bir şair vardı, öğretmen

06 Temmuz 2019

Tomurcuğun ardından...

Macit CÜNÜNOĞLU


"Teşekkürler Macit Cününoğlu.... Bu dostluğa, insan olmaya, sevgiye dair bir sone gibi yazıya beni de dahil etmiş olmanız ne büyük bir incelik, ne büyük bir iltifat benim için...
Tabii “ Nesrin Ercan isimli bir Hanımefendi’ye rastladım” derken, o ismin sizin Amasya’dan komşunuz, liseden arkadaşınız olduğunu, daha doğrusu çıkacağını benim gibi siz de bilmiyordunuz...
Hayatın dört bir yana savurduklarını Facebook buluşturuyor... 
Teşekkürler Marc Zuckerberg..
Teşekkürler Kapalıçarşı’daki Gümüşçü Bey. Bana Amasya yıllarımı bulduğunuz için(Adınızı kaydetmeyi unuttuğum için beni kınayın ve affetmeyin...)
Teşekkürler Mari... Yıllarca yüreğimde kaldığın için. Benim kendi içimde vefa, dostlukla beslenme nedenim olduğun için..
Teşekkürler Agavni , Teşekkürler Agavni Ann Simon, Teşekkürler Ann Simon ( Kim olmayı seçiyorsan) . Hayalkırıklığımın hiç kaybetmediğin yaşam çoşkunla yeni bir hikayeye evrilmesine neden olduğun için ...
Teşekkürler Macit Cününoğlu bir paylaşımdan geçmişin izlerini bulabildiğiniz için...
Dostlara, dost olabilenlere, dost kalabilenlere varlıkları için teşekkürlerimle..."

Yukarıdaki satırları Nesrin hanım paylaşmış.
Evet, iyi ki Face var.
İnsanları kavuşturan sihirli organizasyon.
Asrın kutsal icadı.
Artık yedi buçuk milyar nüfuslu dünyada kaybolmak yok.
Arzu eden bir biçimiyle buluyor sevdiğini, merak ettiğini.
Ne güzel, işte globalizm, işte iletişim.
İstersen gizlen, teknoloji iğne deliğinde bulup çıkartıyor.
Aslında hepimiz başı kuma gömülü deve kuşlarıyız.
Ama kuyruğumuz dışarıda, bir nevi ayak izlerimiz.

Değerli Nesrin hanımla da böyle oldu...
Ortak paydamız Amasya'nın Gümüşlü mahallesi.
Saygın komşumuz Aziz amcamın kiracısı olmuşlar...
Tabii yıllar önce.
Aynı okulda okuyup aynı sıraları paylaşmışısız.
Çamaşırlarımız aynı güneşin altında kuruyup,
camimizin avlusunda hep beraber oynamışız.
İster istemez duygulanıyor insan, derin düşüncelere dalıyor.
Sanki milattan önceden söz ediyoruz...
En az atmış yıllık hatıralar...
Mücevher kadar kıymetli, şarkılar kadar hüzünlü,
kelebekler kadar sevinçli.

Bir de sevgili komşum açizane yazılarımı Fransız şiirinin
ekollerinden 
biri olan soneye benzetmez mi...
Vallahi utandım, içimden "yok artık" dedim.
Zaten duygularımı ifade ederken ellerim titriyor...
Aman ha, kimseyi incitmiş olmayayım diye.
Derdim sevgiyle yaşamak, özgürlük düşkünü sıradan biriyim.
Memleketimin dört bir tarafını gezdim, dayanamadım
hapishanelerinde bile yattım...
Ancak en çok İstanbul'u severim.
Sonra Amasyamı, Yeşilırmak boyunu...
Öyle aşk meşk maceraları da yaşamadım...
Yine de kalbimin en güzel yerinde saklıdır çocukluk anılarım...
Çünkü dokuz yıl babamla yaşadım...
O öldükten sonra yıkıldı dünyam...
Ve hâlâ özlerim...
Eğer bir araya gelirsek Nesrin hanım, bırak Mari'yi...
Her ne olmuşsa olmuş...
Babalarımız için birlikte ağlayalım.

Önemli Not:
Nesrin hanımcığım Marc Zuckerberg'e teşekkürü
unutmamışsınız ama sizi bu kadar güzel yetiştiren "Ramses" nerede? 

Hiç yorum yok: