bir şair vardı, öğretmen

11 Eylül 2016

Yaşasın Hayat!

Müziğin sessiz dokunuşları.
Arife akşamı.
Sokağımdan akordeon sesleri yükseliyor.
Sahnede Romen çingeneleri.
Aman tanrım; bu ne ustalık.
Mavi Tuna'nın en güzel eserleri...
Resital yaparcasına çılgınca akıyor.

Mozart, Bach, Johann Strauss
...
Ve Enternasyonal.
Gözlerim nemli...
Yarın 12 Eylül.
Ülkemin kara günü.
Dostlarım geliyor aklıma.
Yitirdiklerim, sürgündekiler ve sonsuzluğa göçenler.
Tarihin sayfalarına gömdüğümüz ne çok acı var.
Aslında yüreğimiz nasırlı değil, yufka mı yufka.
Kelebeğin kanat sesleriyle dans edip, suların çağlayanıyla coşarız.
Yeter ki bizden olsun, yeter ki insanla yoğrulsun.

Ancak hayat acımasız.
Namerde ülkeyi de teslim eder, yarınları da.
Balkonumun önünden müzik sesleri yükseliyor.
Karışıyor karanlıklara.

Of offf dostlar.
Efkârlıyım bu akşam.
Elimde kadeh, gönlümde ezgiler.
Beethoven'i özlüyorum, çağını...
Fransız devrimini, on dokuzuncu yüzyılı.
Darwin'i, Freud'u, Marx'ı, Engels'i...
Ve Tanzimat devrini.
Yarın II. Mahmut'la randevum var.
Piyerloti caddesinde...
Hasbıhal edeceğiz bugünden, dünden.
Haberler vereceğim soytarılarından....
Bıraktıkları mirası ne hâllere getirdiler diye.

Yarın Bayram...
Ancak kime?
Deliyim, biliyorum; bendenize hergün bayram.
Elimde değil, belgeli, soyadımla tescilli...
Yalnız mecnunum ezelden beri.
Varsın olsun...
Gülümseyerek yaşamayı seviyorum...
Elimde değil...
Işıl ışıl gözlerin, ıslak ıslak sevdaların hayranıyım ben.
Herşeye rağmen hayatı seviyorum.

Hiç yorum yok: