bir şair vardı, öğretmen

29 Kasım 2011

Şike!



Geçenlerde hasta Galatasaraylı arkadaşımla karşılaştım…
Yüzünden düşen bin parça, epeyce keyifsizdi.
“Hayrola?” dedim…
Hay sormaz olsaydım, başladı saydırmaya.

Efendim derdi futbol ile şikeymiş!
Tek eğlencemdi diyor ve ilâve ediyor;
“Şike olayları tüm iştahımı kaçırdı, artık zevk almıyorum!”.
Bak şu işe! "Unutursun geçer" desem de nafile.
İllâ ki derdini anlatacak.

Dostluk böyle günde belli olur, ya sabır çekip başladık dinlemeye.
Aslında taraftarlığı fanatiklik derecesinde olsa da objektif delikanlıdır.
Yiğidi öldürür asla hakkını yemez!

Diyor ki; “İzlediklerim beni paranoyak yaptı!”…
Hoppala, böylesi patalojik durum nerden çıktı?
Ayrıca “değer mi?” tavsiyemiz karşılık bulmadı.
Sonuç itibariyle Marko Paşa modunda kulak verdim aktardıklarına.
Etraflıca düşününce tespitlerine hak verdim.

Özetle “şike yapanları, yoldan çıkanları, hırsına yenik düşenleri
bir dereceye kadar anlıyorum” diyor…
Ancak “ya meclise ne demeli?”…
“İşte aklım bir türlü ona ermiyor, bilhassa yaptıkları ittifaka!”.
“Hemen hemen her konuda ayrı düşen parti gurupları, şikecilere af
yasasını jet hızıyla geçirdiler parlamentodan!”…
“Üstelik –tabiri caizse- yedi ay önce tükürdüklerini bir güzel yaladılar!”…
“Bunlar vatandaşı aptal mı sanıyor, yoksa hepsi birer Aziz Nesin mi?”.

Gel de hak verme?
Ben de öyle yaptım, söylediklerini dinlerken “haklısın” diyerek başımı salladım.
Lâkin duyduklarımdan sonra şaşkınlığımı üzerimden bir türlü atamadım…
Sahi, ne olmuştu da mecliste tarihi uzlaşma sağlanmıştı?

Tamam, futbol endüstrisinin toplum üzerindeki etkisini hepimiz biliyoruz…
Yalnız ülkemizde değil, tüm dünyayı sarıp sarmalamış.
İnsanlık futbolla yatıp kalkıyor, şampiyonaları milyarlarca kişi izliyor.
Kimse yaşadığımız gezegeni bekleyen tehlikeler üzerine kafa yormuyor da…
Ronaldo’nun sevgilisinin beden ölçülerini, Messi’nin ayakkabı numarasını biliyor!

Haydi bütün bunlar normal, futbol aşkı böyle bir şey diyelim…
Gelelim yüce parlamentomuzun çok değerli milletvekillerine…
Bunların hepsi Fenerbahçeli, Aziz Yıldırımcı olamayacağına göre…
Demek ki işin içinde başka iş var!
Yoksa yedi aylık yasa durduk yere değişir mi?
Vur deyince öldürmeye meraklı olduğumuz için kantarın topuzu
kaçmış olabilir ama yine de müthiş konsensus üzerinde durulmaya değer.

Bu arada AKP’li Şamil Tayyar hop oturup hop kalkıyor…
Kamer Genç’e nazire yaparcasına ciddî anlamda tek başına muhalefet yapıyor.
Hatta hızını alamayıp Çankaya’ya mektuplar yazıyor…
“N’olur saygıdeğer Cumhurbaşkanım, tuzağa düşmeyiniz, kendinizle çelişmeyiniz
veto ediniz onaylamayınız!”…

Bu çocuğun başına taş mı düştü ne, o da ayrı bir mesele…
Helâl olsun diyoruz içimizden, emir komuta zinciri içinde hareket eden partinin
milletvekili olarak herkesin cesaretle yapacağı işler değil!
Kim bilir, belki duvarları yıkmak adına şanını şöhretini ikiye katlamak arzusundadır.
Ne de olsa ünlü bir Ergenekon uzmanı olup yazdığı kitaplar satış rekorları kırmaktadır.

Aldıysa kokuyu, hissettiyse futbolun labirentleri arasında Ergenekon uzantılarını…
Neden olmasın, söz konusu örgütün girmediği yer kaldı mı?
En son Oval Ofis çevresinde görülmüş militanları, Obama üzerinde çalışıyorlarmış(!)

Yine de Tayyar’ın yaptıklarını takdir etmek kıskanmamak lâzım…
Muhalefet partilerinin yapamadığını tek tabanca o yerine getiriyor.

Yalnız bizden söylemesi;
Sakın ha sakın, Kadıköy’e ayak basmasın, hele de Fenerbahçe stadyumunda
halkımızın arasına karışmasın…
Belli mi olur, bir tarihler Aziz Yıldırım’ı vurmaya kalkan taraftar
bakarsın bu kez ıskalamaz, yazık olur gençliğine!

Son olarak müsait bir zaman devam ederiz muhabbete...
Nasıl olsa meclisimiz müdahil oldu şikeye...
Hayırlı işler AK-PAK temizlik şirketine!


Hiç yorum yok: