bir şair vardı, öğretmen

30 Mayıs 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
30/05/2014 06:19

Toprağım Kibele!

A+
A-

Koca memeli Kibele bu toprakları vatan olarak durduk yere seçmemiş…
Bereketli, ulu tanrıçamız ha bire doğuruyor
“Babalar belli değil(miş)”, kimin umurunda!
Ayrıca İsa’nın babası belli mi?
Kimilerine göre Kudüslü marangoz, dinsel çevrelere göre kâinatın efendisi…
Bazıları da İsa’yı rabbime şirk koşuyorlar ki, ayrılık olsun…
Gene de yüce tanrı onları affedip sonlarını hayır etsin!

Aslında “din” denen olgu başlı başına toplumsal psikolojinin konusu…
Fakat Kibele yok mu, O’nun gönlümdeki yeri ayrı.
Âdeta aşığım, ne zaman Anadolu’yu gezmeye kalksam her gördüğüm
höyük tanrıçamızı çağrıştırıyor…
Multi memeler, Buda’yı andıran yüz, Herkül’ün gücü kuvveti, Zeus’un ihtişamı…
Hepsi bünyesinde toplanmış…
Arası Eros’la iyi değilmiş, varsın olsun…
Zaten aşırı cilve, seksapellik Anadoluluya yakışmaz…
Ayrıca tanrı dediğin kadın da olsa ağırbaşlı olmalı ki, molla misali itibar görsün!
İşte tüm bu nedenlerden dolayı memleketlimi çok seviyorum, çoook.

Bu arada teolojinin derinliklerine indikçe fantastik düşüncelerim zenginleşiyor.
Örneğin, semavi dinler icat olmasaydı insanlık bu denli savrulur muydu?
Hemencecik cevap vereyim, koskocaman bir HAYIR!
Hatta daha iyi olurdu, suyu mu çıkmıştı Şamanizmin, Paganizmin?
Hadi Buda, Brahma, Şinto, Konfüçyüs, Tao, Dalay, Lama, Dallama, Mao ruhanî lider…
(Mao kervana yanlışlıkla katıldı, özür. O kapitalizme giden meşakkatli yolun mucidi.)
Savaşsız, sömürüsüz, mezhepsiz, tarikatsız bir dünyada gül gibi geçinip gidiyorduk…
Fakat Musa yok mu, isyankâr örgütçü milliyetçi…
Kafa tuttu firavuna…
Topladı pılını pırtısını ırkını…
Ver elini Kenan’a, nam-ı diğer kutsal topraklara…
O gün bu gündür insanlık rahat huzur görmedi…
Ne dersiniz, tespitlerim yanlış mı yalan mı?

Peşinden İsa, dogmatizmde tuzum biberim olsun kabilinden bizimki…
Oldu mu üç kitap, tanrıya giden üç yol…
“Seç beğen al” diyeceğim ama herkesin dini kendine.
Neyse ki imdadımıza Martin Luther yetişti…
Protestan ahlâkın düşünürü, kuramcısı, uygulayıcısı, tam bir protestocu…
Yıktı ortaçağı, insan aklının önünü açtı.

İşte maceramız bundan sonra başladı…
Musevilikte mezhep var mıdır bilmem, yobazları saymazsak sanırım tek parça…
Hıristiyanlık malûmunuz; Katolik, Ortodoks, Protestan, Gregoryan, Evangelist, Yehovacılar vs…
Ya İslamiyet, ben deyim kırk siz deyin kırk bir, paramparça…
Mübarek din değil imamlar resmigeçidi…
Her şeyhin bir mezhebi var, asla seçme şansınız yok…
Doğuştan kodlanıyorsunuz…
“Nereye mi?”
Nereye olacak canım, devlet arşivine diyelim de gerisini siz anlayın!

Bir de Ali var ki, O’nu ayrı tutmak lâzım…
Peygamber damadı, ayrıca emmioğlu…
Kılıcının adı Zülfikâr, namı Allah’ın Aslanı…
Az adam kesmemiş Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te…
Helâli hoş olsun, gazadır n’apalım…
Lâkin Muaviye denilen o zalim yok mu?
Suriye valisi, dinin Göbels’i…
Kerbela’da kırdırmış Ali’nin soyunu!

Takdir edersiniz ki biricik sultanımız henüz doğmamış…
Kasımpaşa ise Bizans’ın sınırları içinde…
Lâkin ataları sünni, zaten Rize’yi kapsayan Pontus da Ortodoks sünni…
Her ne hikmetse Ali’yi sever gibi yapıyorlar,  Alevileri sevmiyorlar…
Alevi denilen kimlik hak-adalet için can veren…
En azından Anadolu’da...
Bektaşi, Abdal, Yunus, Karacaoğlan…
Ama iktidarın mutlak sahibi kesin Yezid…
Yirmi birinci yüzyıl versiyonu…
Dar ediyor ülkeyi emekçiye, özgür düşünceye…
İnsanı insanlıktan çıkartıp küfürbaz yapıyor…
Din adına, peygamber adına, haşa, sümme haşa tanrı adına…
Ben ise olanları gördükçe Kıbele’yi daha çok seviyorum; kendimce, sessizce…
Ve her gün dua ediyorum…
“Canım tanrıçam, halkıma dayanma gücü, derviş sabrı ver.”

Hiç yorum yok: