bir şair vardı, öğretmen

09 Mayıs 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
09/05/2014 11:36

Vesayetin karanlığından...

A+
A-
Malûm şahsın cumhurbaşkanı olması çok mu önemli?
Hadi oldu diyelim, ne değişir gündelik hayatımızda?
Veya ülkede, yer yerinden mi oynar?
Bir başka soru da: Rotasından sapar mı memleket?

Sembol membol, devletin en tepesindeki koskoca bir makamdan söz ediyoruz…
Tek kişilik erk; yasamadan, yürütmeden, yargıdan bağımsız…
Zirveden olanı biteni seyrediyor…
Ve karar veriyor…
Ama noter, ama muhalif…
Yine de etkili ve de keyifli mertebe...
Daha üstü yok, modern tanrı katı…
Dilediğinde can bağışlayıp özgürlük veriyor…
Tüm bu donanımlar az şey mi?
Hele hele de politikacılar için; kırk yaşını geçip yüksel tahsil diplomasına
sahip olanların alayı bu mevkii için yanıp tutuşuyor… (Saygıdeğer Baykal hariç!)

Aslında bu işler eskiden olsa kolaydı…
Seçimmiş, meclismiş, millî iradeymiş hak getire…
Gazete ilânıyla asker kontenjanından bol yıldızlı bir general bulunur…
Al sana paşalar gibi cumhurbaşkanı…
Tepe tepe övün, güven, kullan!
Dilerseniz bir de türkü çığırabilirsiniz, nasıl olsa şenlik olur…
“Kışlada buldum seni, ellere vermem seni…”

Şaka bir yana, bendenizi ciddî anlamda ırgalamasa da bazıları
cumhurbaşkanlığı seçimlerini fazla önemsiyor…
Herhâlde toplumsal moral değerleri açısındandır.
Yoksa genel durumda bir değişiklik olacağı yok…
Bugün de sultanımızın vesayeti altındayız, pozisyonumuz kulluk ile vatandaşlık arası…
(‘Kıl’ demedim, dikkat!)
Yarın da aynı kadrodan hayatımıza devam edeceğiz…
“Padişahım sen çok YAŞA!” nidaları eşliğinde!

En iyisi mi tevekkülü elden bırakmayıp akıp giden hayatın sarmalına teslim olmak…
Ayrıca çaresiz kıvranışların dışında elden bir şey gelmiyor.
Uzun zamandır televizyon, açık oturum da izlemiyorum.
Çünkü eskiden birkaç tane “yiğit” vardı…
Şimdi -maşallah- sürüsüne bereket…
Eskiden baş ağrısı yapıyorlardı, şimdi mide de bulandırıyorlar!

Yine de koşar adımlarla sürükleniyoruz Ağustos sıcağına…
Siyasî liderler geometri alanında harikalar yaratıyor…
Sanırsınız hepsi birer Oklid, Pisagor!
“Paralel”in keşfinden sonra üçgene sıçradık, oradan da çatıya…
Maksat Çankaya’nın yollarına uhrevî bilimin nurlarını döşemek!

Şimdi de sırada “yamuk”
Geometrinin en talihsiz şekli, ismiyle müsemma, doğuştan kaybetmiş…
Fakat yaygın, bilhassa meclis çatısı altında.
Sayıları küçümsenmeyecek oranda!
Saat kılığına girer, ayakkabı kutusu olur, para sayma makinası kimliğine bürünür…
Kısaca her zaman, her yerde, her beyinde…
Yeter ki ülkeyi yöneten efendiler güruhundan ol…
Bu arada duyduk duymadık demeyin, benden söylemesi...
Çok yakında Çankaya’ya çıkacaktır yamukların yamuğu…
Bu acıya, bu çileye kalbiniz dayanırsa!

Hiç yorum yok: