bir şair vardı, öğretmen

28 Kasım 2011

Güllü Tuğra!

.

“Tarih nedir?” sorusunun cevabını uzmanlara bırakalım.
Bilimi, nesnelliği önemsiyorsak doğrusu bu olsa gerek.
Ancak “Tarih” üzerine yazılanları -bizim yaptığımız gibi- kafa yorup anlamaya çalışırız…
Ki altyapı, yeterli donanıma sahip olmadığımız sürece bu bile yeterli olmayabilir.


Fakat yıllardır dikkâtimizi çeken bir husus;
Politikacılarımızın tarih üzerine konuşmaları, gerçekleri tersyüz ederek ortalığa saçmaları…
Hem de vıcık vıcık siyaset sosuna batırıp rant peşinde koşmaları!
Elbette salt bugünün değil; dünün, hatta çok daha eskilerin alışkanlığı.


Ayrıca gerçek tarihçileri –meslekî namus taşıyanları- bir kenara bırakırsak,
çağımızdaki tarih yazıcılarına projeksiyon tutmakta yarar var…
Aynen medyamız gibi!
Nasıl ki günümüzde koşulsuz iktidar destekçileri, pohpohçuları prim yapıyor...
Ve giderek çoğalıyor, ödüllendiriliyor, sınıf atlıyor, milletvekili dahi olabiliyorlar…
Tarihçiler için de aynı kıstaslar geçerli.


Örneğin iktidarın meşrebine göre kalem oynatanlar; televizyon ekranlarının
kısa sürede vazgeçilmezi olup roket hızıyla mevki-makama kavuşuyorlar.
Kimi saray yöneticisi kimi müdür, kimi de üniversitede dekan veya rektör.
Devletin imkânları lebiderya, kimse ne işsiz kalıyor ne baldırı çıplak!


Bir de geçmişle yüzleşmek adına yargılama, temizlik faaliyetlerine soyunduysanız…
Kim tutar sizi?
Kitaplarınız onlarca baskı yapar dağıtılır dört bir tarafa, bağrına basmakta gecikmez medya…
Köşeler bahşeder nurlu ufuklarınıza, akîl adam ilân edip ekranların baş köşesi
tahsis edilir hazine değerindeki oynak dağarcığınıza(!)


Evet, canım ülkem her konuda enteresan!
Tarih denilen insanlığın ortak hafızası birilerinin oyuncağı olup çıkarlarına
hizmet ediyorsa, varın gerisini siz düşünün!


Halbuki bazı tarihçilerin pek itibar ettiği K.Marx’ın ünlü bir tespiti var;
“Tarihte olaylar başka türlü olamadığı için olmuştur”.
Fazla realist olsa da, bu görüşe ister katılır ister katılmazsınız…
Lâkin günâhları sevaplarıyla beraber, içimiz kahrolsada geçmişi değiştiremeyiz…
Yaşanmıştır bir kez, sadece anlamaya çalışırız doğruları yanlışlarıyla.
Yaşandığı devirleri tüm boyutlarıyla idrâke çabalarız…
Yalnız iç dinamikleri değil, dış faktörleri de hesaba katarak yatırırız masaya.


Fakat bu topraklarda iktidar tutkusu öylesine azgınlaşmıştır ki…
Tarih ne kelime, el atılmadık ne yurttaşlık bilgisi kaldı ne coğrafya!
Utanmasalar biyolojide olduğu gibi matematik-fizik-kimyada nasibini alacak!
Hatırlarsak, daha dün didişmiyor muydu bilimle, Darwin’le TUBİTAK?
Ulemadan görüş alındığı günleri ne çabuk unuttuk?


Yakın zamanda “Dersim Dosyası” iktidarın âli çıkarları uğruna…
Diyanetin önüne gelirse, sakın şaşırma!
Ne de olsa her konuda tartışmasız otorite…


Mademki söz konusu Alevilik…
Ciddî manada mezhepsel arıza var…
Çok yakında patlatırsa fetvayı;
“Evet, RTE baştan sona haklı, CHP tek suçlu!”…
“Derhal İnönü mezarından çıkarıla, şeriat hükümleri gereği asıla!”


İmza: Güllü Tuğra!

.

Hiç yorum yok: