bir şair vardı, öğretmen

15 Mayıs 2014

Macit CÜNÜNOĞLU
15/05/2014 08:31

Gül oyna, doya doya!

A+
A-
Maden işçilerinin mahkûm olduğu ağır koşulları yazalım…
Emeğin yer altındaki serüvenini sözcüklerle ilmek ilmek dokuyalım…
Aileleriyle birlikte verdikleri yaşam kavgasını tüm dünyaya anlatalım…
Devlet yetkililerini izledikten sonra neye yarar gerçekleri sergilemek,
neye yarar isyan edip haykırmak?
Çünkü sorun öylesine derin ve dramatik ki, yüzlerce işçi değil, binlercesini
yitirsek, yine de herkes allem edip kallem edip bildiğini okuyor!

Televizyoncular dün Soma’daydı, yüzlerce işçiye mezar olan
maden ocağının yanı başından naklen yayın yapıyorlardı…
Konuklar arasında kimler yoktu ki, başta işçiler, kurtarma görevlileri,
sendikacılar, teknik elemanlar ve hepsinden önemlisi milletvekilleri…
Bir tek patron ile temsilcileri ve taşeron bezirgânlar yoktu!
Peki, neredeydiler?
Sıvışıp arazi mi olmuşlardı?
Yoksa devletin muhterem yetkilileriyle birlikte kafa kafaya verip
çaldıkları minareye (canlara) kılıf mı arıyorlardı?

Katılımcılar konuştular; olayın korkunçluğunu, nedenlerini, çarelerini
enine boyuna anlattılar.
Aslında tespitleri ve önerileri insanî boyutlar açısından asgarî müştereklerdi,
ama gel gör ki, ah o maliyet hesapları yok mu?
Gözünü kâr bürümüş alçakların yarattığı vahşi düzen…
Sınırları içinde orman kanunlarının egemen olduğu kölelik imparatorluğu…
Ne emek tanır ne onur…
Varsa yoksa ehlileşmemiş kapitalizmin çarkları arasında insan öğüterek
doğanın bağrından pazarlanacak meta çıkarmak…
Ve bu değerin adı kömür, rengi kara…
Kimse dokunmasa evrimleşip elmas olacak da, yeryüzünün mutlak efendisi
insansı soy izin verir mi?

Ortaçağ zihniyetiyle üretim yapmak ballı börek…
Bizler de bilip bilmeden “ucuz işçilik” diye Çin’e, Hindistan’a gönderme yapar
ülkemizin geldiği seviyeden gurur duyardık…
Hem de ne gurur; yükselen her gökdelen, yapılan her rezidans, kondurulan
her AVM, dikilen her cami AKP saltanatının tarihsel anıtları, şeref belgeleriydi!
Havaalanı, duble yol edebiyatından sonra partili seçmen sayısında patlama yaşanmış
ve doğal olarak da oylar hızla yükselişe geçmişti…
Ve hedefe konulmuştu 2023
Şanlı Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı!
Breh, brehhh!

Yürü git arkadaş!
Türkiye acılar ülkesi, “açılım” dediniz, bin bir gizli pazarlık…
Yine de şükürler olsun, sınır boylarımızda kan dökülmüyor.
Ya İstanbul’un tam orta yerinde ölenler, gözleri çıkarılanlar…
Ankara’da, Eskişehir’de katledilen evlâtlarımız…
Hayasızca meydanları kaplayan Toma’lar…
Soluduğumuz havaya karışan biber gazları…
Bu mudur “ileri demokrasi” anlayışınız?

Evet, Soma ağlıyor; dün Zonguldak’ın, Balıkesir’in, Maraş’ın ağladığı gibi…
Derebeyler vicdanlarının kepenklerini kapatalı çok olmuş…
Çırpınıyor emekçi; derdi ekmek parası, bir lokma aş, kredi borcu…
Ülkenin talihi kara, kömür karası…
Bahtı yeşil; ağaç yeşili değil, türbe yeşili, bedevi yeşili…
Dinci otoritenin idaresinde gidiyoruz gündüz gece…
Ne halk farkında, ne soyulan, ne emekçi, ne de seçmen!
Hayırlı işler AKP…
Yolun açık, döktüğün kan bol olsun…
Gül oyna, doya doya...
Bu saltanat sizin!

.

Hiç yorum yok: