bir şair vardı, öğretmen

26 Haziran 2019

Kirazlıtepe'ye giderken...



Yakın zamanda Tahtakale'ye uğramıştım, belki üç dört yıl önce...
Osman'ı görmeden olmaz.
Hatırşinasdır, saygıda en ufak kusur etmez.
Tabii ki Görele ve Zantara sohbetleri yaparız.
Büyük keyif alırım.
Osman acar bir genç, âdeta piyasanın gülü.
Herkes tanıyor ve seviyor.
Doğal olarak ben de gurur duyarım.
O gün satır arası dedi ki Halit (Turp) ameliyat olmuş.
Nerede dedim...
Siyami Ersek'teymiş.
Lâfı uzatmadan hastanenin yolunu tuttum.
Bıçak altından yeni çıkmış, meğersem ikinci kez operasyon geçiriyormuş.
Odasına çıkmama izin yok, telefonla görüşüp geçmiş olsun
dileklerimi ilettim.
Çok severim kendisini, o pırıl pırıl kalbinin ikinci defa
teklemesine üzüldüm.
Neyse ki çaresiz dert değil, buna da şükür.
En azından hayat devam ediyor.

Bu arada bahçede yalnız değilim.
Bir yanımda Karabey, diğerinde Avni Turp.
Zantara sohbetleri yapıyoruz.
Yıllar sonra kavuşmanın heyecanıyla çok mutlu oldum.
Ve aklım Oscar Wilde'a gitti...
Daha doğrusu ünlü bir özdeyişine...
Diyor ki, "Savaşta babalar, barışta evlatlar ağlar."
Bu lâfını çok severim.
Lâkin bu kez işler tersine döndü, canım evladım yatakta,
ben ayaktayım.
Keşke tersi olsaydı.
Neyse, korkulan olmadı.
Halit şimdi dimdik ayakta, sık sık da görüşüyorum.
Ve Zantara ruhu yüreğime öyle bir işlemiş ki...
Asla ayrılamıyorum.
Zaten oldu bitti vedalaşmaları sevmem...
Ama kavuşmalar hayatın en tatlı anı.
O nedenle Pazar gününü iple çekiyorum...
Çünkü Kirazlıtepe'de gençliğimle buluşacağım.
Belki kirazlar kalmamıştır ama biriktirdiğimiz sevgimizi
paylaşıp, yarınları selâmlayacağız.

Macit Hoca

Haydar'a önemli NOT: Bu da mı politik arkadaş?



Hiç yorum yok: