bir şair vardı, öğretmen

25 Haziran 2019

Benim uşaklar!

Ahmet Turp ile...

















Akşamın mucizevi sürprizi...
Bir telefon, misafirim var.
Tahmin edin bakalım, nerden ve kim?
Ben de inanamadım...
Taaa Zantara'dan.
Normaldir, o kadar çok yazdım ki köyümü...
Elbet biri çıkıp gelecekti.
Aslında bir süredir yazıştığım Recep Katırcı'yı bekliyordum...
Ama Ahmet Turp çıktı karşıma.
Medar-ı iftiharımız, başkanımız.
Mutluluğumu tahmin edersiniz...
Âdeta dört köşe oldum!
Ve başladık derin sohbete.
Önce seceresini döktü ortaya...
Tanımadığım isim yok.
Fırsat bu fırsat, köyün her bir köşesini gezdik.
Mahalle mahalle, kapı kapı.
Bu arada muhabbettin tam ortasına biri sarktı Almanya'dan.
Bizim Haydar, Hamburglu.
Artık naklen yayındayız...
Kadehler uçuşuyor havada.

Vallahi keyfim yerinde...
Sanki rüyadayım.
Fındık dikmedim Zantara'ya ama yüreğimi koydum.
Baktım yeşermiş, şimdi onları topluyorum.
Şu dünyada benden mutlu insan az bulunur...
Yanımda Ahmet, ekranda Haydar...
Verin bana silahımı, beş el havaya sıkacağım!
Desem de, şaka şaka!
İçime aktı gözyaşlarım, sevincim yüzümde.
Pazar gününe sözleştik, öğrencilerimle buluşacağım.
Belki eski günlerdeki gibi yaramazlık yaparız.
Kirazlıtepe sırtlarında kol kola girer...
Beyoğlu'nun ışıklı gecelerine akarız.

Ulan Macit hoca, sen adam olmayacaksın...
Yaşın geldi yetmişe, öğrencilerinden utanmıyor musun?
Ayrıca yukarıdaki fotoğrafı beş yaşındaki torunun çekti...
Ne diyeyim ben,
 Allah islâh etsin seni!

Macit Hoca


Hiç yorum yok: