bir şair vardı, öğretmen

08 Temmuz 2019

Güneşin ışığında



CHP otuz yıl sonra 31 Mart yerel seçimlerinde büyük
bir başarı elde etti.
89'da da üç büyük il dahil birçok yerde zafer kazanmıştı.
Her ne kadar o zamanki adı SHP olsa bile.
Fark etmez, ancak kazanımları uzun süreli olmadı.
94 seçimlerinde nakavt oldu.
28 Şubat süreci, Ecevit'in basiretsizliği derken,
sisler arasından Tayyip İmparatorluğu doğdu.
3 Kasım 2002'den beride iktidarda.

O zamanlar AKP'nin temel paradigması "vesayet politikaları"
üzerine kurgulanmıştı.
Haklıydılar.
Asker eski alışkanlığı gereği her şeye karışıyordu.
İç ve dış politikadan cumhurbaşkanlığı seçimine kadar.
Anayasa Mahkemesi'ni yedeğine alan kışla,
CHP ittifakıyla Cumhuriyet'in vazgeçilmez bekçisi olarak
her yolu kendisine mübah görüyordu.
Ergenekon, Balyoz, Ayışığı gibi girişimler aslında
gidişatın olağan refleksiydi.
Nihayetinde hastalıklı demokrasi ile çürümüş hukuk mekanizmasıyla
vaziyet idare ediliyordu.
En sonunda sistem dayanamadı, çatladı ve çöktü.
15 Temmuz darbe girişimi âdeta kurtarıcı olmuştu.
Büyük Reis rahat bir nefes aldı...
Tarihi projesini devreye soktu.
Bir nevi parlamento tasviye edilerek devletin başına
tek başına çöktü.


Artık tramvaydan inip resmen sahadaydı...
Ne de olsa asrın lideriydi.
Kuzeyde çar Putin'in, Arap çöllerindeki kralların ülkemizdeki izdüşümüydü.
Doğal olarak da Batı'yla arası açıktı.
İki de bir ABD'ye, Nato'ya, Birleşmiş Milletler'e kafa tutar,
Suriye'yi gözüne kestirmesiyle de Fatih rolüne soyunurdu.
Zaten doğuştan abdestliydi, Mescidi Aksa'da cuma kılar,
Şam'da teravih...
Bu arada komşumuzdan dört milyon insan transfer etti...
Saldı piyasaya, dağıldılar yurdun dört bir tarafına.
Ne hazırlık var, ne proje...
Elbette rızklarını yüce tanrı karşılayacak.

Diğer taraftan çiçeği burnundaki Bolu beyi de diyor ki,
"yabancıya bu topraklarda aş-iş yok!"
Breh, breh, üstelik CHP'li...
Bakar mısınız ırkçılığa.
Bir başkası da "kırmızı kartım teyakkuzda" diye Suriyelileri
tehdit ediyor.
Zor iştir bu memlekette insani değerlerle yaşamak.
Ne iktidar iktidara, ne muhalefet muhalefete benziyor.
İkisinin de ortak paydası: "Vatan-Millet-Sakarya"...
Öyleyse bana müsaade, küçücük adama çekiliyorum.
Yalnızlığımın saltanatını süreceğim.
İyi ki siyasetçi olmamışım, yoksa vatan haini suçlamasıyla
Yüce Divan'a çıkardım!
Çok da umurumda değil ama insanlık bu kadar yerlerde sürünmemeliydi...
Hele de dünyalı biri olarak dayanamıyorum...
Son söz olarak da diyorum ki,
Elbet güneş bir gün doğacak, bir daha batmamacısına.
Çünkü bu topraklar ışığın kaynağı, uygarlığın beşiği...
Benim umudum, torunlarımın geleceğidir.

Macit CÜNÜNOĞLU 


Hiç yorum yok: