bir şair vardı, öğretmen

29 Haziran 2019

Evrim'in dünyasından

Üç Silahşör ve bir Melek












Çok uzaklardan Evrim'in sesi geliyor.
Uğur ile Mehmet Ali'nin kızı.
Kanada'da yaşıyor.
Ve kanlı 12 Eylül günlerinde babasının gördüğü acıları paylaşıyor.
Dayanılır gibi değil.
DAL denilen işkence sarayı var.
CHP'li İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş kurmuş...
Personeli CIA eğitimli...
Ellerine düşen ya işkenceden ölüyor, ya da sakat kalıyor...
Kurtulan tanrının sevgili kulu!
Yoldaşımın maruz kaldığı ağır sahneleri aktaracak değilim...
Zaten bu işleri dramatize etmeyi de sevmem...
Yaşandı bitti.
Onca acıyı içimize gömdük.
Lâkin Evrim başka bir şey söylüyor...
İlkokul beşinci sınıfta, dersten çıkartılıp I. Şube polislerince sorgulanıyor.
Dertleri Mehmet Ali'nin izini bulmak.
Yazarken bile dayanamıyorum, aklım almıyor.
On bir yaşındaki çocuğa bir nevi işkence yapmak.
Ve bırakacağı izler.
Kimin umurunda, faşizm iktidarda.
On yedilik delikanlıyı da asıyor, yetmişindeki devrimciyi
zindanlarda ölüme mahkûm ediyor.
Bu arada anneye bir parantez açalım.
Sevgili Uğur, Evrim'in annesi.
Onca çileye rağmen yüzünden gülümseme eksilmeyen kadın.
Kan kusup kızılcık şurubu içtim diyen türden.
Tek kelimeyle örnek karakter.
Vefalı, fedekâr, kocasının gerçek yoldaşı.
Aynı zamanda evlat kölesi.
Canım benim, senin hakkın ödenmez.

İşte böyle dostlar, değerli kızım beni nerelere götürdü...
Unutmak istediğim devirlere.
Ancak insanın elinde değil...
Yitirdiklerimiz beynimize kazınmış...
Aklıma geldikçe yüreğim kan ağlar...
Lânet okurum darbecilere, aydınlık düşmanlarına.
Bak işine can kızım, güzel evlatlar yetiştir gezegenimize.

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: