bir şair vardı, öğretmen

23 Haziran 2019

İlham Perisi!

Macit Hoca











Nazara, şeytana inanmam ama "İlham Perisi"nin varlığından
şüphem yok.
Enteresan, düştü mü yüreğime klavyemin başındayım...
Harfler dans edip sözcüklere dönüşüyor...
Onlar da cümlelere...
Ve akıp gidiyor hayat.
Bazen doğduğum topraklara konuyor, bazen öğretmenlik
yaptığım köye.
Oysa elli yıla yakın süredir İstanbul'da yaşıyorum.
Çok da severim, aşkım benim.
Ancak geçmişi unutmak ne mümkün!

Fakat insanın hafızasına kodlanan anıları yok mu...
Belki de hepsinden önemli.
İşte o anda İlham Peri'si işe yaramıyor.
Çünkü yaşanan gerçekler var...
Âdeta bireysel tarihim gözlerimin önünde resmi geçit yapıyor.

Ne güzel...
Sanki dizi film...
İstediğin bölümü izle.
Baş roldeyim, mekânlar belli, figüranlar çok...
Seç beğen!
İster Amasya'ya yolculuk yap, ister Zantara'ya...
Tercih benim.

Fakat yirmili yaşlar önemli.
Çılgın çağlar geride kalmış, olgunluğa ilk adım.
Askerlik denilen dönemeç atlanmış...
Önümde koskoca bir hayat.
Ve karşımda Karadeniz dağlarının en şirin köyü Zantara.
Bıyıklarım henüz çıkıyor, sakalım yeni yeni gürleşiyor.
Tek derslikli okulum, ışıl ışıl öğrencilerim.
En önemlisi de yüksek ideallerim var.
Öncelikle iyi öğretmen olacağım, sonra da ülkeyi kurtaracağım.
Kimden mi?
Amerikan emperyalizmden ve yerli işbirlikçilerinden.
Olmadı, aslanlar gibi mücadele ettik...
Ne acıdır ki yenildik.
Hasar tespit raporu ağır...
Kayıplar çok...
Kurulan dar ağaçları son nokta.
Ama yılmadık, kavgaya devam.
Bu kez karşımızda 12 Eylül...
En kanlı senaryo.

Ondan sonrası bilinen macera.
Özal'la başlayan küresel dünyaya entegrasyon...
Yani zenginlik hastalığı, servet düşkünlüğü.
AVM saltanatı, gösterişli zaaflar...
Kısaca cipli yaşamlar!
Emin olun uymadı bana...
Arıza çıkardı bünyem...
Gözünü dikti dostluğa...
Ve kutsal topraklara, Zantara'ya...
Çünkü ıslatan yağmur, ısıtan güneş yalnız o coğrafyadaydı.
Binlerce selam olsun doğduğum memleketime ve
bana insanlığımı yaşatan Zantara'ya.

Hiç yorum yok: