bir şair vardı, öğretmen

09 Mayıs 2020

Çalsın sazlar!

Amasya Musiki Cemiyeti
Gümüşlü mahallesinden komşum Naci (Tunçel) Cumartesi
akşamları saat: 9.30’da
bizlere konser ziyafeti çekiyor.
Çokta mutlu oluyorum, büyük bir zevkle dinliyorum.
Güzel bir ses, ustaca yorumlarına uduyla eşlik ediyor.
Tabii onlarca Amasyalı sayfaya hücum ediyor.
Özellikle benim gibi gurbette yaşayanlar.
Anlıyorum ki hepsinin yüreğinde memleket hasreti var.
Ne de olsa Griftzen Asım Bey’in derin izlerini taşıyoruz.
Üstadımızı Abdülhamid Amasya’ya sürgün etmiş, O da kentimizde
boş durmamış, kalkmış Musiki Cemiyeti’ni kurmuş, sene: 1913
Anadolu’nun ilk cemiyeti.
Bünyesinden kimler yetişmedi ki?
Başta ağabeyim rahmetli Adnan Cününoğlu.
Babam sağ, bir bağlama alıp eve gelmişti, müthiş hevesi vardı.
Ancak babam çok kızdı ve enstrümanını bir güzel kırdı.
Ne travmatik durum?
Neyse, ağabeyim yılmadı, aldığı uduyla musiki hayatını sürdürdü.
Tabii ilk tecrübesini Prinççi caddesindeki cemiyette yaşadı…
Ve vefat edene kadar da sürüp gitti.
Yalnız TRT’de yayımlanan konserini dinleyince gerçekten
çok gurur duymuştum.
Çünkü hocalık mertebesinde iyi bir üstattı.
Nurlar içinde yatsın, çok özlüyorum çok.

Hiç dikkât ettiniz mi, şehrimizden epeyce Türk Sanat Müziği
sanatçısı çıkmıştır…
Ama yöresel türkü repertuvarımız o kadar zengin değildir.
Çünkü kentte aristokratların egemenliği vardı.
Henüz kırsal kesim söz sahibi değildi.
Milletvekili, belediye başkanı, bürokrat onlar oluyordu.
Dolayısıyla sanatsal faaliyetlerde doğal olarak ilgi alanlarına giriyordu.
Ayrıca Cumhuriyet balolarında Vermişlinin ne işi var.
Zaten M. Kemal Amasya’ya geldiğinde ilk karşılayan başta
müftü ve kent eşrafı.
Paşa ve arkadaşları Saraydüzü’ndeki hastanede misafir edilmiş,
bizim evden de yataklar gitmiş.
Bu arada Amasya tarihi kitaplarında okudum, babam Mehmet Cününoğlu
Milli Mücadele’ye 300 bin liralık bağışta bulunmuş…
Bugün dolar karşılığı nedir bilmiyorum ama benim için şeref madalyası.

Neyse, mevzuyu daha fazla kişiselleştirmiyeyim, yoksa megalomaninin
sınırlarına yaklaşacağım.
Konumuz madem müzik, oradan devam edelim.
Elbette İrfan Özbakır’ı bir bestekâr olarak ilk sıraya koymak lâzım.
Rast makamının kralı olarak kabul edilir.
Ve yaptığı yüzlerce beste hafızalarımıza güçlü bir şekilde yerleşmiştir.
Ne mutlu O’na, bu dünyadan izler bırakarak göçtü…
Ama eserleri yıllarca gönüllerde yaşayacak.
İşte onlardan biri, benim de çok sevdiğim, udumla çalıp söylediğim…


“Sensiz kalan gönlümde bil ki hayât virâne
Sen yoksun ya yanımda, bu âlemden bana ne
Bu dünyada sevmeyen ya deli ya divâne
Sen yoksun ya yanımda, bu âlemden bana ne.”

Macit CÜNÜNOĞLU


Abimle...
Naci'yle...

3 yorum:

Unknown dedi ki...

MUSTAFA ABİ. YAZIYI YENİ OKUDUM. ÇOK TA MUTLU OLDUM. GÖNLÜNE SAĞLIK.

Unknown dedi ki...

19 MAYIS SALI GÜNÜ DE M. KEMAL ATATÜRK İÇİN ATATÜRK ÜN SEVDİĞİ ŞARKILAR VE CUMHURİYET DÖNEMİ ESERLERİNE YER VERECEĞİM.

sonsuzluğa yazılar dedi ki...

Heyecanla bekleyeceğin Naciciğim.
Sevgiyle gözlerinden öperim.
M.C.