bir şair vardı, öğretmen

28 Haziran 2019

Gönül dünyasından enstantaneler



Macit CÜNÜNOĞLU













Recep'ten gelen ikinci mesaj aşağıda.
Okudum, duygulandım.
Ne de olsa romantizmi severim.
Ayrıca sağlığıma da iyi geliyor.
Zaten kupkuru bir dünyada yaşıyoruz, insanın azıcık
gönül tellerinin titremesi güzeldir.
Ve zenginlik için de akla önce aşk, sonra şarkılar gelir.
Her ikisi de birbirinin vazgeçilmezidir.
Bence aşk sevginin en çılgın hâlidir.
Şarkılar da en büyük destekçisi.
İnsan aşka kapılmaya görsün (ki tecrübeyle sabittir)
sanki başka bir zaman dilimine taşınır.
Orada yıldızlar, bulutlar vardır.
Ayakları yerden kesilip uçuyordur âdeta.
Gerçeklikten kopmuştur artık.
Kâh sevincinden kabına sığamaz, kâh hüznünden yerlerde sürünür.
Bazen nefesi kesilip sahile vurur.
Çünkü okyanusta yüzmek kolay değildir.

Nereden çıktı bu Recep...
Beni yoldan çıkartmaya başladı.
Hani derle ya, "kırkından sonra azanı teneşir paklar"...
Ya yetmişinden sonra azanı?
Cevabı bilmiyorum...
Yalnız itiraf etmeliyim ki bu tür duyguları özlemişim.
Bana gençliğimi hatırlatıyor.
Ve gözlerim dalarak geçmişe bakıyorum...
İlk sevdalar, yasemin kokulu ilk mektuplar, titreyen dudaklarla
ilk öpüşmeler, el ele tutuşup kırlarda bayırlarda ilk koşuşmalar...
Hepsi şiir gibi, akıp gidiyor zaman tünelinde.
Hayat denilen şey de bu değil mi?
Doğarsın, büyürsün, seversin ve bir gün düdük çalar, sahne kapanır.
Ve ülkemizde çoğu insan ne aşkı tatmıştır, ne de şarkıların
tadına varmıştır.
Oysa ne acı kayıptır...
Ve sorumlusu bizzat kendisidir.
Susuz bırakmıştır yüreğini, âdeta kurutmuştur.
Hâlbuki etraf gül bahçeleriyle doludur, bülbüller şakır...
Ama olmayınca olmuyor işte.
Gönül kapıları kilitlenince, bir de kulaklar sağırsa...
Ne yaparsanız yapın, nefile.

Neyse, biz işimize bakalım.
Sahi nerede kalmıştık.
Şimdi hatırladım, Pazar günü tarihi randevum var.
Adres: Kirazlıtepe.
Zantaralı dostlarımla buluşacağım.
Peki, gündem?
Bir saattir boşuna mı yazıyorum...
Tabii ki aşk ve şarkılar...
Ve hep beraber Boğaz'a karşı söyleyeceğiz...
"Ah bu şarkıların gözü kör olsun"
Görüşmek üzere dostlar.


"Recep Zaman zaman beni düşünüp ağlıyor muşsun Leyla!
Efkar dağıtmak için içiyormuşsun Leyla!
Var mıdır Hocam bizi düşünürken ağlayan , hadi bırak ağlamayı nabzı yükselen var mıdır?
Güzel bir şarkıdır Hocam, gecekondu yaşantımdan kalma anılar bu şarkılar, her makamına , her parçasına farklı kadehler kaldırdığımız şarkılar, siyah beyaz günlerin , varoş sokaklarının tozlu toprak yollarından kalma şarkılar.
Bilmem ki hiç bir şarkı alıp götürmesin beni uzak diyarlara , hüzünlendirmesin , biraz kemençe dinleyeyim oynayayım eğleneyim diyorum , onuda beceremiyorum , vücut dilim sıfır, birde Katip Şadi ya da Ömer Turp’a denk geldiysem kemençede hüzün başa sarıyor .
Sizin siyah beyaz anılarınız gibi alıp götürüyor şarkılar siyah beyaz diyara.
Ama olsun hocam bir gün belki bizi de anlatır şarkılar, belki gün gelir bizi düşünürken ağlayan Leyla çıkar karşımıza , belli mi olur?
Ahhh ! Bu şarkıların gözü kör olsun."

Hiç yorum yok: