bir şair vardı, öğretmen

12 Kasım 2015

Sonsuzluğa yolculuklar...

Macit CÜNÜNOĞLU

 

 
 
Acı ama gerçek...
Cenaze törenlerinde eski dostlar, arkadaşlar bir arada oluyoruz.
Son olarak Karacahmet-Şakirin Camii'sinin avlusundaydık.
Aslında mimari görünüşüyle mabetleri önemsiyorum.
Tabii dinsel açıdan değil, sanatsal boyutta.
Örneğin Şakirin Camii kadın elinden çıkmış...
Ne derece doğrudur bilmem ama aşırı dindarların bu durumdan
hoşnut olmadıklarını duydum.
Yine de modern çağın izlerini taşıyan farklı bir eser...
Alışılmışların dışında.
Yine de ben hoşlanıyorum.
Elbette cenaze yolcu etmekten değil...
O atmosferi solumak ruhuma iyi geliyor.

Eskiden (gençken) namaz da kılmazdım...
Yani mevtayı uğurlarken...
Ayrıkotu gibi bir köşeye çekilir dikilirdim.
Ama şimdi...
Herkes gibi safta duruyorum...
Maksat saygıda kusur etmemek.
Birileri dua okuyor...
Bense gidenin arkasından derin derin bakıp sonsuzluğu düşünüyorum.

Geçen gün (10 Kasım) Beyazıt'taydım...
Sahaflar çarşısında.
Eski tadı yok ama kitap kokusunu teneffüs etmek için birebir.
Avluda İbrahim Müteferrika'nın minik büstü...
Seyre dalmışım...
Saat 9'u 5 geçiyor...
Malûm siren sesleri...
Ve huşu içinde saygı duruşu.
Görevimizi ifa ettik...
O da ne?
Bir kadın bir genci azarlıyor...
Ve diyor ki, 
"sen niye durmadın?"
Genç altta kalmıyor, anında cevabı yapıştırıyor;

"Fatiha okudum, ayrıca ben sana karışıyor muyum?"
Ve ilâve ediyor: 
"Sen de bana karışma, sadece saygı göster,
en az benim sana gösterdiğim kadar."

Hoppala...
Alın size beklenmedik kaza...
Öyleyse ne yapmalı...
Taraf mı olmalı, yoksa polis mi çağırmalı?
İnsanız, duyarsız kalamıyoruz.

Neyse, duruma el koyup iki tarafın gönlünü de alarak meseleyi hallettim.
Tabii uzlaşmayla.
Ne de olsa yılların tecrübesi(!)
Fakat son on yılı, yirmi yılı düşündüm...
Ne kadar da çok kamplara bölünmüşüz.
Tamam, laik-antilaik cepheleri biliyoruz...
Nedenlerini de az çok idrak ediyoruz...
Lâkin bu kadar mı?
İnanın şaştım kaldım!

Beyaz Türk refleksi ayrı bir âlem...
Siyasal dinci söylemi ayrı bir âlem.
Birincisi gergin ve öfkeli...
İkincisi iktidar ve kinci!
Dolayısıyla işimiz zor...
Hem ülkemizin hem insanımızın.

Bu arada binbir umutla gittiğim Sahaflar çarşısından boynu bükük ayrıldım.
Çünkü aradığım kitabı bulamadım...
Cennet-Cehennem üzerineydi...
Bakarsınız vardır, yaşlar da kemâle erdi...
Dersime çalışayım istedim!
Bir de M. Kemal'in 77'inci ölüm yıldönümünde hâlâ tartışılıyor
olmasına hem sevindim hem üzüldüm...
Gerçekten de çağının lideriymiş...
Nefret edeni iktidar oluyor...
Seveni de tam seviyor!
Ne dersiniz, haksız mıyım değerli dostlar?

Hiç yorum yok: