.
Kaybedeni olmayan bir seçim yaşadık.
Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu’nun ağzı kulaklarında...
Yüzde altmışaltı ile çıktılar sandıktan!
İşte ezici çoğunluk işte güçlü iktidar!
Muhalefet işi de kaldı MHP ile HDP’ye...
Özetle iki milliyetçi partiye...
“Ana”sı hangisi olacak bilemem...
Benim gönlüm Selo’dan yana...
En azından çocukta mizah var...
Pisküvit muhabbetini aşan zenginlikte!
Eh, solculuk dersen, fıtratında...
İster Kandil rotalı olsun ister İmralı ayarlı...
Ayrıca ilk seçimde HDP’den adayım...
Küpeli ve de hunili kontenjanından...
Boş verin günlük siyaseti...
Şimdiden desteğinizi beklerim efendim...
En derin saygılarımla öpüldünüz...
Aman kendinize iyi bakın!

.

02 Temmuz 2015

Siyasetin kirli dansı!

Macit CÜNÜNOĞLU
02/07/2015 09:13

 

 
 
Her ülkenin tarihinde kara lekeler mevcuttur...
Fakat bizimki başka...
Soğuk Savaş sona ermiş, özellikle Avrupa’da demokrasi, kardeşlik
kökleşip gelişiyor...
Ya biz de?
Hâlâ mezhepçilik perspektifinden intikam duyguları!

Evet, bugün 2 Temmuz...
Sivas katliamının yirmi ikinci yıldönümü...
Bakıyorum da; arpa boyu yol almamışız...
Üstelik vahşetin üzerine Roboski’yi, Gezi’yi ilâve etmişiz...
Ne acı!
Onlarca giden can, sönen ocak...
Kan kan kan...
Dinmeyen ateş...
Körelmeyen öfke ve kin...
Milliyetçilik, dincilik almış başını gitmiş...
Yaşananlar sanki bu toplumun kaderi...
Seçim falan da hikâye...
Partiler âlem...
Ufak hesaplar, cahil kurnazlıklar...
Umutlar sönmüş, hayâller yüzyıllar sonrasına ertelenmiş...
Etrafımız yangın yeri...
Başımızda garip bir Sultan...
Saçmalığın bini bir para...
Yuvarlanıp gidiyoruz sonsuzluğa!

Ulusal gelir on bin dolar olmuş...
Umurumuzda mı?
İnsanlık onuru paspas...
On yedi milyonumuz Yeşil Kartlı...
İki milyon ithal dilencimiz...
Tuhaf bir ülkenin çaresiz vatandaşlarıyız!

Sandık da çözüm değil...
İşte parlamento, işte netice...
Dinciyle milliyetçi dalga geçiyorlar milletle.
Aslında koyun koyunalar...
Deyin ki imam nikâhlı...
Bir de resmisini kıysalar...
Seyredin cümbüşü!

Evet, zor günler bekliyor Türkiye’yi...
Bugün komşuya (Yunanistan) gülenler...
Yarınlardan habersizler.
Üretmeden tüketiyoruz...
Aframız taframız yerinde...
Saltanat düşkünlüğümüz ecdadımızdan...
Elbet bir gün düşeceğiz balkondan...
Bir elimizde Kur’an diğerinde bayrak...
Can simidi niyetine...
O zaman bakacağız...
Memleket ne kadar toz duman

01 Temmuz 2015

Kahrolsun böyle düzen!

Macit CÜNÜNOĞLU
01/07/2015 17:34

 

 
 
Yazık oldu seçmenin oyuna...
AKP’li seçildi...
Hâlbuki millet ne dedi?
“DUR”...
Kime?
İktidara...
Sonuç?
Seçmenin iradesine inat, al sana AKP!

Ne sığ siyasetimiz var...
Nato kafa nato mermer...
Halk devrimci, parlamento gerici...
Hele muhalefet...
Al birini vur öbürüne!

Ya milliyetçi güzellere ne demeli?
Biri Türkçü diğeri Kürtçü...
İkisi de iktidarın kıç yalayıcısı...
Dertleri hampacılık...
İki bakanlık, üç dört müdürlük...
Bolca hamaset...
Yürüsün rezil siyaset!

Artık iktidara lâf yok...
CHP’ye de...
Milliyetçi yosmalar sürünsün...
Daha beter olsunlar.

Emanet oymuş...
Verenler düşünsün...
Siyaset çağdaş demokrasilerde mert işidir...
Kurnazlığa, hainliğe yer yoktur!

Ya bizde?
Orta Asya artığı tosuncuklar...
Kandil’in izinden yürüyen sahtekârlar...
Boş verin Baykal’ı...
Ne olup ne olmadığını sizden iyi biliriz...
Yine de birkaç oy, ufak bir fiske...
Çok mu gördünüz muhalefetin cingözleri?

Sizi gidi saray soytarıları...
Bastır Usta...
Altından gir üstünden çık...
Bu ülke senden sorulur...
Vicdanın olmadığı memlekette siyaset de budur!

Ya “7 Haziran”...
Yazık oldu onca çabaya onca umuda...
Hayâllerimiz kaldı bir başka bahara...
Yine hicran, yine hüzün...
Kahrolsun böyle düzen