bir şair vardı, öğretmen

29 Haziran 2019

Cennetin penceresinden


Zantara'da ilk günlerim.
Yeni yeni çevreyi tanımaya çalışıyorum.
İlk önce İmatlı'yı keşfettim.
O tarihlerde karşılıklı iki kahvesi, Harun abinin bakkal dükkanı,
Şakir abinin fırını, hemen yanında aş evi var.
Konfora bakar mısınız, sanki şehir hayatı.
Öyleyse insan daha ne ister?
Bizim köyün okulu tek derslikli, İmatlı'da bir yığın öğretmen görev yapıyor.
Çoğu arkadaşım; Dandinler, Cebeciler...
Tabii kahve masalarının başında yüksek siyasetin yanı sıra
hoşgil oynuyoruz.
Dört desteyle gerçekleşiyor, elde bir çuval iskambil.
Pek becerebildiğim söylenemezse de vaziyeti idare ediyoruz.
İlerleyen aylarda ise şimdiki caminin yerine voleybol sahası kurduk.
Dere kenarında, Zantaraspor, İmatlıspor maç yapıyoruz.
Çoğu genç bu spordan bihaber.
Sanki karpuz avuçluyor.
Yine de neşemiz yerinde, çocuklar gibi şendik.

Fakat her tarafta kemençe sesi.
Kahvede, dolmuşta, Görele'de...
45'lik pikap devri...
Kemal Yılmaz en şöhretli, peşinden Katip Şadi...
Şenelim sonuncu.
O bizim rakı masalarının yıldızı.
Şimdi düşünüyorum da sanki milattan önce yaşamışız.
Antik çağlarda.
Sadece dostluk kardeşlik var.
Büyük bir samimiyetle sürdürülen dayanışma ruhu.
Menfaat yok, rol kesme yok, hele yol arkadaşı arkadan vurmak
veya kuyusunu kazmak...
Asla, büyük bir suç, ayrıca günah.
Ayrıca bu tür sapkınlıkları düşünmek bile akla zarar.
Ya günümüzde?
Artık cevabını siz bulun...
Midem kaldırmıyor anlatmaya...
İnanın benim dahil olduğum dünya bambaşkaydı.
Gönül yoldaşlarım, sevda arkadaşlarım vardı.
Kemençe sesini duyduk mu horon da oynardık, ağlardık da...
Şimdiki zamanda böyle bir duygu seli var mı?
Açıkça söyleyin dostlar.

Macit CÜNÜNOĞLU


Hiç yorum yok: