bir şair vardı, öğretmen

28 Mayıs 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
28/05/2014 06:19

Dosta Mektup

A+
A-

Boğazın serin sularıyla ne zaman buluşsam aklıma Leyla Gencer gelir.
2008 yılında kaybettiğimiz dünya çapındaki opera sanatçımız.
Vasiyeti gereği cesedi yakılmış, külleri denize dökülmüştü.
Evet, suda başlayan hayat suda son buluyordu.
Aslında fena fikir değil, ancak krematoryum ülkemizde yasak, yurt dışında gelenek…
Keşke bizde de olsa diyeceğim ama binlerce faili meçhul cinayeti görünce;
“aman, eksik kalsın”, “n’olur n’olmaz!”
Ayrıca mezar dediğimiz çukur belli, bakarsınız gömüldüğümüz toprakta
gelincikler açar, serviler boy atar…
İki de bülbülden name gelirse, sonsuzluğumuz cennet-i mekân olur!

Dün dostum Orhan’dan (Bayburt) telefon aldım…
Elli yıllık; öğretmen-editör-danışman-müzisyen-sportmen- gurme-diyetisyen-
belli seksiyonlarda farmakolog- psikolog-sosyolog ve sayamayacağım onca özellik…
En önemlisi de opera sanatçısı (bariton) bir gencin babası…
Kısacası; ağırlığıyla, duruşuyla, pos bıyığıyla hepimizin ustası…
Karizmatik vatandaş, zararlı maddelerle insanî zaaflar konusunda uzman!

Evvelsi günkü yazımdan dolayı eleştirip fırçalıyor…
“Benim gibi adam nasıl oluyor da klasik batı müziğine karşı tavır alır…”
Hoppala, nerden çıktı?
Döndüm, yazımı bir kez daha okudum, dostum haklı…
Çünkü megaloman hocama giydirirken gözüm kararıp evrensel müziği
hırpalamak bir yana hafiften ti’ye bile almışım…
Büyük haksızlık, utandım derinden üzüldüm.
O nedenledir ki huzurlarınızda Orhan hocamdan, Bach amcamdan, Şopen kardeşimden
ve ismini bu satırlara sığdıramayacağım gelmiş geçmiş gelecek binlerce batı müziği
emekçisinden özür diliyorum, lütfen kabul buyurunuz.

Fakat af dilemem Köy Enstitüleri gerçeğini değiştirmez.
Çünkü bu işi fazla abartıp o okulları devrimin kilometre taşı olarak görüyoruz.
Yani keman-piyano çalan eğitimli köy çocukları ülkeyi baştanbaşa nura boğacak…
Ve dağ taş Mozart senfonileriyle inleyecek…
Dolayısıyla ülkemiz kalkınmış olacak.
Yaşasın Türk Beşleri, Yaşasın Yunus Emre Oratoryosu!

Hâlbuki Marx bu meseleyi çok güzel ifade etmiş…
Diyor ki: “Alt yapı üst yapıyı belirler.”
Ne demek?
Gelişkin ekonomi olmadan (Aş-İş) konçertoyla karın doymaz!
İşte bu kadar!
Varsa itirazı olan ya köprü altına ya da cami avlusuna gelsin…
Yalnız yanında Wagner’den bir CD olsun ki…
Severim keratayı, Tayyip’i sevdiğim kadar, ne de olsa romantikler!

Aslında gündeme taşıdığım mevzular derin, tartışmaya açık…
Uzun yıllardır bir Köy Enstitüsü masalıdır gidiyor…
Daha doğrusu Batı’ya açılım projesi…
Hatta direkt asimilasyon!
Ondan sonra, elde yok avuçta yok…
Baldırı çıplak vaziyette Pavarotti’yi dinlesen ne olur, dinlemesen ne olur?
Kendi adıma yine de bayılırım rahmetliye…
Ulu tanrı eksikliğini göstermesin operanın, balenin, klasik müziğin…
O dünya bambaşka, ay üstü alfa…
Galaksiler arası yolculuktan öte, belki kara deliklerde yok oluş…
Neyse ki geç buldum çabuk ayrılmadım…
Şükürler olsun, o kültüre aidim…
Tamam mı Orhan ustam, can hocam?
Seni seviyor, gözlerinden öpüyorum!

Hiç yorum yok: