bir şair vardı, öğretmen

22 Temmuz 2023

DOLCE VITA


Tatil yazılarımı uzattım, farkındayım.
Lütfen bağışlayınız.
Ancak insan gördüğünü yazar, benim yaptığım gibi.
Konakladığım site orta gelir grubuna hitap ediyor.
Tabii otoparktaki cipleri hesaba katmazsak.
Bu nedenle sosyal alanlardaki kafe, restoran, meyhane ve
çay bahçeleri çaka çaka dolu.
Demek ki halkımızda iyi para var, cüzdanlar kabarık.
İzlediğim kadarıyla kimse evinde kahvaltı yapmıyor.
Sabahın köründe masaların başına çöküyorlar.
Açma poğaça derken gözlemeye kadar fasıl uzanıyor.
Fiyat listelerine baktım, ucuz da değil. (Tabii bana göre.)
Fakat enteresan bir durum daha var.
Yazmadan duramayacağım.
O da meydanın tam orta yerinde bulunan devasa
İtalyan lokantası.
Dekor, donanım müthiş, Boğaz’dakileri gölgede bırakır.
Hemen hemen her gece full çekiyor.
Menülerine çaktırmadan baktım.
Baştan aşağı İtalyan mutfağı:
Pizzalar 300 TL’den başlıyor, makarnalar 250’den…
Ve ismini ilk kez duyduğum bir yığın yemek çeşidi.
500’e olan da 750’ye çıkan da var.
Şarap fiyatlarını yazmama gerek yok sanırım.
Benim aklım daha dün yatan emekli maaşımda.
Kafir 10 bini yakalayamamış, asgari ücretin epeyce altında.
Hâl böyle olunca İtalyan lokantasında akşam yemeği
hayâlim suya düştü, kader utansın!
Neyse, tanrı başka acı keder vermesin.
Benim mutfak kültürüm de sağlamdır, İtalya’nınkine on basar.
Övünmek gibi olmasın sulu yemekten kebaplara kadar
ciddi anlamda repertuvarım var.
Tek hamur açamam, bir de yaprak saramam.
Gerisi itinayla pişirilip servis yapılır.
Masamda örtü, bez peçete, gonca gül ve mum ışığı eksik olmaz.
Tabii ince saz eşliğinde.
Bazen de Chopin’den romantik besteler ortama renk katar.
Ne yapalım, dünya zevklerinden uzak durmanın lüzumu yok.
Yoksa çabuk kocar, kapağı camiye atarsınız.
Çünkü vade yaklaşmıştır, hayattaki kaçamayacağınız tek borç
can borcudur.
Bense yukarıyla kurduğum derin ilişkiler sonucu kredilendirilmiş
kullar arasındayım.
Dolayısıyla uhrevisinden öte dünyevisini önemser ona göre yaşarım.
Elbette vur patlasın çal oynasın tarzında değil.
Sadece merak duygumu öğrenme isteğimi canlı tutuyorum.
Sos olarak da estetik ile zarafeti kullandı mı ortaya faydalı, pozitif
insan tipi çıkıyor.
Bir de çevresini düşünen, yoksul halkı için gözyaşı döken.
Gerisi de yalan…
Bir varmış bir yokmuş türünden…
Zaten masallar dünyasında yaşıyoruz, geldik gidiyoruz…
Sonsuzluk bizi bekler, mezar taşı dahi istemem…
Toprak ana açmış kucağını, servi ağaçlarının gölgesinde
papatyalar…
Her mevsim güzeldir, her yaş da olduğu gibi gönül aşka
daima hazırdır…
Öyleyse merhaba İstanbul, merhaba hayat…
Bekle beni geliyorum!
Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: