bir şair vardı, öğretmen

26 Mayıs 2023

HATIRALARIN İÇİNDEN

 


Birkaç gün önce davet aldım.
Beni Amasya’ya çağırıyor ve diyordu ki,
“Bırak şu siyaset işlerini, yaşın geldi 73’e, hâlâ bıkmadın mı?”
Haklıydı, arayan babamdı.
Oysa öleli atmış üç yıl olmuştu, Şamlar mezarlığında ikamet ediyordu.
Yine de gelmemi istiyordu.
Mesajına not da düşmüştü: “Erteleme, çabuk davran, yarenlik ederiz.”
Emir büyük yerden, ne de olsa babamdı.
Merak ettim bunca yıldan sonra bana neler söyleyecekti.
Herhalde mezarlık hakkında son bilgileri verecekti.
Tahminimce toprak altında huzurla yatarken iş makinalarının
üzerinden geçtiğinden söz edecekti.
Nitekim düşüncem doğru çıktı.
Vardım türbenin yanına, babamın mezar komşusuydu.
Babam sazı ele alıp başladı anlatmaya:
“Evlat” dedi, “yıllardır bu toprak parçasının altında yatar dururum.”
“Komşularım Romalılar, Selçuklular, Osmanlılar…”
“Ve 23’ten sonra TC. vatandaşları.”
“Asırlara dayanan bir dünya kurduk kendimize”.
“Her ne kadar toprağın üstü cazibeliyse de kader bizi böyle
bir sona layık gördü.”
“Ama alemimize yeni katılan genç bedenler herkes gibi
biz mezarlık sakinlerini de  fevkalade üzdü.”
“Yine de dayanmaya çalışıyoruz.”
“Bu arada sırt üstü yattığımızı sanma, yıllar içinde toprakla
bütünleştik, çayır çimen olup yine yeryüzüne çıktık.”
“Kimimizin üzerinden apartmanların temeli geçti,
kimimizin üzerinden bahçelerin çiçekleri.”
“Geç de olsa anladım ki, hayat alt üst oluşlarla devam edecek.”
“Demek ki tümden yok oluş masal, doğanın diyalektiği yürürlükte
tıkır tıkır işliyor, mutasyona uğrayıp servi ağaçlarına can veriyoruz.”
“Ve semaya doğru arkadaşlarla yarışırcasına uzayıp gidiyoruz.”

Derken bu arada Menderes ile Macit Zeren’i sormaz mı?
Ağabeyim Adnan ile benim adaşlarım.
Dedim ki Menderes’i bir darbe sonucu astılar, Macit amca ise
vadesiyle vefat etti.
Tesadüf bu ya bugün Mayıs’ın 26’sı, yarın 27’si…
İlk darbe ile tanıştığımız gün, sonrası malum…
Bu arada iki gün sonra da 28 Mayıs, yine seçim, ülkemizin kader günü.
Neyse, dönelim babamla sohbete.
Duyarlı hemşerilerim gibi mezarlığın yok edilmesine çok kızmış…
Ve diyor ki “tarihe kültüre bu kadar saygısız olunur mu?”
Ayrıca “mezarlıklar bir kentin en önemli mirasıdır, geçmişidir.”
“Hazine kadar kıymetlidir, yaşayanlar gözü gibi korumalıdır.”
Cevap veremedim, sustum…
Öfkemi içime akıtarak türbenin bahçesinden bir papatya koparttım…
Babamla tekrar buluşmak üzere vedalaşırken kalbimin üzerinde
papatya, başladım yapraklarını saymaya…
Gözlerim nemli çok uzaklara bakarak selam gönderdim çocukluğuma
mahalleme, Gümüşlü’ye, ve camimizin musalla taşına…
Babamı son yolculuğuna uğurladığım hatıralarıma.
Aylardan Şubat, sene bin dokuz yüz atmış…
Şadırvanın bir köşesinde bir çocuk ağlar sessizce, adı Mustafa…
Aradan yıllar geçmiştir, ruhu dolaşır Şamlar’da…
Babasının mezarını hâlâ arar.

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: