bir şair vardı, öğretmen

02 Temmuz 2019

Sırlar dünyasından

Gecenin içinden



















Hocam, bizim ev Tuzla, Pendik arasında küçük bir tepede,
biraz yeşillik yanında...
Hiç olmazsa nefes alıyor insan az da olsa, malum yeşillikler
olunca az ötesinde de mezarlık,
gece gündüz bakarak ölümü düşünüyor insan gördükçe...
E tabi mezarlığın olduğu yerde mermerciler, mezar taşı yapanlar,
hemen balkonumun karşısında, baktıkça içim açılıyor.


Dün akşam bir elimde sigaram, diğerinde çayımı yudumlarken,
sokak lambasının aydınlattığı kısımda mermerin üzerinde onun adını gördüm....
DENİZ

İlk o geldi aklıma hocam, senin dönem arkadaşı,
okudum ama hâlâ bilmediğim çok şey var sanki.
Ahhh hocam senin kaleminden ne okunur 1968 kuşağı,
tam o yılların adamısın.
Oku oku git o günlere, yaşa doyumsuzca.


Bana Denizi anlat hocam,
28 Şubat doğumlu Denizi 
Bir tarafı Rize, bir tarafı Erzurum.
Ankara, Ayaş’ta doğmuş, Kadıköylü Denizi anlat,

Babıali’de Hürriyet'i protesto eden Deniz’i anlat,
İşçinin dostu Deniz’i anlat,
Taksimde ABD bayrağını yakan Deniz’i anlat,
Altıncı filoyu anlat,

Hocam bana Deniz’i anlat.
Aşk olsun sana hocam aşk olsun.
Bana Filistin için savaşan, FKÖ üyesi olan Deniz’i anlat.
Gemerek‘te karlar üstünde motoruyla giderken bekçiye
yakalanan Deniz’i anlat.

Arabasını almak için subayın karısının elinden kaza ile yaraladığı için eşinden
defalarca özür dileyen Deniz’i anlat.

Terörist ilân edilen Deniz’i anlat.
İdam edilirken bile;
“Yaşasın tam bağımsız Türkiye” diyen Deniz’i anlat.

"Şarkışla’ya düşürmesin oy
Allah sevdiği kulunu oy
Gemerek’te çevirmişler
Deniz Gezmiş’in yolunu..."

                                                ***

Yetişin dostlar, bir delikanlı çıktı karşıma...
Resmen mütevazı sayfamı işgâl etti.
Baksanıza hâlime, yazacak yer kalmadı.
İster inanın, ister inanmayın; yukarıdaki satırların tamamı O'na ait.
Haaa, bir kaç kez daha bu numarayı çekti...
Gençtir dedim, sineye çektim.
Ama şimdi, sanki bloğumun sahibi!
Olacak iş değil ama neyse ki dervişliğim üzerinde...
Bir de yönelttiği sorular yakın tarihimizin hicran yarası.
Nasıl cevaplayacağımı da bilemiyorum.
"Denizleri anlat" diyor.
Allah Allah, cennetteki adam nasıl anlatılır?
Keşke gidip gelmek nasip olsaydı!
Yalnız şahit olup bizzat yaşadığım gerçekler var.
Onlar rüzgârın çocuklarıydılar.
Sene: 1968...
llk dalga Paris'ten koptu...
Ve kısa sürede yayıldı.
O devirlerde ABD azgın ve şımarıktı.
Bugünde öyle ya.
Ancak Soğuk Savaş yılları, Tom amca Türkiye'nin mutlak efendisi.
Ne de olsa fakir ülkeyiz.
Cumhurbaşkanı'nı, Başbakan'ı, Genel Kurmay Başkanı'nı O atıyor.
Canı isterse darbe yapıyor, canı isterse ambargo uyguluyor.
Tuhaf bir ittifak.
Bir nevi zengin fakir ilişkisi.
Kuzeyde sözüm ona komşu, o da dünya devi...
Başka bir havadan çalıyor.
İki derede bir arada kaldı canım memleketim.
Deniz denilen bir çocuk çıktı ortaya...
Ve haykırdı: "BAĞIMSIZ TÜRKİYE"
Arkasında yüz binlerce genç...
Altıncı Filo, boykotlar, üniversite işgalleri derken...
Ortalık karıştı.
Kutsal devletimiz durur mu?
Balyoz gibi demir yumruğunu indirdi.
Kuruldu darağaçları...
Asıldı gencecik fidanlar.
Tarih: 6 Mayıs 1972

O tarihte köyünüzdeydim Recep...
Duyuyor musun...
Radyomun başında.
Dinledim acı haberi, boğazım düğümlendi, dondum kaldım.
Sanki canım gitmişti.
Gözlerimden yaşlar döküldü...
Sessizce hıçkırıyordum...
Lânet okudum düzene, âdeta isyan ediyordum...
Belimde silah, cesaretim olsa canıma kıyacaktım...
Çünkü yaşayacağımdan umudum yoktu.
Şimdi anladın mı Recep...
Bu konuları çok konuşmam, çok yazmam...
Çünkü onlar ruhumun en güzel yerinde, derinliklerinde...
Ve mezara kadar taşıyacağım sırların içinde.

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: