bir şair vardı, öğretmen

04 Ağustos 2016

Bir tutam mutluluk

Macit CÜNÜNOĞLU

Siyaset içimize öylesine işlemiş ki...

Güzellikleri paylaşamaz olduk.
Örneğin canım İstanbul.
Başlı başına bir aşk, bir macera.
Tabii yaşamaya çalışırsan...
Yudum yudum içersin.
O'nunla nefes alıp geçmişten geleceğe köprüler kurarsın.
Binlerce yıllık tarih...
Ayasofya'nın duvarlarına dokunmak bile yeter.
Bir de martılar gibi dostların varsa...
Değme hayatın keyfine.
Ülke rayından çıkmış, şeriatın ayak sesleri duyuluyormuş...
Kimin umurunda?
Yaşadık yaşayacağımız kadar...
Yarınları biraz da gençler düşünsün.
Lâkin kazın ayağı öyle değil.
Tarkan'ı sevmek de bir yere kadar!
Çünkü içimizde bir yerler parçalanıp kanıyor.
Hem de nasıl.
Cumhuriyet'in çöküşünü izlemek hazin.
Ah gençlik yıllarımız.
Canım ülkem kuşağımızı acımasızca harcadı.
Onlar ki edebiyattan, resimden, şiirden anlardı...
Senaryosu kendilerince yazılan eserleri sahneye koymuşlardı.
Onurluca, dimdik.
Amacım geçmişe övgüler düzüp toprağı eşelemek değil.
O hasret var ya; bitip tükenmek bilmeyen.
Mektuplarla ifade edilen naturel dünya.
Sevgilinin bir bakışına yazılan yüzlerce satır...
Belki hayat o devirlerde de güzeldi.
Kimbilir?
Ancak yirmi birinci yüzyıla alışamadım.
Hele Erdoğan'ın iktidarına tahammül etmek ölümden de beter.
Fakat düşe kalka da olsa hayatlar sürüyor.
Biraz müzik, biraz sanat derken...
Umudu da ihmal etmeden...
Geleceğe sevinçle bakmak.
Torunların düğünlerini heyecanla beklemek...
İşte; bir tutam mutluluk...
Yeter de artar bile...
Tabii derviş olana!


Hiç yorum yok: