bir şair vardı, öğretmen

14 Ekim 2016

Şeref Gülsün, hem de çoook...

Üstâd Şeref Gülsün















"Gecenin matemini aşkıma örtüp sarayım

Gittin artık seni ben nerde bulup yalvarayım
Şimde ben tıpkı şifasız kanayan bir yarayım
Gittin artık seni ben nerde bulup yalvarıyım"



Hüzzamdan giriş yaptı Şeref.
Gerçek keman virtüözü.
Selahattin Pınar'ın eşsiz eseri...
Ve hediyelerin en değerlisi...
Âdeta keman ağlıyor...
Parmakların dansını görmek ne mümkün.
İnanın; nağmeler O'nun elinde bulutlara yükseliyor.

Ülkenin hâli malûm.
Ne yazacak iştah, ne konuşacak takat var.
Arada sırada müziğin limanlarına sığınıyorum.
Aslında Şeref'in bu yılki programı Uşşak faslı.
Tatyos'la başlayıp Sürmeliyle sonlandırmış.
Tabii finalde nefis bir oyun havası.
Beste kendisinin.

İyi ki  varlar, insana oksijen gibi geliyor.
Yeniden heyecanlanıp umutlanıyorum.
Hele koroyu gördükten sonra...
Şeref'in enerjisi, katılımcıların coşkusu...
Alın size cennet mekân.

Evet, karar aldım...
Daha sık gideceğim.
Ara gazı, yaşam sevinci.
Şeref'le dostluğun tadı başka.
Bir de kanunî Deli Sezgin'le arkadaşımı bir araya getirip
dinleme şansı bulabilirsem...
Kendimi Zeki Müren hissedeceğim.
Ne mutlu bana...
Galiba aşkların en güzelini yaşıyorum...
Sanat aşkı, insan aşkı...
Hümanistlik bu olsa gerek...
Duygulandım; "yaşasın hayat" diyerek  kadehimi
dostlarımın şerefine kaldırıyorum.
Tekrar iyi ki varlar, iyi ki dünya dönüyor...
Elbette O'nların sayesinde!

Macit CÜNÜNOĞLU


Hiç yorum yok: