bir şair vardı, öğretmen

19 Kasım 2015

Sıla'ya...


 


Bugün kızımın yaş günü.
Adı: Onur Sıla.
Doğduğunda gurbetteydim.
Yöneticisi olduğum sendikanın toplantısı vardı.
Kutsal görev, vatan mücadelesi!
Anasına da tembih etmiştim; "ben gelene kadar doğurma"...
Sen misin diyen...
Sabah Ankara'ya inip sendikaya adımımı attım...
Ki İstanbul'dan telefon gelmiş...
Arkadaşlarım söyledi; "kızın olmuş".

Birkaç gün öncede Talip Öztürk'ü yitirmişiz...
Öğretmen hareketinin öncülerinden.
Partili yoldaşım.
Canım sıkkın mı sıkkın.
İstanbul'da vurmuşlar, hem de çalıştığı okulun önünde...
Öğrencileri seyretmiş...
Ne hazin, yüreğim kavruk!

Sonrası malûm...
12Eylül kâbusu...
Kaçaklıklar, göçeklikler, işkenceler, zindanlar vs...
Bu arada çocuklarımın annesinin hastalık neticesinde ölümü...
Oğlum 6, kızım 2,5 yaşında.
İşsizlik bir taraftan, Sıkıyönetim tarafından aranıyorum.
Bir dost yardımıyla kızıma nüfus cüzdanı çıkarttım...
Ve adını Onur Sıla koydum.
Onur annesinin adı, Sıla gurbetin simgesi...
Hikâyem bu işte!

Ve yıllar akıp gitti...
Sıla oldu 36, abisi 40...
Bir de iki torun.
Şimdi o sabilerin geleceğini düşünmekteyiz.
Gerekçe; nasıl bir ülkede yaşayacaklar?
Takunyalı, takkeli mi...
Yoksa çağdaş değerlerle donanmış eğitim sisteminde mi?

Zor sorular, bir çırpıda cevaplanmıyor.
Bazen umutsuzluğa düşüp karalar bağlıyorum...
Bazen içimde güneş doğuyor...
Kızgın mı kızgın, bir ateş parçası.
Yeniden doğuyorum...
68 yılının heyecanı, yetmişlerin kavgaları...
Bulutlara doğru yürüyorum...
Kollarımda meleklerim...
Sonsuzluğu keşfetmenin mutluluğunu yaşıyorum.

Evet, hayâllerim var...
Ama imkânsız değil.
Çalışıp öğreniyorum, yazıp çiziyorum...
Derdim martılarınki kadar özgür bir dünya kurmak...
Minicik, belki gecekondu...
Varsın olsun...
Yeter ki çocuklarımızın, torunlarımızın yüzleri gülsün.
Ve ışığın peşinden koşuyorum...
Gölgeler zevk veriyor bana...
İçinde biraz sanat, biraz müzik, biraz aşk var...
Paylaştıkça coşuyorum...
Sevincim çocuk, gönlüm kıpır kıpır!

İyi ki doğdun Sıla...
Seni seviyorum...
Nice yıllara canım kızım...
Yık yalnızlığı, çoğal çoğal...
Aksın Su'lar, taşsın Nehir'ler...
Karanlıklar kayboluncaya kadar!

Macit CÜNÜNOĞLU


Hiç yorum yok: