bir şair vardı, öğretmen

20 Mayıs 2020

Çağdaş Türkiye özlemiyle...

Gazi Anıtı-Amasya















2006 yılında kurulan Amasya Üniversitesi AKP iktidarının kentimize
kazandırdığı güzelliklerden birisidir.
İyi de olmuş, çünkü Osmanlı’nın Oxford’u olarak anılan şehrimize
böylesi bir akademik kurum yakıştı.
Fakat sosyal bilimler alanına yönelseydi çok daha iyi olurdu.
Başta tarih, coğrafya, edebiyat, güzel sanatlar, felsefe gibi.
Bir de tıp.
Bu temennilerimim altını da elbette doldurmam lâzım.
Öncelikle Strabon, M.Ö. 7. Yüzyıl, coğrafyanın babasıdır, hemşerimizdir.
Sabuncuoğlu Şerefeddin, 15. Yüzyıl cerrahı, 17 yaşında başladığı
mesleğini ölene kadar sürdürmüş, ilk hekimlerimizdendir.
Geriye de tarih, edebiyat, sanat, mimarlık ve felsefeyle birlikte
musiki kalıyor ki, zaten bu toprakların hasleti.
Örneğin Bimarhane (Daruşşifa), halk arasında Tımarhane olarak bilinir,
ama gerçek bir hastanedir.
Ameliyatların yapıldığı, özellikle de akıl hastalarının musikiyle tedavi
edildiği merkezdir.
Hele giriş kapısı, tek kelimeyle şaheserdir.
Mermer dantel işçiliğiyle âdeta mimarinin eşsiz güzellikleriyle yarışır.
Ayrıca her Amasyalı (tabii meraklısı) doğuştan tarihçidir.
Nasıl olmasın ki, dokunduğu her taş, gittiği her mabet asırlar öncesine aittir.
Örneğin Pontus sarnıcı Cilanbolu, çocukluk yıllarımda dibine
ulaşmayan gençlere delikanlılık vizesi verilmezdi!
Ah Amasya ah, ne zor da kriterlerin varmış!
Dağlara tırmanacaksın, ırmakta yüzeceksin, üstüne üstlük itiraz
kültürüyle yetişeceksin.
Boşuna mı bu topraklarda Baba İlyas, Baba İshak kurulu düzene
(Selçuklu) karşı çıktı.
Üstelik 13. Yüzyılda, Türkmenlerin tarihi yeniden yazıldı.
Demek ki kan çekiyor, Alevi olmasam da özgürlük tutkum ta o
devirlerden başlıyor.
Ve isyankâr ruhumun temelleri de o zamanlarda atılmış.
Ne güzel, resmi ideolojinin dışında kalmakta fena değil.
En azından devlete biat etmiş köle olmuyorsunuz.
Belki ağır bedeller ödüyorsunuz ama özgürlük-eşitlik sevdanız
sizi daima ayakta tutuyor.

Bu arada yazdıklarım Amasyalı hemşerilerimi ne kadar ilgilendiriyor,
bilemiyorum.
Lâkin hayatın sırları bir anlamda geçmişimize bağlı.
Ve yaşadığımız coğrafyaya.
Salt ailemizden devraldığımız kültür, yaptığımız eğitim de yeterli değil.
Bütün mesele yaşadığımız toplumu sağlıklı gözlem yetimizden geçiyor…
Bir de tarih bilincimizden.
Ve tercihimizi egemen güçlerden yana da kullanabiliriz, emekten yana da.
Elbette karar bizim.
Ama bir Amasyalı olarak bilime, ilime duyduğum olağanüstü saygıdan ötürü,
yaşasın aydınlık, yaşasın özgürlük...
Onun adı da demokrasidir ve muasır seviyeye ulaşmış Türkiye’dir.

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: