bir şair vardı, öğretmen

30 Temmuz 2023

RÜYALAR



Eskişehir’e ilk kez 1966 yılında gitmiştim.
Bozkırın ortasına kurulmuş bir kent.
Ortasından Porsuk çayı geçiyor.
Debisi düşük, su var mı yok mu belli değil.
Tabii aradan yıllar geçti.
Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen çayın
ıslahı için mucizevi projeler geliştirdi…
Ve ortaya Venedik’i anımsatan Porsuk çayı çıktı.
Ayrıca Eskişehir Avrupa’da yaşanabilir kentler
arasına girdi, ödül üzerine ödüller aldı.
Ne güzel.

Yine 1999 yılında Almanya’yı gezmiştim.
Özellikle Bavyera’nın başkenti Münih ilgimi çekti.
72 yılının unutulmaz olimpiyatının yapıldığı kompleksi
ziyaret ettim.
Çadır Çadır Stadyumu diye hatırladığımız.
Sahanın kodunu düşük tutup çukura yerleştirmişler.
Ve çıkan hafriyatla da çevresine mini tepeler, göller
inşa etmişler.
Gerçekten görülmeye değer, her taraf yemyeşil.
12 ay 24 saat açık yüzme havuzu.
İçerisi kadın, erkek, çocuklarla cıvıl cıvıl…
Mevsim kış, aylardan Aralık.
Gençler gölde kano antrenmanı yapıyor.
Sanırsınız spor festivali…
E, şampiyonlar kolay yetişmiyor.
Önce alt yapı, sonra doğru plânlama programlama,
gerisi de kendiliğinden geliyor.

Şimdi gelelim Amasya’ya…
Doğa yeryüzü nimetlerinin hepsini bahşetmiş.
Dağını taşını bağını bahçesini ovasını eksik etmemiş.
Bir de su vermiş, adı da: Yeşilırmak.
Toprak susuz kalmasın, manzara zenginleşsin diye.
Ve her görenin hayran kaldığı kent.
Tarihse tarih, medeniyetse onlarcası…
Meyvenin sebzenin en kralı…
Gel gör ki siyaseten cömert davranmamış.
En olmayacak şahsiyetleri halkın karşısına
Belediye Başkanı diye çıkartmış.
Onlar da âdeta birbirleriyle yarışırcasına memlekete
kötülük etmekten geri durmamışlar.
Ve birinciliği Şerafettin Dağıstanlı’ya vermişler.
Çünkü seçilmiş değil, atanmış…
Kanlı 12 Eylül’ün maşasıydı.
Kibirli, kinci, azametli, nobran kimliğiyle o da
devrini tamamlayıp geldi geçti…
Sonrası?
Sonrası malûm, Belediye’nin Kültür Dairesi sinek avlarken
İmar Daire Başkanlığı tam mesai, geceli gündüzlü çalıştı.
Maksat son kalan tarihsel dokuyu yerle bir edip yeni
imar alanları açmak…
Ve 7 kat sınırlamasını kaldırıp apartman yüksekliğinde
14 kata ulaşmak…
Başardılar da ve adına da modernleşme dediler!

Ben de proje hazırlığı içindeydim.
Diyecektim ki; İstasyon, Helvacı, Taşova, Suluova tarafına
yeni göller yapın, ırmağın suyu hepsine yeter.
Etrafını süratle yeşillendirin…
Kent içinde bunalan halkımız buralarda nefes alsın.
Çoluk çocuk piknik yapsın, yaşadığını fark etsin.

Belki hayâl dünyasında yaşıyorum ama Amasya’yı
çok seviyorum.
Tabii yitirdiğimiz değerlerle…
Eski evleriyle, Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla,
sımsıcak komşuluk ilişkilerinin yaşandığı mahalleleriyle…
Çolağın bağını, Çilehane top sahasını, Hacılar meydanını
özlüyorum, çünkü çocukluğum gençliğim oralarda saklı…
Ama ben yaşıyorum, memleket hasretiyle, sevdalarımla…
Ve rüyalarımla.

Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: