Sıcak yaz günlerinde İstanbul turlarından uzak kaldım.
Aslında eve kapanmakta fena değilmiş.
Biraz müzik, biraz edebiyat yuvarlanıp gidiyoruz işte.
Arada sırada torunlarım ziyaret ediyor, özel neşe kaynağı
Alt alta üst üste; lâkin gittiklerinde sevinmiyorum da değilim.
Demek ki yaşlılık böyle bir şey...
Gönüller yorgun olunca keyifte bir yere kadar.
Daha çok memleketi düşünüyorum.
Karanlık çukurları, çıkmaz sokakları.
Öyle bir derde düştük ki...
Kırk akıllı kuyudaki taşı çıkartamaz!
Yine de tarih okumaları ruh sağlığıma iyi geliyor.
Her toplumun zor devirleri varmış...
Örneğin Avrupalılar...
Ortaçağı yaşamışlar...
Sonucunda rönesans, akıl çağı derken bugünkü modern çağa ulaşmışlar.
İnsan haklarının egemen olduğu, devletin kutsanmadığı seküler hayat!
Bu yolda kırk fırın ekmek yiyeceğimiz kesin...
Alacağımız çok yol, ödeyeceğimiz çok bedel var.
Bir de "Darbe" belâsı...
On dört yıldır AKP diktasını yaşıyoruz.
Cumhuriyeti, demokrasiyi, hukuku yok sayan.
Elbette gelip geçer...
Ben demiyorum; Tarih Baba diyor.
Hitler'i, Stalin'i anlatıyor...
Aman tanrım; bizimkiyle ne çok benzerlikleri var.
Fakat umutsuz değilim.
Çünkü kız torunlarım diyor ki, adları Su ile Nehir...
"Merak etme Dede, gelecek bizimdir."
Gel de inanma!
12 Ağustos 2016
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
AŞK ARIYORUM
İstanbul'a kavuşmanın keyfini yaşıyorum. Tabii aklıma ilk gelen ''aşk''. Haklı olarak diyeceksiniz ki bu yaşta '...
-
Üç Silahşör ve bir Melek Çok uzaklardan Evrim'in sesi geliyor. Uğur ile Mehmet Ali'nin kızı. Kanada'da yaşıyor. Ve kanlı 12 ...
-
Şeref Gülsün Büyük sanatçılar vardır, çevreleri dışında tanınmazlar. Emekçilerdir, vitrin malzemesi olmazlar. N...
-
Mehmet Ali'yi de yitirdik. Yiğit dostum benim. Önce Yüksel, şimdi de O. İnşaat Yüksek Teknikeri ve sendikacıydı. Fakat ömrünü işçi s...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder