bir şair vardı, öğretmen

14 Mayıs 2023

YETER Kİ GEL

 


Strabon’a göre Amasya ismi burada yaşamış olan Amazon kraliçesi
Amasis’ten gelmektedir.
Yakışır bu kente, ne de olsa DNA’larında aşk var.
Durduk yere mi Ferhat Şirin’e âşık olmuş, dağları taşları delmiş.
Ayrıca bu topraklardan 19 devletin geçtiği söylenmektedir.
Fakat 1071 yılında Malazgirt Meydan Muharebesi sonrası
Anadolu’nun bir çok kenti gibi Amasya da 11. Yüzyıl içinde
Türklerin egemenliğine geçmiş.
Komutan Artuk bey.
Daha sonra Danişment Gazi’nin denetimine bırakılmış.
Bilahare 1080 yılında kurulan Danişmendliler Beyliği topraklarına katılmış.
Nihayetinde de II. Kılıç Arslan tarafından 1175 yılında fethedilip
Anadolu Selçuklu Devleti sınırları içinde yer almış.
Bu arada şehir Babai ayaklanmasını da yaşamış.
En sonunda da 1393 yılında kent Osmanlı’nın eline geçmiş.
Ve şehzadeler, padişahlar bu topraklarda talim terbiye görmüş,
sonra da ver elini Dersaadet.

Neyse, derdim tarih anlatıcılığına soyunmak değil.
O işi gerçek otoritelere bırakalım.
Ben sadece şehrin köklerine minik bir dokunuş yaptım.
Asıl meramım ise içimde yaşattığım Amasya tutkusunun
dayanaklarını keşfetmek.
Ve bitmez tükenmez memleket aşkımın derinlerine inmek.
Elbette Ferhat değilim, ayrıca Şirin’im de yok…
Benim sevdalarım İstanbul’da yaşandı, dağ taş da delmedim.
Ama martıların kanatlarında epeyce yolculuk yaptım.
Boğaz’ın lacivert sularında yelkovan kuşlarıyla birlikte yüzdüm.
Arada sırada tepelerine çıkıp bu aziz şehre şiirler yazdım.
Elini tuttuğum sevgililerim ruhumda derin sarsıntılara sebep oldu.
Her âşık gibi bazen de kayboldum…
Uzun zaman dilimlerinde yolculuklara çıkıp kendimi aradım.
Buldum mu?
Ne gezer, gönül serseri olunca aklın fermanı neye yarar?
Zaten mantık tatile çıkmış…
Düz duvarlara tırmandım, bulutlara koştum…
En sonunda dedim ki, “Amasyalı olmak böyle bir şey.”
Benzim mimozalar gibi sapsarı olsa da, yüreğim erguvanlar gibi
dağlara sığındı.
Pişmanlık mı?
Asla, hangi hemşerim aşka uzak yaşamıştır ki?
Yeşilırmak’ın yaşamında hüzzamın, nihavendin erişilmez tatları yok mudur?
Baba İshak neye isyan etmiştir?
Kalede niçin asılmıştır?
Kafamda binlerce soru, aşkla sevdayla geçen bir ömür.
Hani derler ya: “Her yol Roma’ya çıkar.”
Benimki de Amasya’ya…
Tarihin, kültürün vadisine.
Şarkı sözü gibi: “Bir avuç mutluluk yeter.”
O da memleketimde fazlasıyla var…
Ve kulağıma fısıldar: “Sen bir adım at, ben iki adım atmaya hazırım” der…
Ve ilave eder…
“Yeter ki gel.”

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: