bir şair vardı, öğretmen

14 Ekim 2016

Şeref Gülsün, hem de çoook...

Üstâd Şeref Gülsün















"Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım

Gittin artık seni ben nerde bulup yalvarayım
Şimde ben tıpkı şifasız kanayan bir yarayım
Gittin artık seni ben nerde bulup yalvarıyım"



Hüzzamdan giriş yaptı Şeref.
Gerçek keman virtüözü.
Selahattin Pınar'ın eşsiz eseri...
Ve hediyelerin en değerlisi...
Âdeta keman ağlıyor...
Parmakların dansını görmek ne mümkün.
İnanın; nağmeler O'nun elinde bulutlara yükseliyor.

Ülkenin hâli malûm.
Ne yazacak iştah, ne konuşacak takat var.
Arada sırada müziğin limanlarına sığınıyorum.
Aslında Şeref'in bu yılki programı Uşşak faslı.
Tatyos'la başlayıp Sürmeliyle sonlandırmış.
Tabii finalde nefis bir oyun havası.
Beste kendisinin.

İyi ki  varlar, insana oksijen gibi geliyor.
Yeniden heyecanlanıp umutlanıyorum.
Hele koroyu gördükten sonra...
Şeref'in enerjisi, katılımcıların coşkusu...
Alın size cennet mekân.

Evet, karar aldım...
Daha sık gideceğim.
Ara gazı, yaşam sevinci.
Şeref'le dostluğun tadı başka.
Bir de kanunî Deli Sezgin'le arkadaşımı bir araya getirip
dinleme şansı bulabilirsem...
Kendimi Zeki Müren hissedeceğim.
Ne mutlu bana...
Galiba aşkların en güzelini yaşıyorum...
Sanat aşkı, insan aşkı...
Hümanistlik bu olsa gerek...
Duygulandım; "yaşasın hayat" diyerek  kadehimi
dostlarımın şerefine kaldırıyorum.
Tekrar iyi ki varlar, iyi ki dünya dönüyor...
Elbette O'nların sayesinde!

Macit CÜNÜNOĞLU


03 Ekim 2016

Yeniden doğmak!

Amerika'ya posta koyuyor;
"Feto'yu ver!".
Velev ki verdi...
Ne yapacaksın?
Adam yıllardır ortağın...
Yediğin, içtiğin ayrı gitmemiş...
Ve ülkenin içine etmişsin...
Bir de konuşursa;
"Benim kabahatim yok, "herşeyi O plânladı" derse...

Evet, tuhaf bir ülkede yaşıyoruz.
Ne demokrasi demokrasiye benziyor, ne darbe darbeye.
Hâlbuki "darbe" dediğin kodu mu oturtur...
Nerede solcu varsa canını okur.
Tecrübeyle sabittir.
İşte 12 Mart, işte 12 Eylül...
Tayyip kim ki onunla uğraşsın?

Dolayısıyla Erdoğan ucuz kahramanlık şovlarını bıraksın....
Yemezler....
Yüzde 52 yese bile namuslu vatandaş yemez...
Yani vicdan sahipleri.
Ayrıca Feto'nun pisliklerini yıllardır haykırdık...
Yazdık, çizdik, nutuklar attık.
Ancak nafile...
Tek hamisi vardı; o da 14 yıllık iktidar...
AKP ile başındaki Erdoğan.
Şimdi de kalkmış demokrasi havariliği yapıyor.
İnanın ülke ülke olmaktan çıkıp tiyatro sahnesine döndü.
Başrol de O...
Soytarısı çok...
Hangi birini sayalım?

Bu arada birileri yazıyor...
"Umut hâlâ var"...
Bağışlayın ama umudum tükendi...
Tanrı'ya güvenim de kalmadı...
Tek çarem aşklarım ile şarkılarım...
İçinde özgürlük olan, fırtınalar esen...
Ve insanlığın en güzel resitallerini sergileyen...
Oradayım ben
Ve artık o dünyada yaşıyorum...
Sessizce, gülümseyerek, yeniden doğacağım günü bekleyerek!












11 Eylül 2016

Yaşasın Hayat!

Müziğin sessiz dokunuşları.
Arife akşamı.
Sokağımdan akordeon sesleri yükseliyor.
Sahnede Romen çingeneleri.
Aman tanrım; bu ne ustalık.
Mavi Tuna'nın en güzel eserleri...
Resital yaparcasına çılgınca akıyor.

Mozart, Bach, Johann Strauss
...
Ve Enternasyonal.
Gözlerim nemli...
Yarın 12 Eylül.
Ülkemin kara günü.
Dostlarım geliyor aklıma.
Yitirdiklerim, sürgündekiler ve sonsuzluğa göçenler.
Tarihin sayfalarına gömdüğümüz ne çok acı var.
Aslında yüreğimiz nasırlı değil, yufka mı yufka.
Kelebeğin kanat sesleriyle dans edip, suların çağlayanıyla coşarız.
Yeter ki bizden olsun, yeter ki insanla yoğrulsun.

Ancak hayat acımasız.
Namerde ülkeyi de teslim eder, yarınları da.
Balkonumun önünden müzik sesleri yükseliyor.
Karışıyor karanlıklara.

Of offf dostlar.
Efkârlıyım bu akşam.
Elimde kadeh, gönlümde ezgiler.
Beethoven'i özlüyorum, çağını...
Fransız devrimini, on dokuzuncu yüzyılı.
Darwin'i, Freud'u, Marx'ı, Engels'i...
Ve Tanzimat devrini.
Yarın II. Mahmut'la randevum var.
Piyerloti caddesinde...
Hasbıhal edeceğiz bugünden, dünden.
Haberler vereceğim soytarılarından....
Bıraktıkları mirası ne hâllere getirdiler diye.

Yarın Bayram...
Ancak kime?
Deliyim, biliyorum; bendenize hergün bayram.
Elimde değil, belgeli, soyadımla tescilli...
Yalnız mecnunum ezelden beri.
Varsın olsun...
Gülümseyerek yaşamayı seviyorum...
Elimde değil...
Işıl ışıl gözlerin, ıslak ıslak sevdaların hayranıyım ben.
Herşeye rağmen hayatı seviyorum.

10 Eylül 2016

Tehlikenin sınırında

Yirmi günlük tatil iyi geldi.
Torunlarımla sarmaş dolaş üç hafta.
Öyle bir özlemişim ki...
Yeniden hayat buldum, sanki diriliş masalı.
Ülkenin hâli de malûm, cadı avı son sürat devam ediyor.
Aslında 15 Temmuz darbeye de benzemiyordu ama Feto'nun
olağan rezillikleri.
Yazık oldu günahsızlara.
Ömür boyu hapis yatmak...
Olacak iş mi?

Ya Suriye macerasına ne demeli?
Varsın olsun, beklenen hamleydi...
Zaten en ucuz malzeme insan...
İçerde olduğu gibi kıyarsan gencecik evlâtlarımıza...
Peşinden "Vatan-Millet-Sakarya"...
Suyundan da koy Usta!

İnanır mısınız, gidişat trajikomik...
Değme senaryo yazarı yönetenlerin ellerine su dökemez.
Güya Sultanımız Ortadoğu'nun lideri olacak.
Bak bak bak!
ABD, AB, hatta Rusya da öyle diyordu.
Allahaşkına koskoca coğrafyayı yedirirler mi size?
Ancak inanan çok.
Birlik beraberlik teraneleri altında Sultanın peşine düştüler.
Ne diyelim; bahtları açık olsun!

Gelgelim Hırant cinayeti yok mu...
Her şeyi gün ışığına çıkartıyor...
Devlet terörist el ele.
Kahramanımız Ogün; henüz 16 yaşında...
Arkasında Emniyet, Jandarma...
Vurun kahpeye...
Katledilen insan; hümanist, vatansever
Tek amacı kardeşçe yaşamak...
Ancak ne mümkün?

Evet, bu ülkenin kirli sayfaları çok.
Hangi birini sayalım?
Hiç birine yürek dayanmaz.
Yine de belâ büyük.
Göreceksiniz besleyip büyüttüğümüz Özgür Suriye Ordusu
yakın tarihte başımıza ne çoraplar örecek.
Belki Ortadoğu'nun yeni El-Kaide'si...
İŞİD'in bir başka versiyonu.
Çünkü damarlarında cihat kültürü...
Ruhlarında mücahitlik hülyası...
Ve arkalarında T.C.

Temel ülküsü "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" diye çırpınan
bir avuç azınlığın haykırışını duymayan sessiz çoğunluğun
kurbanı olan canım ülkem...
Derdimizi kime anlatsak?
Emin olun belâ çok büyük...
Kana bürünecek memleketim...
Ancak tehlikeyi halkımız fark edebilirse...
Barışın güneşi doğar topraklarımızda.









22 Ağustos 2016

Hipokrat Yemini

On iki yaşındaki çocuğa bomba sarmak...
Patlatmak...
54 insanın ölümüne neden olmak...
Bu vahşetin adı yok.

Ne dinde, ne ideolojilerde.
Ancak insanlık tarihi nice katliam gördü...
Hitler'in toplama kamplarında, Pol Pot'un Kamboçya'sında...

Milyonlar, milyonlar yok edildi...
Lâkin 21'inci yüzyıldayız...
Soğuk Savaş bitti, artık barış konuşuluyor...
İklim bahar, kapitalizm mutlak zaferini kutluyor...
"Yaşasın tüketen insan!"


Fakat Ortadoğu...
Takdiri ilâhi mi nedir, kaderi değişmiyor.
Hep kan, hep gözyaşı!
Siyaset de para etmiyor...
Tek yol şiddet.
Devlet vuruyor, PKK vuruyor, İŞİD vuruyor...
Olan yoksul halk kesimlerine oluyor...
Ama kime neyi anlatacaksınız?

Evet, insanın her gün bir parçası ölüyor...
Dün 54 kişi...
Yarın kimbilir?
Yalnız değişmeyen tek gerçek sahte yorumlar...
Kürt ölürse Türk, Türk ölürse Kürt seviniyor.
İnsanî değerler tedavülden kalkalı çok olmuş...
Kriter; bayrak ile din, hatta mezhep...
Tipik Ortadoğu manzaraları...
Yürek parçalayıcı, insanlık dışı...
Ve işin hazin tarafı suç ortağı o kadar çok ki...
Baş tacı ettiğimiz, saraylarda yaşattığımız...
M. Kemal'le yarıştırdığımız!
Lânet olsun bu zihniyete...
Yeni Anayasa yapacaklarmış...
Önerim Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi ile Hipokrat Yemini...
Çağlar öncesinden kopup gelen asalet...
Odağında insan, yüreğinde barış...
Ve onurumuza en çok yakışan...
Var mı başka önerisi olan?






21 Ağustos 2016

Sisler arasından...

Nobelli Aziz Sancar ülkemizde yaşasaydı bu ödüle ulaşabilir miydi?
Hiç sanmam!
Aynı şekilde Aslı Erdoğan...
Dünya çapında geleceğin en iyi 50 yazarı arasında gözetiliyor...
Şimdi terör, halkı kışkırtma gerekçesiyle tutuklandı.
Ne kadar büyük talihsizlik; yazık, çok yazık!
Parlayan yıldızları karartmada üstümüze yok.
Dar ettik Nazım'a ülkeyi...
Sabahattin Ali'yi sopalarla öldürdük...
Zavallının mezarı bile yok.
Vahşet ortamındayız...
Düğün alayı bombalanıyor; 51 ölü, onlarca yaralı.
Kan kokusu dört bir tarafa yayılıyor.

Benim anlamadığım; "savaş" sevilesi bir enstrüman mıdır?
Paşa paşa siyaset yapmak varken, katliamlar niye?
"Oy getiriyor" diyebilirsiniz...
Ancak nereye kadar?
Biliyorsunuz; Uludere ile hesaplaşamadık...
Kapandı gitti.
Ve daha nice olay, hepsi hazin, hepsi feci!
Ayrıca insan yaşadıkça insanlığından utanıyor.
Barbar bir zihniyet tarafından yönetildiğinin endişesine kapılıyor.
Bir nevi İŞİD kafası...
İşkenceden, kesmekten, yakıp yıkmaktan hoşlanan hastalıklı yapı.
Adını da koymuşlar: Cihat kültürü!

Evet, bu gidişle topraklarımızda barışı özlemek hayâl.
Demokrasi, insan hakları kâğıt üzerinde birer fantezi.
Ancak İmam-Hatipler gerçek.
Çünkü gelecek oralardan inşa edilecek.
Dile kolay, doksan küsur yıllık kin...
Hedef Cumhuriyet'i yıkmak, M. Kemal'i bilinçlerden kazımak.
Baksanıza; her taraftan artezyen gibi cemaat, tarikat fışkırıyor.
Uygarlık bugünkü şartlarda vatanımıza o kadar uzak ki.
Tabii beton imparatorluğunu, AVM saltanatını kastetmiyorum.
En büyük tehlike gericilik...
Tarihin akışını tersine çevirmek...
Başarabilirler mi?
Yazarları içeride, senfoni orkestraları kapatılmış, tiyatrolarına
kilit vurulmuş toplumda yaşamaya gönüllüyseniz EVET...
Hayır, ben özgür insanım ve onurluyum diyorsanız işleri zor...
Çünkü milyonlarız...
Şimdilik sessiz ve sakin...
Sadece kırılma noktasını bekliyoruz...
İşte o zaman sarıldığımız yılanın kuyruğunu bırakacağız...
Halk düşmanlarını saraylarına mahkûm ederek!





 

20 Ağustos 2016

Cehennem çukurundan önce!

Uzunca süredir Kadıköy'e uğramamıştım.
Kısmet bugüneymiş.
Dostlarımla sohbeti özlemişim.
Doğal olarak gündem darbe.
Ne düşünceler, ne tespitler...
Hepsi birbirinden renkli, orijinal.
İnanın televizyon maymunları ellerine su dökemezler.
Çünkü özgürler, kimseyle göbek bağları yok.
Hele biat kültürü; o kadar uzak ki.
Doğal olarak keyiflenip, umutlandım.
Ülkemizin sırtının yere gelmeyeceğine bir kez daha inandım...
Ve ilave ettim, "Büyüksün Mustafa Kemal...
Senin devrimciliğinden feyz alan milyonlar var"


Evet, ülkemize, halkımıza kim ne kadar kötülük yaparsa yapsın...
İster Feto, ister iktidar...
Yılmayacak, dik duracak ve direnecek pırıl pırıl beyinler var...
Elbette azınlığız, ama şimdilik.
Ya yarın, ya yarından sonra?
Kimbilir?
Mademki güneş bu topraklardan doğdu...
Ne güneşi utandırırız, ne M. Kemal'i.
Er ya da geç zafer aydınlığın, uygarlığın olacaktır...
Yani çağdaşlığın.
Ülkümüz demokrasi, şiarımız insan haklarıdır...
Kula kulluk etmezse insanımız...
İdealimiz, özgürlüğümüz; geleceğimizdir.
Bu böyle biline.
Çünkü onurluyuz...
Yüreğimiz bayraktan, dinlerden önce de vardı...
Ve gülümsüyorduk hayata...
Hiç bir canlıda olmayan özellik.
Şarkılar da dinleriz ara sıra: "Hayat bayram olsa"...
Bataklık olduğunu bile bile
Çektiklerimiz yetmez mi be güzel insanımız...
Bir de sen fark edebilsen...
Cehennem çukurundan önce!






18 Ağustos 2016

Erol Abim.

Kökleriyle buluşma isteği insanın doğasında var.
Çok merak ederim; kaç kişi doğduğu evde yaşar?
Yıllara bağlı olarak geçmişle gelecek arasında köprü kurmak.
Bahçede Gülbahar çiçekleri, belki kiraz ağacı...
Hatta süs havuzu, fıskiyesinde  pinpon topu.
En köşede kümes, şimşirlerin dibinde.
Film şeridi gibi akıp gidiyor gözlerimin önünden.

Halamın oğlu değerli Erol Çevikçe Amasya'ya yerleşmiş.
Daha doğrusu kesin dönüş yapmış.
Hayatının büyük kısmını doğduğu topraklardan uzak yaşayan biri.
Kâh bürokrasi, kâh siyaset...
Kitabının başlığında da ifade ettiği gibi "CHP ile geçen bir ömür"...
Önce sevgili eşinin toprakla buluşması...
Peşinden genç düşünce adamının memleket sevdası.
Kimbilir mırıldanıyordur: "My Way".

İşte hayat, işte parantezler...
Arasını nasıl doldurursan doldur...
Şairin dediği gibi "Son fasıldır" yaşanan, yaşanacaklar.
Ne mutlu O'na ki...
Kalan ömrünün harmanı ata diyarı...
Kurtuluş sürecinin başlayıp güneşin doğduğu topraklar...
Ve adı Amasya...
Halamın oğlu değerli Erol Çevikçe'yi bağrına basan...
Her ikisi de gururumdur, onurumdur benim...
Saygılarımla, sevgilerimle.







.

17 Ağustos 2016

Umutsuzluğa düşmeden

Yarın doğum günüm.
Geçtiğimiz yüzyılın ortasından geliyorum.
Yaşadığım süreçte neler gördüm neler.
Öncelikle toprakla tanıştım.
Gençtim, fişek gibiydim.
Belim büküldü.
İki çocukla yalnızlığa mahkûm oldum.
Ne acı.
İşsizlik, siyasî kaçaklık derken mahkûmiyet.
Şikâyetim de yok hani...
Her şeye rağmen yaşam sevincine sarıldım...
Belki de dik durmanın sırrı.
Yine de iyi bir hayat yaşadığım söylenebilir.
Şimdi emekliyim.
İki torunum var.
Biliyorsunuz; adları Su ile Nehir.
Kızımdan.
İnsan Facebook arsızı olunca fotoğraflarını da sık sık paylaşıyor...
Aynen benim yaptığım gibi.
Zaten zaaflarımdan biri torunlarım, ikincisi İstanbul.
Bir de memleketim ama lütfen o konuyu açtırmayın.
Yaş yetmişe dayandı...
Geldik gidiyoruz işte.
Elimde kâdehim, kucağımda udum.
İnceden inceye takılıyorum...
Kâh geçmiş, kâh gelecek...
Tabii dostlarımla birlikte.
Gönüldaşlarım benim, can yoldaşlarım.
İyi ki varsınız...
Sizleri hissetmekte güzel.
Nerden esti bilmem.
Belki akşamın hüznü, belki 17 Ağustos'un derin acıları...
Biliyorum, e
ngin hoşgörünüze sığınarak kendi filmimde
ilk kez oynuyorum

Doğduk, yaşlanıyoruz...
Asla umutsuzluğa düşmeden.


15 Ağustos 2016

Adını da sen koy!

İktidar ile Feto ortaklığını tarih yazacaktır.
"Ne istediniz de vermedik?"in macerasını.
Uzun yıllara dayanan köklü ilişki, sarmal yapı!
Tabii mühim olan netice.
Her iki tarafta muradına erdi.
Ucu ormana açık OHAL düzeniyle devlet devletlikten çıktı.
Asker derseniz; bırakınız itibarı, mevcudu da sıfırladı.
Tahminimce bu duruma en fazla Fethullah gülüyordur...
İşte darbe
, işte manzara.
O zaman kimi kime şikâyet edeceksiniz?
Bazıları diyor ki, Üst akıl projesi...
Kesinlikle katılmıyorum.
Son gelişmelerle zaten yaralı olan seküler hayatımız
dibine kadar golü yemiştir.
Bundan böyle gericilik devlet eliyle ilmek ilmek örülecektir.
Gerisi de lâf-ı güzaf!
Ya muhalefetin hâli, özellikle medyamız?
Elbette tarih onları da yargılayacaktır...
Gördüğüm kadarıyla tam bir fiyasko, teslim oluş.
CNN tarafsızlığını yitirip AKP'nin bahçesine dönüşmüş...
Sultan fetva veriyor, Abdülkadir'in yüzünde güller açıyor.
Bir de demokrasi dersi vermeye kalkmazlar mı?
Hukuk perperişan...
Parlamento çoktan tatile çıkmış...
Varsa yoksa Ak Saray...
Tek adam, tek irade!
"Başlarım böyle düzene..." deme hakkınızda yok...
Ensenizde dipçik, bileklerinizde kelepçe...
Bu filmi daha önce de görmüştüm...
12 Mart'ın, 12 Eylül'ün vahşi sahnelerinde...
Hoş geldin faşizm...
Öyleyse adını da sen koy!

12 Ağustos 2016

Gel de inanma!

Sıcak yaz günlerinde İstanbul turlarından uzak kaldım.
Aslında eve kapanmakta fena değilmiş.
Biraz müzik, biraz edebiyat yuvarlanıp gidiyoruz işte.
Arada sırada torunlarım ziyaret ediyor, özel
 neşe kaynağı
Alt alta üst üste; lâkin gittiklerinde sevinmiyorum da değilim.
Demek ki yaşlılık böyle bir şey...
Gönüller yorgun olunca keyifte bir yere kadar.
Daha çok memleketi düşünüyorum.
Karanlık çukurları, çıkmaz sokakları.
Öyle bir derde düştük ki...
Kırk akıllı kuyudaki taşı çıkartamaz!
Yine de tarih okumaları ruh sağlığıma iyi geliyor.
Her toplumun zor devirleri varmış...
Örneğin Avrupalılar...
Ortaçağı yaşamışlar...
Sonucunda rönesans, akıl çağı derken bugünkü modern çağa ulaşmışlar.
İnsan haklarının egemen olduğu, devletin kutsanmadığı seküler hayat!
Bu yolda kırk fırın ekmek yiyeceğimiz kesin...
Alacağımız çok yol, ödeyeceğimiz çok bedel var.
Bir de "Darbe" belâsı...
On dört yıldır AKP diktasını yaşıyoruz.
Cumhuriyeti, demokrasiyi, hukuku yok sayan.
Elbette gelip geçer...
Ben demiyorum; Tarih Baba diyor.
Hitler'i, Stalin'i anlatıyor...
Aman tanrım; bizimkiyle ne çok benzerlikleri var.
Fakat umutsuz değilim.
Çünkü kız torunlarım diyor ki, adları Su ile Nehir...
"Merak etme Dede, gelecek bizimdir."
Gel de inanma!


11 Ağustos 2016

Onur Belgesi

Mevsim gereği çok sıcak.
Ağustos ayı hakkını verip ortalığı kavuruyor.
Aynen siyaset gibi...
Ve terör.
Mardin'de, Diyarbakır'da bombalar patlıyor.
Dokuz ölü.
Zaten ülkemize huzur haram.
Çünkü savaştan korkmayan iktidarımız var.
Sürekli ezip geçmekten yana.
Zaman zaman sert kayaya çarpsa da kıvırtmasını iyi biliyor.
Rusya'yı hâllettik, sırada Suriye.
Çok yakında yetkililerimiz Şam'ı da ziyaret ederse şaşırmayın...
Döneklik fıtratlarında var!
Alıştık, özellikle de on dört yıldır.
İleri demokrasi deyip yola çıktık...
Şükürler olsun: OHAL'e kavuştuk(!)
Tam sırtlanlar düzeni.
Sorgusuz, suâlsiz içerdesiniz.
Suçunuz; muhalif olmak...
Adınız da FETÖ'cü...
Ohhh, suyundan da koy!

Biliyorum; yazmakta işe yaramıyor.
Belki kişisel tatmin.
Yine de ses vermekte yarar var.
En azından susmaktan iyidir.
Kimbilir düştüğümüz notlar tarihin dikkâtini çekip...
Onur Belgesi olarak kayda geçer.
Şerefimizdir, kabulümüzdür.

İnanın, yaşananlardan sonra insanlığımızdan utanır olduk.
Devletin tüm kurumları ç
irkinliğe, ceberrutluğa doğru asimile oldu.
Hukuk zaten kalmadı...
Münafıklık, kurnazlık hayat tarzımız.
Paranın tanrı olduğu bir çağda yaşıyoruz.
Kitap bayrak hikâye...
Aslolan çürüyen vicdan manzaraları.
Dayan dayanabilirsen!



10 Ağustos 2016

Namusumuz insanlık onurumuzdur

Şükürler olsun, darbeyi atlatıp Rusya ile arayı düzelttik.
Düşmanlar çatlasın, cennet gibi ülkede yaşıyoruz.
Tabii demokrasi geleneğimiz sağlam.
Bir de parlamentomuz taş gibi!
Aynen toplumumuzun izdüşümü!
Millî İrade deyip geçmeyin, Cunta Anayasası'nı yüzde 92'i
kabul edip fırsat elimize geçti mi de Boğaziçi
köprüsünde  Mehmetçik keseriz!
Velhasılı kelâm dün olduğu gibi şanlı tarih yazıyoruz.
Önderimiz bir tane.
Strateji uzmanı.
Aynı zamanda projeler mimarı.
Âdeta Osmanlıyı diriltip yeniden şahlandırıyor.
Gazi Osman Köprüsü hizmete girdi, Yavuz Sultan Selim sırada...
Avrasya tüneli Aralık'ta...
Offf ulan, seni sevmeyen ölsün(!)
Lâkin halkımızın büyük çoğunluğu yoksul...
Giyecek donu yok, vaziyeti güç belâ idare ediyor.
Tek gıdası din ile bayrak...
Ve şehit cenazelerinde haykırılan "Vatan-Millet Bölünmez" ülküsü!
Öperim seni Türkiye, ilelebet çelişkiler içinde yaşayacaksın.
Adıyaman'da ulusal gelir 500, Muğla'da 20.000 dolar...
Bu arada zenginler CHP'yi seviyor, fakirler AKP'yi.
Siyaseti de tuhaf.
Kürt, Türk, Alevî, Sunni, Laik, Anti Laik hep birlikte sürükleniyoruz karanlığa.
Sağlık olsun ve altta kalanın canı çıksın.
Fakat iktidar yanlıları 5-0 önde...
Kimler mi?
-Fethullahçılar...
-Ve diğer cemaatçiler.
-Bilcümle Cumhuriyet düşmanları.
-"Yetmez ama Evetçi" dönek takımı.
-Sonuncusu vicdan yoksunu satılmışlar...
Ki bu zümre sermayedar da olabilir; öğretmen, asker, polis, imam
fark etmez...
Yazılarımızda kesinlikle bunlara yer yoktur...
Sen ben bizim oğlan; birbirimize yeteriz...
Çünkü namusumuz insanlık onurumuzdur!...
İnşallah gün gelip evrensel değerler nasip olur soysuzlara...
Âmin!



07 Ağustos 2016

Geleceğin ruhuna Fatiha!

Araplara demokrasiyi anlatamazsınız...
Kapasite, kültür meselesidir.
Tespitime dinci takımımız dâhildir.
Boş verin Mevlâna'yı...
Güya "Kim olursan ol, gel" demiş.
Hâlbuki biat zihniyetiyle hayatınız geçmiş...
Ne zor iştir empati kurmak.
Elinizde dogmatik bir kitap...
Mübârek lastik gibi, ne tarafa çekersen çek!
Dolayısıyla bizim memlekette demokrasiyi konuşmak 
abesle iştigâldir.
Asgâri müştereklerde buluşamıyorsunuz; kimle neyi tartışacaksın...
O nedenledir ki fena hâlde canım sıkılıyor...
Özellikle de siyasete.
Ah ülkem; hiç bir zaman bu kadar kötü durumlara düşmedi...
Üstelik çaresiz, zavallı.
Utansınlar diyeceğim ama...
Nerdeee?
Muhalefet bile Erdoğan'ın kuyruğuna yapıştı...
"İleri Demokrasi" arıyor!
Yazık oldu yarınlarımıza...
Koskoca bir yüzyılı ıskaladık...
Savaşsız dünyayı, barışı, kardeşçe yaşamayı.
Yaşadıklarımız Olağan Üstü Hal...
Kısaca OHAL.
Tehlikeli günler...
Devlet baskısı giderek artıyor.
Nefes almak bile zorlaştı.
Tabii hissedene.
Elbette gelip geçer...
Tarihin kara lekeleridir.
Lâkin toplumlar ağır bedeller öder.
Bir ihtiras, bir soysuz amaç uğruna!
Günümüzün trendi dönekler resitali...
İbretle izliyoruz H. Gülerce'yi, N, Veren'i...
Akılları sıra günâh çıkartıp iktidara yalakalık yapıyorlar.
Feto'nun peşine takılıp kırk yıl Cumhuriyet'i düşman ol...
Şimdi de nedamet getir.
Bu türlerden solcularda da var...
En son örneği Ertuğrul Günay...
Bunlar insanlığın yüzkaraları...
Konuşmalarına bile tahammül edemeyip midem bulanıyor.
Demek ki ülkemizde kaliteli siyasetçiye hasret kalacağız...
Ne yazık.
Kader utansın diyeceğim ama kader ne yapsın...
Problem mayada...
Güzeli, iyiyi bünyesine almıyor; alsa da barındırmıyor...
Öyleyse geleceğin ruhuna Fatiha!


06 Ağustos 2016

Daha beter ol e mi!

Kılıçdaroğlu yarınki mitinge CHP'yide sürüklüyor.
Ne kadar büyük gaflet!
AKP-MHP el ele: M. Kemal'in partisi kuyrukçu...
Ki bu zihniyetler Cumhuriyet'in temellerini dinamitliyor.
Bir de adına "DEMOKRASİ MİTİNGİ" diyorlar!
Sizler kim; demokrasi kim?
Olsa olsa Tramvay Demokrasi'si olur ki...
Koşullar elverdiğinde inersiniz!
Aynen günümüzde olduğu gibi.
Yazıklar olsun...
Çünkü darbeye karşı durmak başka bir şey...
Gerçek demokrasiyi savunmak başka bir şey.
Tabii anlayana.
Açık söyleyeyim; dinsel düzende özgürlük olmaz.
Yani şeriat anlayışında.
İşte Ortadoğu, işte yoksul toplumlar.
Öncelikle demokrasi; endüstri sürecidir, kentliliktir...
Daha doğrusu zenginlik, burjuva kültürüdür.
Hani bizde?
Dolayısıyla çakma darbe projesiyle AKP'nin
tuzağına düşülmüştür.
Kurnaz haramilerin.
Kan ağlıyor içimiz.
Tek umudumuz da Yenikapı sahillerinde kül olup gidecek...
Bir hiç uğruna, çaresizlik içinde.
Peki, ne yapmalı?
Hiç bir şey.
Parlamentosu işlevsiz hâle gelmiş sistemde meydanlara çıkıp
"Yaşasın Millî Hâkimiyet" diye bağırsanız ne yazar?
Ayrıca sayın Genel Başkan taleplerde bulunmuş;
"Türk bayrağı, Atatürk posteri v.s."...
Allah'ını seversen güldürme Kılıçdaroğlu...
Adamlar siyaseti din üzerinden yapıyor...
Cihat kültürü, mücahit refleksi...
Sen de kalkmışsın öküz altında buzağı arıyorsun!
Ara ara; belki bulursun.
Lâkin hazır Yenikapı'ya gitmişken Kumkapı'ya da
uğramayı unutma...
Anlarsın ya; Rakı-Balık muhabbeti...
Kör Agop'un yerine...
Selâmımı söyle...
Hemşerimdir.
Belki sizler gibi demokrasiden anlamaz ama...
İnce belli bardakları vardır...
Yudumla...
Benim için de iç doya doya!
Eğer ondan da zevk almazsan...
Ne diyeyim bilmem ki;
Şeytan azapta gerek...
Daha beter ol e mi!

05 Ağustos 2016

Yeniden kurulacaktır dünya!

Tuhaf bir ülkeyiz...
Ne kapitalizm kapitalizme benziyor...
Ne devlet devlete.
Afganistan, Pakistan'a bakınca umutlanıyorum...
İskandinav ülkelerine bakınca; vaziyet çok fena!
Özellikle son on üç yıldır.
Dincilik, partizanlık almış yürümüş...
Cemaatçilik derseniz âdeta yaşam biçimi...
Elli yılın örgütçüsü  yatırılmış masaya...
Yaradana sığınıp vuruluyor...
Vuranlar da kâdim ortakları!
Bizler de ibretle seyrediyoruz...
Dümbüllü'nün tüluat tiyatrosunu gibi.
Sonuç itibariyle at izi it izine karışmış...
Bir curcunadır gidiyor.
Asker bile sersem sepelek...
Şaftı kaymış.
Darbeyi bile ağızlarına gözlerine bulaştırdılar.
Tanrı sınırlarımızı korusun.
Bunlarla değil vatan savunması, koyun güdülmez.
Yalnız meydan iyice Erdoğan'a kaldı.
Ülke mübarek ellerinde yeniden dizayn ediliyor.
Artık Askeri Liseler off, İmam Hatipler in!
Gelecek siyasal İslâm'ın...
Ve bilcümle mücahit takımının.
Memleket adı konmamış cihat hâlini yaşıyor.
Azgınlık, aymazlık had safhada.
Sırtlar Batı'ya dönülmüş...
İstikâmet kıble!


Sonuç: Nereye mi varır?
Elbette iç savaşa.
Kürt-Türk, Laik-Anti Laik, Alevî-Sunni...
İstediğin cenahı kaşı...
Kesin sonuç alırsınız.
Eh, bu konuda devlette yeteri kadar tecrübe sahibi.
Ve halkımızın hassasiyetlerini iyi biliyor.
Palalılar, kefenliler sabah akşam meydanlarda...
Bağırıp çağırıyorlar: "Padişahım çok yaşa!"
Yaşasın tabii...
Tanrıya yakın bizden uzak olması koşuluyla...
Bir de meleklerin en faydalısının eline tez zamanda düşerse...
Parantez kapatma ustasının...
Değmeyin keyfimize!
İşte o zaman meşklerin en güzeli yaşanacaktır...
Yeniden kurulacaktır dünya!


04 Ağustos 2016

Bir tutam mutluluk

Macit CÜNÜNOĞLU

Siyaset içimize öylesine işlemiş ki...

Güzellikleri paylaşamaz olduk.
Örneğin canım İstanbul.
Başlı başına bir aşk, bir macera.
Tabii yaşamaya çalışırsan...
Yudum yudum içersin.
O'nunla nefes alıp geçmişten geleceğe köprüler kurarsın.
Binlerce yıllık tarih...
Ayasofya'nın duvarlarına dokunmak bile yeter.
Bir de martılar gibi dostların varsa...
Değme hayatın keyfine.
Ülke rayından çıkmış, şeriatın ayak sesleri duyuluyormuş...
Kimin umurunda?
Yaşadık yaşayacağımız kadar...
Yarınları biraz da gençler düşünsün.
Lâkin kazın ayağı öyle değil.
Tarkan'ı sevmek de bir yere kadar!
Çünkü içimizde bir yerler parçalanıp kanıyor.
Hem de nasıl.
Cumhuriyet'in çöküşünü izlemek hazin.
Ah gençlik yıllarımız.
Canım ülkem kuşağımızı acımasızca harcadı.
Onlar ki edebiyattan, resimden, şiirden anlardı...
Senaryosu kendilerince yazılan eserleri sahneye koymuşlardı.
Onurluca, dimdik.
Amacım geçmişe övgüler düzüp toprağı eşelemek değil.
O hasret var ya; bitip tükenmek bilmeyen.
Mektuplarla ifade edilen naturel dünya.
Sevgilinin bir bakışına yazılan yüzlerce satır...
Belki hayat o devirlerde de güzeldi.
Kimbilir?
Ancak yirmi birinci yüzyıla alışamadım.
Hele Erdoğan'ın iktidarına tahammül etmek ölümden de beter.
Fakat düşe kalka da olsa hayatlar sürüyor.
Biraz müzik, biraz sanat derken...
Umudu da ihmal etmeden...
Geleceğe sevinçle bakmak.
Torunların düğünlerini heyecanla beklemek...
İşte; bir tutam mutluluk...
Yeter de artar bile...
Tabii derviş olana!


03 Ağustos 2016

Sabahat Teyze

Yaşlarımız ilerledi...
Öylesine acılara tanık olduk ki...
Demek mangal gibi yüreğimiz varmış.
Alt komşumuz Sabahat Teyze'yi de huzur evine yatırdık.
Hiç evlenmemiş, Sümerbank emeklisi.
Yaşı seksen kûsur.
Ancak hayat dolu...
Ve ciddî kedisever.
Bir de kitaplığı var...
Değme aydının evinde bulunmaz.
Gider ayak "Dünden Bugüne Türk Şiiri" adlı eseri
anı niyetine bendenize hediye etti.
Rahmetli Asım Bezirci düzenlemiş.
Madımak'ta yitirdiğimiz şair.
Geçtiğimiz bayramda huzur evindeydik...
Tabii ilk sorusu kedisinin akıbeti oldu.
Merak etmemesini söyleyip rahat ettirdik.
Evet, yalnızlık zor zanaat.
Hani derler ya: "Allah'a mahsus"...
Galiba haklılar.
On yedi yıldır tanıyorum...
Onurlu davranışlarıyla, dik duruşuyla tam bir Cumhuriyet kadını.
Ne dedikodu, ne şikâyet.
Kızımın düğününde karşılıklı şarap içmişliğimiz de var.
Müthiş bir enerji ve hayata sarılış.
Kimbilir o yaşları görürsek ne hâllerde olacağız?
Sizi bilmem ama ben duygulanıyorum.
Ve yaşanmışlıkları merak ediyorum.
İmkânım olsa tamamını kayda geçirip yazıya dökerdim...
Ki  küçük dünyalar ölümsüzleşsin.
Çünkü mezarlıkların simgesel değeri var.
İki metrelik çukur, başta bir taş...
Kimlik kazınmış.
Aslo'lan toprak...
Bambaşka bir büyü...
Yeniden doğuş, servi ağaçları...
Çiçekler, böcekler...
Ve akıp giden dünya!

Akşamın içindeyim...
Elimde kadeh...
Dilimde şarkılar.
Hicaz takılıyorum yine:
"Anlatılmaz bin dert ile geçiyor çileli ömrüm..."
Ve dostlarıma selâm gönderiyorum...
Yalnız kalmamaları dileğiyle.





29 Temmuz 2016

Darbeye dair!

Darbe ha!
Al sana....
Üç paralık itibarın vardı...
Onu da yerle bir ettin!
Böyle tuzağa düşülür mü?

İnsanın aklı ermiyor.
Velev ki Feto derin devlet...
ABD uşağı.
İkametgâhından da belli değil mi?
Lâkin kaç paralık adam.
Salya sümük halkını, dinini sömüren aşağılık varlık.
Ve yıllarca iktidar ortağı.
Ah canım Mehmetçiğim...
Kaç defa darbe yaptın...
Akıllanmadın mı hâlâ?
Neyse, bu da tecrübe olsun.
Halkın desteğini almadın mı bu işler hikâye...
Sakın unutma; d
emek ki erken öten horozun sesini keserlermiş!

Fakat milleti yaktın...
OHAL'in kucağına attın.
Artık memlekette sıkıyönetim var.
Üniversiteler, hastaneler, gazeteler, televizyonlar kapatılıyor.
On binlerce insan göz altında...
Hapishanelerde yer yok.
Top sahalarında tutuluyorlar.
Manzara faşizm...
Söylem: Millî İrade...
Ve maalesef sorumlusu sensin!

Ah kardeşim; nedir senden çektiğimiz?
Çetin Altan ustamız da yıllardır yazdı çizdi...
"Cami ile Kışla" çelişkisini.
Gelen vurdu  giden vurdu.
Kiminin elinde bayrak kiminin kitap.
Akıl dersen, hiç olmadı.
Evvelallah kuzu gibi halkız, kapanın elinde kalıyoruz.
Madımak'ta solcu, Uludere'de Kürt katlediyoruz.

Sayenizde umudumuz da kalmadı
Saraydaki de bin sene iktidar.
Kına yak e mi?
Her bir darbeniz yarınlarımızdan elli yıl çaldı...
Ve bir şiir hatırlattı bana....

"Çok küçüktü adamın biri...
Çıkmak istedi hürriyet ağacına...
Tutup astılar adamı...
Çıkmak istediği ağaca.
İp bir kere baktı, bin kere baktı...
Kendinden zayıfı astığına utandı."



Macit CÜNÜNOĞLU

25 Temmuz 2016

Akşamın içinden...

Yıllar öncesinden kopup gelen anılar.
Bölük pörçük.
Hepsi birer belge.
Belki bir fotoğraf değil, belki yazılı kaynak yok...
Ancak yüreklere kazınmış.
Gözünü seveyim sosyal medyanın.
Çoğu zaman hafife alırız ama işlevi büyük.
Gönüller gönüllere kavuşur...
Hem de tam düşünüp, yoğunlaştığımız anda.
Bu akşam Nurten Halamız aradı...
Taaa Amerika'dan...
Görüşmeyeli yüzyıllar olmuş.
Rahmetli eşimin, çocuklarımın akrabası...
Hatta mesleği itibariyle bir idol.
Face üzerinden.
Tabii heyecanlanıp mutlu oldum.
Ölümlü dünya.
Yaşım yetmişe dayandı...
Geleceğe ne kadar dostluk, sevgi bırakabilirsem o kadar zenginim.
Bu saatten sonraki temel felsefem de bu.
Ne mutlu bana.
Değerli halamız telefon numaramı alıp görüşme isteğini iletti.
İçimde bir sevinç. bir burukluk...
Ve kaybolan yıllar.
"Hangisi ağır basıyor derseniz?"...
Cevabı zor...
Ortak paydamız bir melek...
Dokuz yaşındaki ağabeyinin izinden yürümüş...
İstikâmet toprak...
İster kader deyin, ister kör talih...
Ya geride kalanlar...
Onca hasret, onca yoksunluk...
Velhasılı kelâm bu dünyanın düzeni tuhaf.
Yine de umut var..
Sevgiye, saygıya inanıyorsak
Ve yolumuz insanlıktan geçiyorsa.





24 Temmuz 2016

Feto'ya...

FETÖ kim?
Devleti ele geçirmiş dinci örgüt!
Peki, kimin devletini?
İktidardaki dincilerin!
Enteresan!
Nasıl oluyor yani?
Olur, bal gibi olur...
Burası Türkiye...
At izi it izine karışmış ülke.
Ya şimdi?
Öküz öldü ortaklık bozuldu...
Kimin eli kimin cebinde belli değil...
Ortalık toz duman.
Ya yarınlar?
Belirsiz, karanlık.
Artık OHAL var...
Olağanüstü durum hâli.
Aman kıçınızdaki dona sahip çıkın.
Yüce devletimiz her an el koyabilir!
Ah Feto; sen neymişsin birader?
Tamam 17/25 Aralık'ı tezgâhladın.
Eyvallah, faydalı işti.
Ancak duracağın yeri bileceksin.
Şöyle ki, darbe işlerine ne bok yemeye karıştın?
Açık söyle, kulağına Obama mı fısıldadı?
Hiç sanmam...
Ancak ağzına gözüne bulaştırdığın kesin.
Bundan sonra ayıkla pirincin taşını!
Hepimiz komplo uzmanı olduk...
Her kafadan bir ses...
Kısaca allak bullak durumdayız.
Bu kadar darbeci askerin senin adamın olduğuna
ihtimal vermiyorum ama...
Eğer iddialar gerçekse helâl olsun.
Rivayetler doğruymuş.
Yani müthiş proje.
Fakat netice hüsran.
Binlerce insanın canını yakıp hayatını söndürdün!
Yine de teslim olma.
Pensilvanya'dan fetva verdirmeyi sürdür.
Halkımızın sana ihtiyacı var.
Çünkü muhalefetin olmadığı demokrasilerde çare çaresizliktir...
Denize düşen yılana sarılır misâli.
En kalbi duygularımla gözlerinden öperim Feto...
Emin ol yarınlar bizimdir...
Sakın beni unutma!

22 Temmuz 2016

Canım ülkem benim!


Ülkenin manzarasını gördükten
sonra dayanılması gerçekten zor...
Ne siyaset siyasete benziyor, ne devlet devlete!
Varsa yoksa Paralel'in peşine takıldık gidiyoruz...
Nereye mi?
Kim bilir...
Ancak hayra alamet olmayacağı kesin.
Geçmişte anketçiler memleketin en güvenilir kurumlarını yayımlardı...
Asker hep başta gelirdi...
Neyse...
Bizler o devirleri de biliriz ya!
Nihayetinde OHAL'e kavuştuk...
Sorgusuz sualsiz rejimin diğer adı.
Parlamento devre dışı, hukuk tatilde.
Dikensiz gül bahçesi.
Ohhh!
Senaryoya tam uygun.
Evet, ülkemiz artık yalnız.
İyice içene kapandı.
Saray'ın karanlık gölgesi altındayız.
Hastalıklı, nemli.
Bilirsiniz; dayanılması ne kadar da zordur.
Bu saatten sonra umut tacirliği yapmanın anlamı da yok.
Haramiler dünyasındayız.
Bir masal gibi.
Deyin ki "Binbir Gece".
Güneşin doğduğu topraklarda "ışık" bize küstü.
M. Kemal sanalmış...
Cumhuriyet kâğıttan kaplan...
Demokrasi derseniz; zaten oldu bitti inanmadım.
Çünkü soytarılar düzeni.
Bundan sonra ne mi olacak?
Döt kıllarının iktidarı keyif çatıp ülkeyi yeniden dizayn edecek...
1923'ün intikamını alırcasına.
Şerefine TÜRKİYE!
Canım ülkem benim!



19 Temmuz 2016

Kolay gelsin TÜRKİYE!

Kızımla sohbet ediyorum...
İki yavrusu var...
Hem demlenip hem yarınları konuşuyoruz.
İnanın; ilk kez O'nu bu denli mutsuz, karamsar gördüm.
Ülkeyi terk etmek istiyor.
Olanı biteni gördükçe "dayanamıyorum arık Baba" diye haykırıyor.
Ben ki nice darbelere, soruşturmalara, işkencelere, mapusluklara şahit olmuşum...
Yine de çaresizce düşünüyorum...
Hak vermemek elde değil.
Ülke ülke olmaktan çıkıp cehennem çukuruna dönüştü!
Sorumlusu malûm...
Tuzakçı, kurnaz, aşağılık zihniyet!
Çünkü niyet kötü.
Ne demokrasi tanıyor, ne evrensel hukuk.
Varsa yoksa İslâm temelli düzen...
"Başına yıkılır diyeceğim" ama zor.
Asıl darbe şimdi başlıyor; emin olun.
Üç beş aptalın sebep olduğu karanlık rejimin yolları iyice açıldı...
Artık geri dönüşümsüz tehlikeli labirentlerdeyiz...
Ülkenin bölünüp, parçalanması ne kelime...
Kanlı bir iç savaşa doğru hızla yol alıyoruz.
Adını da ben koyayım: Yeni Türkiye...
Senaryo: O...
Reji: O...
Velhasılı kelâm...
Ülkemizin başına ne gelirse sorumlusu: O...
"O" çocuğuna mahkûmuz artık...
Kolay gelsin TÜRKİYE!





16 Temmuz 2016

Sıcak yorum!

Macit CÜNÜNOĞLU

Böyle darbe mi olur lan?
Ülkenin içine sıçtınız batırdınız!
Üstelik Tayyip'in ekmeğine yağ süre süre!
Emin olun tarih sizi affetmeyecektir.
Ayrıca işiniz mi yok sizin...
Oturun oturduğunuz yerde.
İnsanlık İŞİD belası ile zaten uğraşıyor...
Bir de siz...
Şimdilik yüz altmış bir kişinin öldüğü açıklandı...
Başınız göğe erip kıçınız mı soğudu?
Ah ahhh!
Canım memleketim...
Nedir başımıza gelenler?
Askerinden çek, polisinden çek...
Siyasetin hâli de malûm...
Demek ki görecek çok daha acı günlerimiz var...
Ne diyelim; haydi hayırlısı...
Lâf aramızda; Hasan Mutlucan'ı da bir özlemiştim...
Onu bile akıl edemediler.
Neyse; sorumluların taksiratını birileri affetsin...
Tabii adalet, hukuk kaldıysa!
Bu arada geçmiş olsun sevgili halkım:
Durmak yok, demokrasi oyununa devam!


 

29 Haziran 2016

Son nefes!

Nasıl bir ülkeyiz ama...
Kan gölü...
Dayanmak için yürek ister.
Normaldir...
On dört yıldır İŞİD zihniyeti tarafından yönetiliyoruz.
Peki, oy verenlere kızmak mı lâzım?
Asla.
Çünkü çaresizler.
"Denize düşen yılana sarılır" misâli.
Fakat aydınlar üzerinde düşünmek gerekir...
Cumhuriyetin yetiştirdiği seçkinler ordusu...
Üç kuruşluk menfaatleri için halkını satan gûruh!
Ne acı!
Onlar ki özgürlüklerini M. Kemâl'e borçlular.
Lâkin konformizm hastalığı yok mu...
Sağcısın da solcusun da...
Emin olun iflâh olmaz.
Bir kez tadına bakmaya görün... 

Ne demokrasi, ne aydınlık yarınlar umurunuzda olmaz.
Evet; ülkemiz hızla karanlığa sürükleniyor.
İnatla, göstere göstere.
Bir belâ ki kurtuluş umudu yok.
Aslında iyi şeyler yazmak da lâzım...
Ama ne mümkün!

Uzunca bir süredir üretmiyorum...
İştah yok, üstelik umutsuzum...
Ben ki aşkı seven, sanata düşkün...
Neyse ki İstanbul var...
Her daim sarıldığım...
Vefalı dostum benim!
Yine de bir yerlerimde ışıklar sönmedi...
Belki gençlik ateşi, belki yaşanmamış heyecanlar...
Kim bilir; belki devrim duygusu...
Yalnız belimde silahım yok...
Elimde udum...
Terennüm ediyorum...
Sevgili yoldaşım Aybars'ı anarak...

"Kimseye etmem şikâyet..."

Sevgilerimle dostlar...


Macit CÜNÜNOĞLU

01 Mayıs 2016

21 Mart 2016

İsyan!

Macit CÜNÜNOĞLU














Uzun zamandır klavyenin başına geçme iştahım kalmadı.

O nedenledir ki olan biten onca faciayı yüreğim parçalanarak izliyorum...
Ve bir soru aklıma takılıyor: "Nasıl bir ülke olduk?"
Tamam, baş sorumlu belli...
Lâkin devleti yönetenlerden söz etmiyorum...
Asıl derdim toplum...
Daha açıkçası T.C. kimliği taşıyan halk.
Çoğunluğu yoksul, kıt kanaat vaziyeti idare eden vatandaşlar.
Korkak, bencil...
Genel olarak "bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" türden.
Eyvallah, yaşasın arkadaş...
Tamam da, ya yarınların, ya çoluk çocuk torunların?
Bir ihtirasın kurbanı mı olsunlar?
Hele de Arap hayranlığı...
Olacak iş mi?

Günlük hayatımıza üç milyona yakın Suriyeli katıldı...
Sorun değil, seksen milyonluk ülkede erir giderler.
Peki, IŞİD'e ne demeli?
İçimiz dışımız IŞİDCİ oldu...
Âdeta yaşam biçimimiz...
Bir din uğruna, bir müslüman kardeşliği uğruna bu ülke feda edilir mi?
Edilir , hem de bal gibi edilir.
Saray düşkünü bir çılgının esiri olmuş ülkede bunlar yaşanır.
Belki de az bile.
Düşünsenize; "7 Haziran" öncesini...
İyi kötü kimsenin burnu kanamıyordu.
Ne zaman ki iktidardaki AKP oy kaybetmeye, tökezlemeye başladı...
İmdada kan ve gözyaşı yetişti!

İnanın ceset görmekten, terör haberleri dinlemekten bıktım...
Darmadağın hâldeyim.
Ayakta kalabilmek için sadece sanata ve tarihe sığınıyorum.
Başka çare de yok...
Ya düzene teslim olacaksın...
Ki adı: Korkup sinmek...
Ya da baş kaldıracaksın...
Kısaca İ S Y A N...
O nedenledir ki bir süredir isyanlardayım...
Tabii ki ruhumun derinliklerinde...
Yalnızlığımda...
İnsanlığımda.
Hoşça kal yazı, hoşça kal sevdalı HAYAT..
Acılar senin.
Şarkılar, fotoğraflar benim olsun!

20 Şubat 2016

"Böyle başa böyle tarak!"

Macit CÜNÜNOĞLU











"TAK"...

Açılımı: Kürdistan Özgürlük Şahinleri...
Ankara'daki saldırıyı düzenleyen örgüt.
Adını ilk kez duyuyorum...
PKK uzantısıymış ve 2004 yılından beri faaliyetteymiş!
Demek ki katliâmı gerçekleştiren Suriyeli PYD'liler değilmiş...
Öyleyse iktidar yetkilileri fena hâlde çuvalladılar!
Neyse, alışığız hükümetin zırvalarına...
Çünkü burası Türkiye...
Adaletin, hukukun askıya alındığı ülke...
Demokrasi mi?
Yok öyle bir şey...
Sistem sandığa endeksli...
Bir de Saray'a...
İçindeki ne derse o...
Her lâfı ferman, her davranışı sünnet hükmündeki kararname!

Fakat bu kadar çok düşmanla nasıl baş edeceğiz, bilmem...
Etraf hainlerle dolu...
Başta Suriye, İran, Rusya derken...
Batı ile aramızın da iyi olduğu söylenemez hani!
Evet, nereden nereye geldik...
Yalnız bir gerçek var; her günümüz kanla geçmeye aday...
Rahat yok artık...
Endişe ve korku yaşam biçimimiz...
Sağ salim akşamı bulursak dua etmek için yeterli sebep...
Aferin AKP'ye...
Kıçımıza yılanı da kaçırdı ya!
Bu da büyük bir başarı...
Yakışır dünya liderine!

Fakat ağır bedeller ödeniyor...
Yazık oluyor yoksul halk çocuklarına...
Devleti yönetenlerin gerçekte içleri sızlamıyor...
Terör ve şiddet mamaları olmuş...
Kan aktıkça oyları tırmanıyor.
Peki, düzelir mi, barış ufukta gözükür mü?
Hiç sanmam...
Bu gidişle Suriye'den beter olacağımız kesin...
Belki de iyi günlerimiz...
Güneydoğu'da yaşanan iç savaş Batı'ya da sıçrarsa görün hâlimizi...
İşte o zaman AKP'nin oyları yüzde 60'ı aşarsa şaşmam!
Eeee, ne demişler...
"Böyle başa böyle tarak"...
Yani umutsuz vâka...
Top yekûn batıyor ülke...
Kına yaksın zalim Sultan!

18 Şubat 2016

Utanmak!

Macit Cününoğlu










Arap Bahar'ının çamurları ülkemize yağıyor...

Her şey beş yıl önce başladı...
Tunus'ta...
Libya, Mısır derken iş Suriye'ye dayandı.
Başındaki Esad çetin ceviz...
Arkasında Rusya...
Soğuk Savaş döneminin en önemli kalesi...
Yıkılsa da miğrabı koruyan Sovyet artığı...
Ve lideri NeoÇar Putin.
Vazgeçer mi Ortadoğu'dan...
Havlu atar mı?
Yılların birikimi, yılların çıkar ilişkisi...
Ah zavallı ülkem...
Çok çabuk düştü tuzağa.

Başımızda muhteris bir Sultan...

Yüzde 52 ile seçilmiş...
İhtiras sahibi, kibir budalası...
Tipolojisini incelerseniz roman kahramanı...
Ancak kime ne anlatacaksınız...
Halk hayran, Baykal hayran...
Sanırsınız Millî Mutabakat Korosu...
Tek ses yükseliyor Ankara'dan!

Ancak bir bomba patlıyor...

Türkiye'nin kalbinde.
28 ölü, onlarca yaralı...
Sarsılıyor ülke....
Aslında ülke ülke değil; Suriye.
Başlıyor siyaset: "Vatan-Millet" nutuklarına...
Kahrolsun, lânet olsun...
Bu düzenin sahiplerine.

Yoruldum ve de yılgınım...

Uzunca bir süredir klavyemin başına geçmiyorum.
Lâkin şahit olduklarımız dayanılır gibi değil.
Ya çektiklerimiz?
Hergün şehit haberleri...
Memleket mezbaha...
Söylemler iğrenç, aşağılık...
Kahrolsun böyle milliyetçiliğe...
Kahrolsun böyle dinciliğe...
İnanın bu ülkede yaşadığımdan, insanlığımdan utanıyorum!

08 Şubat 2016

Yeğenim Hüseyin Moray

Yeğenim Hüseyin Moray'ı sonsuzluğa uğurladık...
Nurlar içinde yatsın...
İyi bir fotoğrafçıydı.
İşte anılarımız; altmışlardan, yetmişlerden.
Yorumlar
Ferit Giray BAŞ SAĞLIĞI ...SABIRLAR DİLERİM
Mustafa Soydemir Işıklar içinde uyusun.Sizlere;sabır ve başsağlığı diliyorum.
İhsan Kapusuz Başın sağ olsun dostum.Sabır ve metanet diliyorum.
Dursun Çelik Başınız sağolsun,
Mehmet Seven Başınız sağolsun Macit abi
Enver Aytekin Başın sağ olsun arkadaş
Rezzan Darendeliler Sabir ve bassagligi diliyorum
Figen Ozol Başınız sağolsun .Allah rahmet eylesin
TC Annecim Ozturk Başınız sağolsun!! Size ve ailesine sabır diliyorum.!!
Zuhal Nakay Başınız sağolsun, değerli köşe komşum. Allah rahmet eylesin, sevdiklerine sabırlar versin...
Fevzi- Güler Düzen basınız sagolsun
Rıza Ezgin Sizin ve yakinlarinin basi sagolsun,
TC Serfiraz Çakır Bşınız sağ olsun dost ışığında uyusun
Cihan Ucler Nur icince yatsin basiniz sagolsun
Saliha Sert başınız sağolsun, ışıklarla uyusun...((((
Vahdet Çil Allah rahmet eylesin.Başınız sağolsun.
Hasan Gul Başınız sağ olsun,ışığı bol olsun,sizlere de sabırlar diliyorum
Veysel Kara Basınız sağ olsun. Toprağı bol olsun.
Kemal Alaçam Başınız sağolsun Abi..
Hikmet Turan Işıklar içlnde olsun
Ceyda Turan Teomanlı Basin sağolsun, huzur içinde yatsin
Benan Yazıcılar Başınız sagolsun. Rahmetler dilerim.
Kamil Mor Başınız sağolsun.
Lerzan Alp Başınız sağolsun. Allah rahmet etsin.
Sadan Dedeoglu Çok üzüldüm. Işıklarda uyusun.Acınızı paylaşıyor aileye sabırlar diliyorum.
Mürsel Budak Başın sağolsun abi
Abdullah Soytürk Allah rahmet eylesin. Başınız sağ olsun, sizlere sabırlar diliyorum.
Ahmet Torun başınız sağ olsun.Işıklar içinde uyusunç
Hasan Kıymet allah rahmet eylesin....
Tayfun Sözer Başınız sağ olsun frown ifade simgesi
Nihat Genç Başınız sağolsun ışıklar içinde yatsın.
İhsan Akgül Başınız sağ olsun
Günay Diren başınız sağolsun ışıklarda uyusun
TC Lemanser Sükan Başınız sağ olsun.,,
Özden Tunçok Başınız sağ olsun.Allah cennet nasip etsin.
TC Mehmet Bural Macit,başınız sağ olsun,ailesine ve yakınlarına sabır diliyorum.
Gurol Belen Baş sağlığı ve sabırlar diliyorum... ((((
TC Hasan Varış · Arif Adil Ustaoğlu ile arkadaş
sabır ve baş sağlığı dilerim.
Yusuf Karaca Sabır diler im,dostum başın Sağol sun.
TC Çetin Samancı Başınız sasğolsun Allah sabır versin.
Yasar Sert Macitciğim başınsağolsun.ailesine,yakınlarına,allahtan sabırlar diliyorum.mekanı cennet olsun.
TC Naci Tunçel Başınız sağolsun. mustafa abi.
Rafet Çağlar Sabırlar dileriz.Rahmst olsun,ışıklar içinde yatsın..
Elif Gün Sabırlar diliyorum Macit Hocam. Işıklar içinde yatsın. Mekanı cennet olsun.
BeğenYanıtla31 dk.
Salih Damatoglu BAŞINIZ SAĞ OLSUN KARDEŞİM MEKANI CENNET OLSUN
Burhan Kuzucu başınız sağolsun
Ferda Yaman Başınız sağolsun
Çağdaş Tekman Basinsagolsun macit amca
Mustafa Kımıl Başınız sağolsun, kabri nur, mekanı cennet olsun.
Zafer Dandinoğlu Baş sağlığı diliyorum.
Muharrem Ulukaya Macit'im başınız sağ olsun ışıklar içinde yatsın.
Saadet Altınörs başınız sağ olsun.. nutlar içinde yatsın Macit..
BeğenYanıtla1 saat
Hüseyin Çelik Gidenlere selam olsun. Geride kalanlara sabırlar diliyorum.
B
Yasemin Aksu · Figen Ozol ve 3 diğer kişi ile arkadaş
Başiniz sagolsun
Hasan Aldemir başınız sağolsun dost...