bir şair vardı, öğretmen

09 Mayıs 2023

MUTFAKTAN SEÇİME


Patlıcanların eski tadı yok.
Oysa en çok sevdiğim sebze.
Rahmetli anacığım da patlıcan yemeklerini bir güzel yapardı.
Özellikle pehli ile karnıyarık favorilerim arasındaydı.
Hâlâ tadı damağımdadır.
Bir de toyga çorbasını unutamam, içmeyeli neredeyse
yarım yüzyıl olmuştur.
İnternet tariflerine baksam da o eski lezzeti bir türlü tutturamadım .
Neyse, halkımızın büyük bölümünün açlık sınırında yaşadığı
bu devirde yemekten içmekten söz etmek ne kadar doğru olur?
Yine de mutfağı önemseyen biriyim.
Gençlikte ise sadece karın doyurmak eylemi olarak bakardım.
Ama şimdi, belki de yaşımın ilerlemesiyle estetik kaygıları
ön plâna çıkartıyorum.
Öncelikle bu işin ustalarına saygı duyuyorum.
Örneğin halamın torunu Vehbi (Kiper) gerçek bir gurmedir.
Malzeme seçiminden pişirme sürecine kadar büyük bir özen gösterir.
Birkaç kez ürettiklerini yemek nasip oldu, tek kelimeyle harika.

Yaman hocayı (Kesim) ise yeni tanıdım.
Ama “Amasya mutfağı” adlı kitabını bir solukta okudum.
Belli ki O da mutfağın otoritelerinden.
Ayrıca yöresel yemeklerimizi bir güzel anlatmış ki,
insan okurken iştahı kabarıyor.
Evet, aslında mutfağımız da kültürün bir parçası.
Özellikle ülkemiz yemekleri çok renkliliğin mirası.
Türk, Kürt, Ermeni, Rum, Arap…
Çok sesli armoni.
Tencerede harmanlanıp hayatımıza giriyor.
Tabii gönül isterdi ki bu tür gelenekler  ilelebet sürsün…
Ama yanlış politikalar, zulümler kıyımlar bir yanımızı eksik bıraktı.
Oysa Türkler üzümü, zeytini Anadolu’ya geldiklerinde tanıdılar.
Her ikisinin de bu topraklar anavatanı.
Ayrıca zeytin yalnızca kahvaltı da tüketilmemiş, yağıyla önce
insanlığa ışık, kandil olup çağları aydınlatmış.
Bir de dezenfektan olup bedensel temizliği sağlamış.
Besleyici değerini yazmaya lüzum yok sanırım, tek kelimeye şifadır şifa.
Aynı şekilde üzüm pekmez olmuş, gerçek doping…
Şırası şarap lezzetine ulaşmış, gönülleri pembe hayâllerle buluşturmuş.

Evet, siyasetin girdabından kurtulup bu mevzuları paylaşmakta güzel.
Yoksa seçim atmosferini dalıyor insan.
O onu dedi, bu bunu dedi…
Derken bambaşka bir dünyaya savruluyoruz.
Ve inanın fevkalade yorucu da oluyor.
Üstelik politik bombardımanlar bir işe yaramıyor.
Nasıl olsa herkesin oyu belli, saflar netleşmiş…
İstenildiği kadar mitingler yapılsın, 15 Mayıs sabahı milli iradenin
tercihi ortaya çıkacak…
Yani şapka düşecek, kel görünecek.
Yeter ki o güne kadar kaza bela olmasın, sağ salim çıkalım yarınlara.

 Macit CÜNÜNOĞLU



Hiç yorum yok: