bir şair vardı, öğretmen

02 Temmuz 2019

Büyüklere masallar!


Macit CÜNÜNOĞLU










İnternet yazarlığı günümüzün modası.
Eli kalem tutan herkes bir köşeden sesini duyurmaya çalışıyor.
Elbette doğrudur. zaten yazılı basın bitti.
Gazete falan da satmıyor.
İlân edilen tirajlar da şişirme, reklâm kapma kaygısı.
Ancak çok okunan Web sayfaları da var.
Burada sıralamaya gerek yok, zaten meraklısı biliyor.
Ama okunurluk oranı, işte burası önemli.
Öncelikle uzun yazılar okunmuyor.
Bir de siyasi bombardımana tutanlar.
Başlıyorlar bilinen hikâyeleri anlatmaya.
Onu da beceremiyorlar.
Kardeşim araya bir iki tane buse koy...
Minik heyecanlar yarat.
Biraz mizah, bir kuple ironi, yüz gram metafor...
Hiç de fena olmaz.
Ama nerdeee?

Aslında yazı kayak pistine benzer.
Start alan okur ipi göğüslemelidir.
Yani son noktayı görmeli.
Yarışı terk etmesi ise kayıtsızlık belirtisidir.
Bir kaç yorum ile elli yüz tıklanma ise sadece egoları tatmin eder.

Açıkça itiraf ediyorum ki, ben de bu tuzağa zaman zaman düşüyorum.
Ne vakit kısır siyasetin çemberinden çıkamayıp kör kuyularındayım...
Köşeme ne uğrayan var, ne el sallayan.
Tabii bütün bunlar zengin tecrübe oluyor.
Açık zihinle, basit ifade tarzıyla, ağdasız cümlelerle,
insanın içine akıp yüreğine dokunabiliyor musunuz?
İncitmeden, kırmadan dökmeden, sevgiyle dostlukla...
İşte o anda kopmaz bağlar oluşuyor.
Şarkı gibi, aşk gibi...
Sen de yarını iple çekiyorsun, o da.
Biliyorsun ki kapın tekrar çalınacak...
Ve ardına kadar açılacak.
Gelen tanrı misafiri değil, hele oltaya takılan balık hiç değil...
Emin ol ki yazı dostlarındır, beyinsel akrabalarındır...
Ne kadar çoksalar da o kadar ustasındır.
Gerisi de maalesef büyüklere masallardır!

1 yorum:

Recep Katırcı dedi ki...

Hocam , bizim ev Tuzla , Pendik arasında küçük bir tepede, biraz yeşillik yanında , hiç olmazsa nefes alıyor insan az da olsa , malum yeşillikler olunca az ötesinde de mezarlık , gece gündüz bakarak ölümü düşünüyor insan gördükçe , e tabi mezarlığın olduğu yerde mermerciler , mezar taşı yapanlar , hemen balkonumun karşısında, baktıkça içim açılıyor .

Dün akşam bir elimde tütünüm, diğerinde çayım yudumlarken , sokak lambasının aydınlattığı kısımda mermerin üzerinde onun adını gördüm . DENİZ....
ilk o geldi aklıma hocam , senin dönem arkadaşın , okudum ama hala bilmediğim çok şey var sanki . Ahhh hocam senin kaleminden ne okunur 1968 kuşağı, tam o yılların adamısın. oku oku git o günlere, yaşa doyumsuzca.

Bana Denizi anlat hocam,
28 Şubat doğumlu Denizi
Bir tarafı Rize,bir tarafı Erzurum ,
Ankara , Ayaş’ta doğmuş , Kadıköy’lü Denizi anlat,

Babıali’de Hürriyeti protesto eden Deniz’i anlat,
İşçinin dostu Deniz’i anlat,
Taksimde ABD bayrağını yakan Deniz’i anlat,
Altıncı filoyu anlat,

Hocam bana Deniz’i anlat ,

Aşk olsun sana hocam aşk olsun ,

Bana Filistin için savaşan , FKÖ üyesi olan Deniz’i anlat,

Gemerek ‘te karlar üstünde motoruyla giderken bekçiye yakalanan Deniz’i anlat,

Arabasını almak için subayın karısının elinden kaza ile yaraladığı için eşinden defalarca özür dileyen Deniz’i anlat,
Terörist ilan edilen Deniz’i anlat,

İdam edilirken bile,
“Yaşasın tam bağımsız Türkiye” diyen Deniz’i anlat.

"Şarkışla’ya düşürmesin oy
Allah sevdiği kulunu oy
Gemerek’te çevirmişler
Deniz Gezmiş’in yolunu..."