bir şair vardı, öğretmen

22 Temmuz 2023

YALOVA'DAN

Tatile çıkarken başıma geleceği biliyormuşçasına
flaş belleğimi müzikle doldurmuştum.
Tabii plânlı bir şekilde.
Önce slowlar, sonra klasikler, cazlar…
Araya Latin ezgileri tangolar serpiştirmiştim.
Sona da malûmunuz çalsın sazlar oynasın kızlar muhabbeti.
İyi ki hazırlık yapmışım.
Mademki internet yok, bilgisayar üzerinden yayın yapıyorum.
Tabii 100 watlık hoparlörüm sayesinde ortam güzelleşiyor.
Geriye de manzarayı seyretmek kalıyor.
Keyifli bir balkon, göz hizasında çayır çimen ve Marmara’nın
gri suları.
Seven göz kusur görmezmiş, asil halkımın doğayı nasıl tahrip
ettiği üzerinde durmayacağım…
Sadece olanla yetineceğim.
Örneğin hemen önümde güller var.
Az ilerde ortancalar, hepsi rengârenk.
Bir de bodur ağaçlar, site sakinlerinin görüş alanını kapatmasın
diye belli ki Japon orijinli…
Bahçeye ayrı bir güzellik veriyor.
Geniş bahçenin ortasına süs havuzu yapmayı unutmamışlar…
Fıskiyenin renkli suları geceye ayrı bir hava katıyor.
Hele de benim gibi romantik gönüllü insan duygularının
zirvesinde dolaşıyor.
Fakat okunacak kitap bulmakta zorlanıyorum.
Çünkü sevgili kızım mini kitaplığını yazlığa taşımış…
Ama hepsi psikoloji içerikli.
Oysa bıkmışım psikolojiden, psikanalizden…
Zaten çağımızın popüler kültürü bu tür mevzular.
Gözlerim Battal Gazi, Malkaçoğlu gibi hafif meşrep
kitaplar arıyor.
Hatta Red Kit nasıl da iyi giderdi tatil günlerinde.
Tenten bile olabilir.
Ama yok.
Varsa yoksa narsisizmin değirmenine su taşıyan kaynaklar.
Yazarların çoğu Amerikalı…
Adam Smith geleneğini sürdüren ukala bezirgânlar.
Önce birey mutlu olacak, sonra çoğalacak…
Neticede de toplum asr-ı saadete kavuşacak!
Öptüm
seni!
Böyle bir dünya yok, zaten hiç de olmadı.
Ne zamanki köleci düzen icat oldu, peşinden feodalizm kapitalizm…
Sınıflar arasındaki ilişkiler insanlık tarihini belirledi.
Gerisi hikâye.
Yani bir avuç egemen; kölenin, serfin, reayanın, işçinin anasını
belleyerek saltanat düzenini kurdular.
Baksanıza bizim padişahımıza; sarayı, on üç uçağı,
yüzlerce makam arabası, binlerce koruması var.
Peki bütün bunlar ne için?
Yalnızca itibar, azamet, kibir için mi?
Tek bir cevabı var…
Vicdan yoksunluğu.
Kendi dilenci, halkının büyük bölümü de dilenci…
Yeryüzünde böyle bir toplum yok.
Bu gurur da seksen beş milyonluk ülkeye fazlasıyla yetmez mi?
Macit CÜNÜNOĞLU

Hiç yorum yok: