bir şair vardı, öğretmen

16 Haziran 2019

Babam

Macit CÜNÜNOĞLU












Rüzgârından korktuğum, anlattığı masallarla koynunda
uyuduğum insan.
Öldüğünde dokuz yaşındaydım.
1960'ın Şubat ayıydı, soğuk bir gündü.
Evimizin üst katındaki salona soluksuz bedenini yatırmışlardı...
Göbeğinin üstünde makas.
Herhâlde arkadaşları, yanı başındaki makata dizilmişlerdi...
Ürkmüş olmalıyım ki, yaklaştığım da biri seslendi;
"korkma korkma baban!"
Oysa öylesine yıkılmıştım ki, gözlerimden yaşlar süzüldü,
elimdeki simit düştü.
Ve o gün bu gündür babamı özlerim.
Hâlbuki sert biriydi, iflas etmiş müteahhitti...
Alkol bataklığına sığınan, sık sık hezeyanlarına yenik düşen
tipik bir Oblomov'du.
Çok kitap okuyan, sıkı coğrafya bilgisi olan çağının devrimcisi.
Ramazanda içkiyi bırakıp Kur'an hatmeder...
Kalan on bir ayda meyhaneleri kolan eder.
Öncelikle yorucu bir hayatı vardı, düştüğü ekonomik çaresizlik
O'nu bambaşka bir kimlik yapmıştı.
Ailenin sürüklendiği yoksulluk ortamı ise nice
travmaların sebebi oldu.

Yine de derinden hissettiğim acıları değil, babamın yaşadığı
talihsizlikleri hatırlarım.
Tek kelimeyle yazık olmuş.
Hak edilmeyen hayatlar, insanın garip serüveni.
Ermeni kızıyla evliliğe varan şaşalı devirler...
Ailesinin muhalefetiyle ayrılıklar, düşüşler...
Muhacir anamla buluşması...
Üç çocuk...
Sonrası, kalp krizi sonucu erken veda.
Keşke uzun yaşasaydı diyemiyorum.
Belki de tam zamanında.
Kim bilir daha neler neler yaşardık.
Nurlar içinde yatsın.
Öldüğünde dokuz yaşımdaydım ve hâlâ babamı özlerim.

Hiç yorum yok: