bir şair vardı, öğretmen

11 Temmuz 2019

İncir çekirdeği mevzular


Macit CÜNÜNOĞLU
Tanıdık yazısı okumak keyiflidir.
İnsana mektup gibi gelir.
Samimiysen gurur duyarsın, yoksa kıskanırsın.
Zaten ülkemizde eli kalem tutanlar çoğu kez küçümsenir.
Özellikle entelektüel çevrelerde yaygındır.
Aynı durum ressamlar içinde geçerlidir.
Kimse kimsenin yaptığını beğenmez, alkışlamaz.

Sakın ha, bu tespitleri kendi adıma yaptığımı zannetmeyin.
Yazarlık-çizerlikle işim olmaz.
Benim yaptığım hayatın ayrıntılarını basit bir dille ifade etmek.
İncir çekirdeği türünden.
Yine de bu eylemimden fevkâlâde mutluyum.
Bir nevi ibadet, ayrıca kutsal...
Ne de olsa sonsuzluğa yazıyorum.
Kuyruklu yıldız misâli elbet birinin gönlüne takılır...
Bence büyük ödül, yetmez mi?

Bu arada yazının kalıcılığını önemsiyorum, söze benzemiyor.
Âdeta tarihe not düşmek, bakarsınız okuyan çıkar.
Ne güzel, maksat düşüncelerimizi paylaşmak değil mi?
Meraklıların az veya çok olması da önemli değil.
Tamamı kıymetlidir, saygı ile kabulümdür.

Fakat oldu bitti yazım kurallarını önemserim.
Dile saygıdır, sevdadır.
Ayrıca teknoloji yanlışı kırmızı çizgiyle uyarıyor.
Buna rağmen bilhassa sosyal medyada o kadar çok defolu
cümleler okuyorum ki, sahipleri de diplomalı...
Verdikleri eğitimden utanıyorum.
Bir kaç kez uyarayım istedim, bir dayak yemediğim kaldı.
Artık vazgeçtim, herkesin uslûbu kendine!

Keşke biri de çıkıp benim hatalarımı yüzüme vursa...
Ne kadar çok sevinirim.
Birincisi yazım kesinlikle okunmuştur...
İkincisi yanlışımı düzeltme fırsatı vermiştir.
Böyle bir iki dostum vardı, ara sıra kulağımı çekerlerdi.
Maalesef mecramı terk ettiler.
Dolayısıyla tek başıma kaldım.
Sizler ve ben...
Ancak ben yolculuğa devam etmekten yanayım...
Ya siz?

Hiç yorum yok: