bir şair vardı, öğretmen

27 Haziran 2019

Fındığın daveti












Temmuz geldi mi fındıkçılar memleketine koşar.
Köyler, bahçeler âdeta bayram yerine döner.
Artık hasret bitmiştir...
Toprakla buluşma zamanı.
Tabiat ananın yüzü güler.
Bağrından çıkan dünyanın en değerli meyvesini
kutsal ellere devretmeye hazırdır.
Neşe içinde rüzgâr eser Karadeniz'den...
Selâmlar gurbetçilerini.
Varsa yağmurunu bulutlara yükler.
Aslında sevinç gözyaşlarıdır.
Düşer damla damla toprağa.

Dile kolay, üretici bugünü bir yıl beklemiştir.
Sadık yari onu asla mahcup etmez.
Cömertçe sunar fındığını.
Kimi için geçim kapısı, kimi için hovardalık parası.
Tüccar büyük bir iştahla bekler kasabada.
Hangi gariban önce düşecek kucağıma.
Aslında dertlidir Karadenizli.
Bir taban fiyat efsanesi yayılır ortalığa.
İster inan ister inanma.
Tezgâhta 60-70 liradır Fındık.
Ya vatandaşın cebine giren?
Bazen de denize döküldüğünü hatırlarım.

Hazin bir öyküdür aktardıklarım.
Bilen bilir.
Köylünün macerası çile doludur.
Bir de gübresini, işçiliğini hesaba katarsan kazanmak hayâldir.
Ama çağlar boyu süren alışkanlıklar yok mu...
Bakmazsan, gözünün içine bakarak yalvarır,
"n'olur terk etme beni"...
Yaşanan aşktır.
Vefa duygusu girer devreye...
Dayanamaz, atalarından yadigârdır...
Sıvar kollarını, yeni yılın hazırlıklarına başlar.

İşte böyle dostlar...
Temmuz geldi çattı.
Çok uzaklardan davet var, fındığın daveti...
Benim bahçem falan yok.
Ama sevdam yeter, bayram yerinde olmalıyım.
Aslında fındık bahane, Zantara'yla yarım yüzyıl sonra buluşmalıyım...
Var mısınız dostlar?

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: