bir şair vardı, öğretmen

29 Mart 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
29/03/2014 10:15

Hayırlı seçimler...

A+
A-
Parlamentosuz demokrasiyle buraya kadar…
Buna da şükür, bir de tanklarımız Suriye’ye girseydi…
“Olmaz olmaz” demeyin, ülkemiz çılgınlar tarafından yönetilmekte.
Adamların her projesi netameli, gayriahlaki unsurlar taşıyor, hinlik/kurnazlık yaşam biçimi…
Yeter ki nihai amaca uygun olsun!

Ya nihai amaç?
Endişelenmeyin, şeriat falan değil…
Sadece kapitalist dünyanın yeşil sermayeli aktörü olmak…
Bir de halkın dinsel duygularını sömürerek iktidarı uzun yıllar garantiye almak!
Ne dersiniz?
Fena da gitmiyorlar…
Daha açıkçası göle çaldıkları her maya tutuyor…
Tutmayanı da yaptıkları yasal düzenlemelerle anında hizaya sokup b.ka çeviriyorlar!

Ne kadar ayıp!
Haklısınız,  benzer duyguları paylaşıyor hayata aynı pencereden bakıyoruz…
Lâkin aşık attığımız iktidarın özellikleri ancak yüzyıl da bir görülen cinsten…
O da bu çağa, yani yirmi birinci yüzyıla denk geldi…
N’aparsınız?
Başa gelen çekilir misali ha bire kutsal sandığa taşınıyoruz…
Kâh genel, kâh yerel seçim…
Bazen de referandum.
Alayında yaşadıklarımız hüsran!

Denemesi bedava…
Yarın gene bilmem kaçıncı kez sandık başındayız…
Basacağız oyumuzu muhalefete…
Coşku gözlerimizde, arzu yüreğimizde…
Hızla geçecek zaman…
Akşam olacak, heyecan dorukta, kulaklar televizyonda…
İlk sonuçlar açıklanacak…
(…..?.....)

Dalga dalga saracak ortalığı karanlık…
Terbiye sınırları içinde okkalı küfürler…
Entelektüel derinliğe halel getirmeden bolca göndermeler…
Ve elde bardak…
İçinde çay (hüngürt), yanaklardan süzülen yaş…
Ufka dalıp giden gönül…
UMUT her daim var!

Hayırlı seçimler dostlar!

28 Mart 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
28/03/2014 10:00

Güneşin zaptı...

A+
A-
Tahran Erdem’in KONDA’sı seçim tahminlerini açıkladı.
Şaşırtıcı bir sonuç yok, bülbül sesli Sultanımızla yola devam.
Yakışır aziz milletime; çalıp çırpanlar, hazineyi soyanlar makbulümüzdür…
Yeter ki duble yol yapsınlar memleketin bağrına…
Gururumuz, medarı iftiharımızdır.

Fakat Sultanımızın son mitingleri fevkalade aydınlatıcı…
Bilhassa Hoca Efendi hususunda.
Neymiş be adam?
Yere bakıp yürek yakan, üstelik salya sümük ağlayan!
Vakti zamanında Bediüzzaman’ı ziyaret etmemiş…
Gördünüz mü büyük suçu?
Ya gerekçesi?
Üstad Kürt, bizimki Türk(müş) (Pensilvanyalı)…
Yani ırkçı!

Bence asrın teşhisi!
Diyarbakır’da açıklıyor, Şeyh Sait’in asıldığı meydanda…
Said-i Kürdî’nin militanlığına soyunup devrimci Hocamıza çakıyor…
“Irkçı!”

Hadi ordan…
160 ülkede Nurculuk bayrağını dalgalandıran biricik Hocamız…
Nasıl oluyor da “ırkçı” oluyor?
Cahil işte, kibrin müptelası olmuş seksepal sesli ihtiras küpü…
Al oyunu da git…
Ülkenin onurunu süründür bir süre daha!

Ancak gidişat netameli…
Hazreti Davut’un kıt aklına teslim edilen dış politika her geçen gün b.ka sarıyor.
Libya ve Mısır’dan gerekli dersleri çıkarmayan efendiler yapışmışlar Rabia’nın donuna…
El-Kaide manzaralı Suriye’de dans etmeye kalkıyorlar…
Hemi de Rusya’ya, AB’ye ve ABD’ye rağmen!

En kısa sürede öpecekler bizimkileri de…
Gıdıktan mı, dudaktan mı?
Biraz zamana ihtiyaç var.
Mesela Cumhurbaşkanlığı seçimi arifesi…
Mevsim Yaz, aylardan Ağustos…
Güneş ışığı dik düşecek tepemize…
Kış uykusundan uyanacak halk…
Eriyen buzlar arasından fışkıracak akıl…
Rönesans’a nazire yapıp Ortaçağ’a selâm çakarcasına!

Ülkenin burçlarına dikilecek aydınlığın bayrakları…
Üzerinde yıldızlar…
Adalet-Hürriyet-Eşitlik-Demokrasi yazılı…
Ve tarihin çöplüğüne savrulacak Sultan ve sultanın çöplüğünden beslenen cinsiyeti
belirsiz solucan kafalı beyinler…

Ayol ben fena oluyorum…
Bahar mı çarptı, yoksa güneş mi?
Aklıma mukayyet ol tanrım…
 “Güneşin zaptı yakın…”

17 Mart 2014

Züğürtlerin dünyasından...

Macit CÜNÜNOĞLU
17/03/2014 11:34

Züğürtlerin dünyasından...

 
 
 
“İnanan olmayınca velev ki doğru olsun”
Güzel söz sahibine aittir, değerli hocamız Burhan Kuzu’nun söylediği gibi.
Kendisini tanırsınız, Sorbonlu anayasa profesörümüz ve meclisimizin müstesna gülü.
Kayserili, zat-ı âlileri Anayasa Komisyonu’nun başında.
Tarihi şahsiyet ve hakikatleri bir çırpıda söylemekle ünlü.
Soyadıyla müsemma, liderine biat konusunda kuzu gibi.
Tanrı böylesine mülayim milletvekillerini her partiye nasip etsin, âmin!

Lâkin hocanın yaptığı son tespit yenilir yutulur cinsten değil…
Resmen necip halkımızı enayi yerine koyuyor…
Öylesine ki, ayıplar/günahlar ne kadar aleni olursa olsun; seçmen kitlesini inandırmak mümkün değil.
Âdeta hipnozlanmış, kargadan başka kuş tanımam misali iktidar partisine toz kondurmuyor.
Enteresan, ama Burhan Hocamızın değerli görüşleri bu doğrultuda…
Dolayısıyla da AKP’nin birinciliğine gölge düşmüyor, uzak ara favori.
İşin ilginç yanı, anketler de böyle gösteriyor.

Ne kadar hazin…
Bir tarafta çaresizlik, diğer tarafta hukukun yerlerde sürünmesi!
Yolsuzluk, hırsızlık, adaletsizlik memlekette kol geziyor…
Yine de seçmen tınmıyor…
Vay benim köse sakalım vay!

Yalnız ortada müthiş bir başarı, dünya siyasî tarihine geçecek türden.
17 Aralık’tan itibaren Hükümet onca badire atlatmış, yıkılmak bir yana sendelemiyor bile.
Ve liderleri meydanların gülü, bülbülü, yenilmez şövalyesi…
Büyüklere masallar anlatıp şarkılar, şiirler söylüyor…
15 yaşındaki Berkinimiz, fidanımız üzerinden siyaset yapıyor…
Sağ el Rabia, ayakkabı kutusu kafa, vicdanlar kara.
Coşuyor, coştukça muhalefete, paralele vuruyor…
“Yürü be koçum, kim tutar seni?” Diye sesleniyorum, eğer duyan olursa, ama nafile!

Evet, Kuzu Hoca doğru söylüyor…
Bileşik kap usulü günahlar çoğalıp ortalığa saçıldıkça oylar yükseliyor…
İşte anketler, işte on iki yıllık tecrübe.
Yüzde 34’le başladı hikâye, yüzde 47’ye terfii etti…
Doyamadı başarıya, yüzde 50’ye demir attı…
Bölündü toplum fifti fifti…
Yarısı kuzu, yarısı keçi…
30 Mart akşamı dökülecek önümüze tercihler…
Belki “Millî irade” galip gelecek…
Beş yıl daha borusu ötecek Ankara derebeyinin!

Ve demokrasi, hukuk, adalet, insanlık onuru ayaklar altında…
Kandırmayalım kendimizi, halkımızın kimyası bozulalı yıllar oldu.
Artık batıl din, hırsız sultan, arsız vezir, dolar kartvizit, rezillik idare…
Kuzuların yarattığı dünyaya katlanacağız.

Yalnız son zamanlarda keçilerin kıymeti de anlaşılmaya başlandı…
Bilhassa sütü ve sütünden yapılan peynirler.
Çok iyi bir reklâm kampanyası örgütlenirse koyunlar ikinci plâna düşebilir…
“Öyleyse ha gayret!” Diyelim de züğürt tesellimize gölge düşmesin!


www.gazetemarjinal.com 



.

13 Mart 2014

Yaşamaya utanmak

Macit CÜNÜNOĞLU
13/03/2014 09:24

Yaşamaya utanmak

 
 

Yazmalı mı, yazmamalı mı?
Velev ki yazdık, ne yazmalı?
Sonuç itibariyle bizler amatör yorumcularız.
Ne ekmek parası ne de şan şöhret için yazıyoruz.
Sadece aklımızdakileri vicdanımızın süzgecinden geçirip satırlara döküyoruz.
Tek tesellimiz de üç beş okurumuzla buluşup bağ kurmak.
Bu duygular içinde de uzunca bir süredir yazı üretiyorum.
Lâkin farkında olmadan yorgun düşmüşüm.
Bu nedenle yazılarıma ara verdim, ta ki dinlenip toparlanana kadar.
Samimi hissiyatım yorucu gündemden bir nebze olsun uzak durmaktı.
Ayrıca fırsat bu fırsat, modaya uyup bir de bypass ameliyatı oldum.
Artık sıfır kilometre kalp ile hayatı daha iyi yorumlayacaktım.

Nerdeee?
Berkin’den beklenen acı haber gecikmedi…
Ateş oldu yaralandı yüreğimiz, kan oldu aktı gözyaşlarımız…
Sonsuzluğa kanat açmıştı 15’lik, vicdansızların kurban listesine O da ekleniyordu.
Ve derin hüzünlerle bir buçuk ay sonra tekrar klavyemin başına geçtim…
İlkyazım ne acıdır ki hain ölüm üzerine.
Hâlbuki yakın zamanda duayen gazeteci Mehmet Barlas popüler gündeme ilişkin ilginç
tespitlerde bulunmuştu.
Örneğin Batı toplumlarından örnekler vererek bizdeki siyasî pespayeliğin sığlığından
söz ediyordu…
Ve Fransız cumhurbaşkanının zamparalık maceralarını öve öve bitiremiyordu.

Oldu canım, tuzu kuru ülkenin manzaraları böyle bir şey.
Demek ki Uzun Mehmet’in dünyasından, daha doğrusu Boğaz’daki yalısından
hayat böyle gözüküyor; çalsın sazlar oynasın kızlar.
Ayrıca mesele “aşk”…
Bizim politikacılarda hiç mi hiç olmayan.
Çünkü insani duygudur aşk; sevmek, sevilmek, çılgınlık, okşanmak, oynaşmak ister…
Birileri gibi de yüzüne gözüne bulaştırmadan…
Yoksa süt dökmüş kediye dönüp 404’le yapıştığın koltuğundan ayrılmak zorunda kalır insan.

Cemilzade bu işlerden iyi çakazlıyor.
Üçü bir yerde Uzun Adam’ın peşindeler.
Pardon pardon, junior Barlas bizimkilerin (Gazetemenci Fatin’le Kazdağlı) kanatları altında.
İktidar destekleri zirve yapmış, vıcık vıcık görüşlerle yağlama-yıkama yapıyorlar.
Ne Berkin var dünyalarında, ne din ne iman…
Çöl olmuş vicdanları, kurumuş göz pınarları…
Bir bellemişler Tayyip’in saltanatı…
“Komplo” de vur muhalefete, “işbirlikçi” de vur sermayeye…
“Hain” de vur emekçiye, daha da ilerisi; ÖTEKİ de vur insanlığa!

Ondan sonra da aşktan, meşkten söz et.
NTV’de “inleyen nağmeler” adı altında şarkılar terennüm et…
Yüz binler yürüsün Berkin’in peşi sıra…
Öfke gömülmüş yüreklere, acılar gönüllerde…
Bir türkü düştü dilime:
“Hey onbeşli onbeşli, Tokat yolları taşlı”
“Onbeşliler gidiyor, ülkenin gözü yaşlı…”


Of offf, bu ülkede yaşamak ne kadar zor…
Berkinleri gördükçe utanıyorum yaşımdan, başımdan, insanlığımdan…
“Tanrım neydi günâhımız” diye haykırmak geçiyor içimden…
Ağlıyorum sessizce, bir küfür yolluyorum gökyüzüne…
Adresi karabulutlar, karanlıklar ve ülkeyi yöneten vicdansız reziller!

www.gazetemen.com

.