bir şair vardı, öğretmen

30 Temmuz 2023

KİM TUTAR SENİ?

 

 



Yaş kemâle erince gönül zenginleşiyor, aşk kapıyı çalıyor.

Belki de niyeti giderayak altın tepside hediye sunmak.

Hayatın eksik kalan yanlarını tamamlamak.

Asla geri çevirmemek lâzım, farz edin ki teselli ikramiyesi.

Yüreğinize işleyen bir çift göz ile deniz kenarındasınız.

Güneş batışa geçmiş, tüm kızıllığıyla karşınızda.

Müzik benliğinizde, artık kaybolmaya hazırsınız.

Sessizce mırıldanıyorsunuz:


“Dönülmez akşamın ufkundayım,

bu son fasıldır, nasıl geçersen geç…”


İşte böyle dostlar, gönül adamı olmak kolay değil.

Elbette bu duyguları hissetmek, hayata geçirmek ustalık istiyor.

Nasıl ki marangoz işini yapar, demirci çeliğe su verir…

Ben de yorgun kalpleri suluyorum.

Gül ağacı gibi, saksıdaki çiçek gibi…

Yeter ki sevgi tomurcukları açsın, pembe dünyalı yoldaşlarım olsun.

Bırakın siyasetin peşini, her şey oluruna varır, su çatlağını bulur.

Elbette sofram mükellef değil, kuzu kapamaya hasret kaldım…

Ama bir de ruhsal dünyam var…

Sevdaya, aşka susamış.

Çıkmayın yoluma, kim engelleyebilir ki?


Zaten doğduğum topraklarda Ferhat’ım, yavuklum Şirin…

Kayaları delmedim ama duygularımı oya gibi satırlara döktüm.

Kimse okumasa da içimi duydum…

Ve şişenin içine gizlenmiş dünyamı denizlere attım.

Bakarsınız karşılık bulur, yepyeni ufuklara yelken açarım.

Evet, hayat baştan sona mücadele demektir.

Benim kuşağım ise büyük oynadı, yalnız ülkeyi değil

dünyayı değiştirmeye çalıştı.

Filistin’de, Angola’da, Nikaragua’da…

Ciddi kavgaya tutuştu ve ağır bedeller ödedi…

Ve adam gibi yenilmesini öğrendi.

Kimin umurunda?

Artık yirmi birinci yüzyıldayız.

Dört bir yanı kapitalizmin kuralları sarmış.

Bireysel mutluluk çantada keklik, toplumsalı ise

hemen hemen imkânsız.

Bir de duyarlı bir yüreğe sahipseniz…

Huzura kavuşmak hiç de kolay değil.

Beş yılda sandığa gitseniz de çare değil.

Muhakkak ki bir engel çıkacaktır.

Ama Reis ama bay Kemal…

Hevesinizi kursağınızda bırakacaktır.

Öyleyse aşk pencerenizi açık tutun, şarkılar dünyanız olsun.

İnanıyorum ki auranıza takılan olacaktır…

Ondan sonra yelkovan kuşları gibi uçun:

“O ada senin bu ada benim”…

Yeter ki özgürlük sevdanız olsun…

Artık kim tutar sizi?


Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: