bir şair vardı, öğretmen

03 Temmuz 2019

Müsaadenizle...

Zantara

Vay anasını be!
Yolum bir Zantara'ya düştü, ayrılmam ne mümkün.
Harika yorumlarıyla Recep, sanat şaheseri fotoğraflarıyla
Köksal âdeta paçamdan çekiyor.
İşin gerçeği ise, İstanbul beni bekliyor.
Büyük aşkım.
Sevdam, kraliçem.
Elli yıldır koynunda yaşadım, inanır mısınız hâlâ doyamadım.

Geçen gün martılardan mektup aldım.
Özlediklerini, çabuk dönmemi istiyorlar.
Bir de değişiklik olmuş kentte.
Yirmi beş yıllık saltanat yıkılıp, genç bir adam belediyenin
başına geçmiş.
Hem de bizim oralıymış, Karadenizli.
Çok mutlu oldum.

Fakat çok özledim yarimi.
Hem de nasıl, ayrıca nasıl özlemem ki...
Bırakın semtlerini, caddelerini...
Sokaklarını dahi bilirim.
En son Kulaksız'da, Şakir'in oradaydım.
Nefis Görele pidesi yapar, insana parmaklarını ısırtır.
Ya kara lahana dolması...
Olgun'u tek geçerim, O da Kuzguncuk'ta.
Anası sarıyor, aslen Terzialili ancak İmatlı'ya gelin gitmiş.
Adı Havva, dünya tatlısı.

Diğer mekânlarımı saymayayım, ayıp olur.
Giden var, gidemeyen var...
Tabii çoğu da meyhane!
Mesela İsmet Baba, Kadıköy'de Benusen, Arnavutköy'de Kaptan,
Beşiktaş'ta Ahtapot...
Buralarda ömrüm geçti dersem yalan olmaz.
Artık gidemiyorum.
Neyse, şimdi emekliyim ama kendi rakımı kendim yapıyorum.
Malûm şahsiyet yüzünden!
Ne yapalım, kader utansın.

Evet, Zantara küçük bir köy.
Ama İstanbul okyanus.
Burada yalnızlık yaşam biçimi.
Günahta sevapta göze batmaz, ruhlarda sessizlik hâkimdir.
Aslında iklim kaostur.
Fakat kimse sana dikkat etmez, peşinden gelmez...
Hepsinden önemlisi de asla dedikodun yapılıp dillere düşmezsin.
Ne güzel.
O nedenle müsaadenizle...
Bundan böyle anavatanımdayım...
Kimse kızmasın, kusuruma bakmasın...
Artık kürkçü dükkânındayım.
Sizleri çok seviyorum, hem de çokkk...
Hoşçakalın can dostlar.

Macit Hoca

Hiç yorum yok: