bir şair vardı, öğretmen

28 Temmuz 2019

Müziğin Evreni

Torunum Tuğmaç











Gençlerin gitar tutkusu hiç bitmez.
Onları çok iyi anlıyorum.
Bu konuda Orson Welles diyor ki,
“I Know What It Is to Be Young”
Muhteşem bir şarkıdır.
Ne de olsa bizlerde o evrelerden geçtik.
Ayrıca enstrüman çalmak ayrıcalıktır.
Rahmetli ağabeyimden hatırlıyorum, on beşli yaşlarda
eline aldığı her müzik aletini konuştururdu.
Demek ki tanrı vergisi.
Ben de onun izinden yürümüş olacağım ki, öğretmen okulu
yıllarımda mandolinle tanışıp iyi derecede çalmaya başlamıştım.
Hocamız da şimdilerde profesör olan dünya çapındaki besteci
Turgut Aldemir…
Tam bir klasikçi.

Evet, müzik dünyası özel bir alan.
Nadir Nadi’nin dediği gibi meraklıları mutlu azınlığın üyeleri.
Ben de otuzlu yaşlarımda tanıştım.
Hatırı sayılır ölçüde kitap okudum.
Tabii başta yaşam öyküleri olmak üzere çoğuna hayran oldum.
Otuz dört yaşında ölen Mozart, sağır Beethoven ve Baba Bach…
Ondan sonra gelsin onlarca yeryüzü yıldızı…
İnsan ruhunun en değerli besin kaynakları.

Bugün Pazar, torunum Tuğmaç elinde gitarıyla geldi.
Yeni almış, daha yolun başlangıcında, belli ki ilk heves.
Önce akort yaptım, sonra üç beş akor…
Başladık Fikret Kızılok şarkılarına…
“Bu kalp seni unutur mu…”
Asla, benim kuşağım neyi unuttu ki,
Sevdalarını, tutkularını, aşklarını…
Hepsi yüreklerinin derinliklerinde.
Torunumun yüzüne baktım, pırıl pırıl, umut ışığı gözlerinde parlıyor.
Üniversite öğrencisi, Genetik-Bio mühendisliği okuyor.
Biraz antropoloji, biraz Darwin konuştuk…
İyi geldi yorgun yüreğime…
Ve başladık gitarının tellerine vurmaya…
“Gün ola devran döne…”
İkimiz de sabırsızlıkla bekliyoruz, ne zaman dönecek diye.

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: