bir şair vardı, öğretmen

22 Haziran 2019

Zantara'nın çığlığı

Zantara

Maviye boyadım tepeleri...
Yeşil kıskansın diye.
Benim adım Zantara.
Karadeniz dağlarına konmuş bir serçeyim.
Mini mini.
Büyüklerimi sayar küçüklerimi severim.
Yolum izim yoktur.
Patikalarım kolye gibi sarkar yola.
Tek çıkışım Gıdır geçididir...
O da Çanakçı deresi üzerinde.
Uzun yıllar elektriğim olmadı...
Suyumu ise göletlerden temin ettim.
Aslında çok dertliyim ama sesim çıkmaz...
Bağırsam hiç duyulmaz.
Kader ortaklığı yaptım doğayla...
Verdiğine şükür ettim, vermediğinde küsmedim.
Fındığını nimet bildim.
Temmuz'da topladım, onu da tüccara kaptırdım.
Neyse ki mısırım var...
Ekmeğim benim.
Karalahanam, fasulyem, ısırgan otum aşım...
Hamsi ise baş tacım.

Yıllar geçti üzerimden.
Nice siyasi iktidar, nice Cumhurbaşkanı gördüm.
Aslında tanımam hiç birini...
Gelen ağam giden paşam!
Ancak yüreğim Anadolu...
Arkamda Sis dağı, önümde Karadeniz...
Coşarım bazen...
Kâh kemençemin sesi, kâh tabancamın namlusu...
Haykırır bulutlara...
"Ben Zantara'yım, asırlardır burdayım" diye.

Evet, aynen böyle gençler.
Kırk dokuz yıl öncesinden sesleniyorum sizlere.
Ne fakir ne zengin vardı o devirlerde...
Sadece insani değerlerle yaşardık...
Okulda, harmanda, camide.
Yüzlerimiz gülerdi, acıda sevinçte birdik..
Ama ne yazık ki günümüzde hepsini yitirdik.

Macit Hoca

Hiç yorum yok: