bir şair vardı, öğretmen

18 Temmuz 2019

Sevda yüklü kervanlar

Turhal

Öğretmen okulu yıllarında tanışıp dost olduğum Bahattin Baha Tekman,
Turhal Nurkavak mahallesinden.
Bu mahallenin benim yaşamımda da önemli bir yeri var.
Arkadaşımın arkadaşları benim de arkadaşımdır ilkesinden
hareketle epeyce insanla tanıştım.
Çoğu ile sıcak ilişkilerim hâlâ sürer, onlarla görüşmekten
fevkâlâde mutlu olurum.
Dile kolay, altmış yıla yakın süreden söz ediyoruz.
Artık bu tür değerler tarih öncesinde kaldı.
Ayrıca komşuluk ilişkilerinin bile gerçekleşmediği günümüzde,
geçmişin kıymetli sahneleri sadece hafızalarımızda yer alıyor.
Elbette güzel günlerdi, delikanlılık yaşları.
Her birimiz "sevda yüklü kervanların" yolcusuyduk...
Kırımlı'nın elinde cümbüşü,
Çini, Toroman, Çavdar ve daha niceleri...
Coşkulu âlem yapmanın keyfini yaşardık.
Aldığımız haz, ulaştığımız neşe parayla pulla satın alınacak
türden değildi.
Dertler hem çok, hem yoktu.
Ancak bir araya gelmenin sevinci gözlerimizde...
Yarınlara umutla bakmanın heyecanı...
Devir altmışlar...
Henüz siyasetten uzağız...
Ama çoğumuzun ortak paydası yoksulluk...
Devrimci karakterimiz ufaktan ufaktan şekillenmeye başlamış.
Çalışma hayatına yakınız.
Zaten çoğumuz ya çırak, ya da babamızın yanında uşak
olarak çalışıyoruz.
Hepimizin gailesi ise ekmek parası.

Aslında paylaşmaya çalıştığım anılar
sosyo-psikolojinin ilgi alanına girmesi gerekir.
Bir kere mahalle aileden sonra gelen en küçük toplumsal birim.
İçini doldurun insanla, hem de en deli fişek olanlarla...
Karşınıza çıkarsa Nurkavak mahallesi, sakın şaşırmayın!

Fakat Şeker Fabrikası'nın Turhal halkı üzerinde özel bir yeri vardı.
Bir kere ekonominin can damarı, şehrin hayat pınarı.
Ya sosyal hayata etkisi?
Sinemasıyla, havuzuyla, salonlarıyla modern çağın hizmetlerini sunuyordu.
Hiç unutmam, arkadaşlarımla birlikte "Bitmeyen Yarış"
adlı bir film izlemiştim.
Baş rolde Charles Aznavour oynuyor, döneminin en ünlü
Çek sporcusu maratoncu Emil Zapotek'i canlandırıyordu...
Her sahnesi hâlâ aklımda.

Evet, geçmişi hatırlamak güzel...
Hele yazıya dökmek, ayrıca keyifli.
Bir de konunun öznesi Nurkavak olunca...
Aşka geliyor insan.
Öyleyse bir kez daha selâm olsun o devirlere, can dostlara.
Biliyorum aktardıklarım da çok eksik var...
Ama söz veriyorum Turan Toraman'a, Antalya'nın tam ortasına
heykelini diktireceğim...
Hem de Attalos'un yanına...
İşte aşk, işte yaşayan efsane diye!

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: