bir şair vardı, öğretmen

13 Kasım 2011

Otoriter Cumhuriyetler!

.

Halk arasında çok bilinen lâftır; “Söylenene değil söyleyene bak!”…
Oldum olası severim bu kelâmı, ciddiyetle önemser referans alırım.

Örneğin Hitler’in kurduğu cinayet örgütünün adı;
“Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi”…
Sakın bunda ne var demeyiniz, tüm insanlık gördü aşağılık Hitler’in ne menem
sosyalist ve işçi dostu olduğunu! Haza ırkçı aşağılık kana buladı dünyayı.

Aynı şekilde Rusya’da kurulan ilk partinin adı; “Sosyal Demokrat İşçi Partisi”…
Sonradan dönüştü “Sovyetler Birliği Komünist Partisi”ne.
Yetmiş yıllık uygulamalarına bakılırsa, ara ki demokrasiyi bulasın!
Sosyalinden vazgeçtik ya komünizme ne demeli?
“Komün” sınıfsızlık, kolektif yaşam, “yarin yanağından gayrı her şeyi paylaşmak”...

Gel gör ki orada da mutlak egemenlik bir avuç azınlığın elindeydi.
Bolşevik denilen üniformalılar parti çatısı altında Nazilerle yarışırcasına
halkın, halkların anasını bellediler…
Hem de ne belleme;
Asılan, kurşuna dizilen, sürgüne gönderilen, tümden yok edilen vs…vesaire!

Hadi –serde solculuk olduğu için- haksızlık etmeyelim…
Alt yapı-üst yapı, beleş ev-yol-su-elektrik-eğitim-sağlık…
Hepsi tamam!
Gagarin yoldaşla uzaya gittiler, atomun/nükleerin en kralını ürettiler…
Hatta “Lübitel”, “Zenith” markalı elektronik harikâsı fotoğraf makinesi yaptılar!
Lâkin Sovyet halklarının ve peyklerinde yaşayanların gönüllerini hoşnut edemediler.
Neyse ki; Putin önderliğinde demokrasisiz olsa da sağ salim teslim oldular
serbest piyasa ekonomisine!

Gelelim şimdi Çin’e…
Bilmem kaç bin yıllık imparatorluk geleneği olan ülkeye.
Tarihsel geçmişi eşelemeden bakalım son altmış yıla, yani Mao dedemizin kurduğu sisteme.
Burada da vaziyet aynı, yıkılan Sovyetler gibi…
Ülkenin başına çöreklenmiş komünist parti, dediğim dedik çaldığım düdük!
Silah zoruyla kapitalizmi inşaa etmeye çalışıyorlar.

Güzel iş valla, çalış didin savaş… Önce sosyalizmi kuruyormuş gibi yap…
Sonra “Olmadı sil baştan” deyip globalizmin şefkâtli kollarına sığın!
Halk dün olduğu gibi bu günde aç, sefil…
Olsun!..
Bin yıl sonra nasıl olsa gelecek demokrasi, Çinliler kavuşacak huzura!

Haaa, -özür- az kalsın unutuyordum, Çin’in resmî adı; “Çin Halk Cumhuriyeti”…
Yani hem halk var, hem de halkın söz ve karar sahibi ilkesi desem de inanma…
Çünkü iktidarın mutlak sahibi Çin Komünist Partisi ve üye sayısı seksen milyonun üzerinde... Üstelik giderek artıyor, dağılmışlar ülkenin dört bir yanına…
Sıkıysa özgürlükten haktan adaletten demokrasiden bahset!

Evet, izninizle devam edelim yolculuğumuza…
Takdir edersiniz ki Kuzey Koreli “Kim” hanedanından söz etmeye gerek yok…
Kapanmış sınırlarının arkasına, halkını döve döve “Demokratik Halk Cumhuriyeti”
bayrağı altında, yarım yüzyıldan fazla süredir ülkeyi yönetmekte.
O nedenle üzerinde durmaya değmez, tanrı cezasını elbette verecek!

Bizim asıl gelmek istediğimiz ülke veya ülkeler Arap diyarları ve komşular…
İran’da “İslâm” Suriye’de “Arap Cumhuriyeti”…
Diğerleri de Krallık ile durumu idare etmekte.

Yıkılanlar, gidenler malûmunuzdur… Cumhurun ayaklanması sonucudur!
Bu arada muhakkak dikkâtinizi çekmiştir…
Doğu toplumlarının idaresinde ne zaman “Cumhuriyet” devreye giriyor…
İşte o zaman golü yiyor millet!

Aynen bizde olduğu gibi…
Sahi, bizim ülkemizde cumhuriyet değil mi?
Bak şu işe, daldık halk hikâyelerine…

Her neyse, Başbakanımız en son demiş ki; “İnadına demokrasi”…
Allesen git işine, yüreğimizde depremin acıları, güldürme bizi…
Hem demokrasinin biber gazlısı nerede görülmüş?
Üstelik gaz ikramında bulunduğun vatandaşlarımız depremzede!

.

Hiç yorum yok: