bir şair vardı, öğretmen

11 Haziran 2019

Zantara sevdası

Zantara
















İnsanın hayatta unutamadığı anılar vardır.
Ve bunlar toprağa gidene kadar hafızalarda kalır.
İki yıl görev yaptığım Görele'nin Zantara köyü de
benim için derin anlamlar taşır.
En güzel yıllar, öncelikle gençlik var.
Ortaçay'da futbol oynuyoruz, Çanakçı deresi şırıl şırıl akıyor.
Bu arada köyün bıçkın delikanlısı Avni (Kargacı) elinde dinamit,
balık avı peşinde...
Belinde de 7,65'lik Parabelllum marka tabanca, Alman şaheseri.
Attığını da vuruyor.
Ben de O'na özenip Belçika onlusu (Browning) almıştım.
Ne gerek varsa!
Ancak Halit (Turp) o tarihlerde 14-15 yaşlarında.
Okulun en uzunu, ele avuca sığmıyor.
Ve tabanca taşıyor.
Olacak iş değil ama mezun olduğu gün okulun önünde
bir şarjör mermiyi boşaltmıştı.
Hey gidi günler hey!
İsak dayımız ise müteşebbis adam.
Akharman'a yörenin ilk marketini ve cafesini açmıştı.
Biz de "anastra" müşterisiydik.
Gece yarılarına kadar vururduk kağıdın gözüne gözüne.

Köy fotoğrafta görüldüğü gibi bir tepenin eteklerine kurulmuş.
Oturduğum ev kuzey burnunda...
Karadeniz manzaralı.
Doğa yemyeşil.
Sağ yanındaki Terziali çayı nazlı nazlı akıyor.
Âdeta cennette yaşıyoruz...
Ancak kim farkında?

İstiklâl madalyalı Yunus amcamız zaman zaman anlatırdı...
Rus işgalini, açtıkları yolları ve Kurtuluş Savaşı'nı...
Zevkle dinlerdim, keşke kayıt altına almak aklıma gelseydi.
Fakat mutluluk kadar pişmanlık da çok.
O zamanda profesyonel fotoğrafçıydım.
En azından köyü ve çevreyi resimlerdim...
Tarihsel belge niyetine de yaşayan büyüklerimizin portrelerini
objektifimle kadrajlardım.
Olmadı işte...
Görev yaptığım köyümüz sadece gönlümde yaşıyor.
Tek tek öğrencilerimi hatırlıyorum.
Ve hepsini sevgiyle bağrıma basıyorum.
İyi ki Zantara ile yolum kesişmiş...
Belki de tanrının lütfu...
Güzel insanlarla tanışıp dostluk kurayım diye.
Öyleyse ne mutlu bana.
Zantaralı tüm canlarımı tekrar sevgiyle kucaklıyorum.

Macit Hoca

Hiç yorum yok: