bir şair vardı, öğretmen

12 Kasım 2011

"Mustafa Kemal"

.

"Yanı başında rakı bardağı,
bir elinde sigara...
Seni sevmeyen şeriatçı olsun
sevgili Paşam!"
M.C.
Son zamanların modası M.Kemal’i tartışmak…
Cumhuriyet bayramıyla başlıyor, 10 Kasım’la zirve yapıyor!
Bilindiği gibi bu yıl açılışı Nagehan Alçı yaptı.
Kalktı “Atatürk diktatör!” dedi.


Sen misin bu tespiti yapan, tartışmalar daha da alevlendi.
Hatta işi soruşturmaya kadar götürenler oldu ama…
Son durum nedir ilgilenemedim, daha doğrusu ipin ucunu kaçırdım.


Fakat kim ne derse desin son dokuz yılda –RTE’nin kurduğu düzende-,
M.Kemal üzerinden muhabbeti açmak adeta moda oldu.
Bizim neyimiz eksik deyip gecikerek olsa da mevzunun önem ve hassasiyetine binaen bir-iki kelâm edelim.


Öncelikle belirtmek gerekirse Gazi’nin kanunla korunmasına kesinlikle muhalifim…
Her ne kadar söz konusu kanun Demokratların iktidarında çıkmış olsa bile.
Düşünsenize; hangi çağda yaşıyoruz?
İsteyen istediği gibi düşünebilir, düşüncelerini söyleyebilir, korkusuzca söylemelidir de.


Madem ülkemizdeki rejimin adı “Demokrasi”…
Var mı öyle tek boyutlu düşünmek, tek sesli yaşamak?
Necip halkımız Yücel Paşmakçı yönetimindeki “Yurttan Sesler Korosu”nun elemanı mı?
Ayrıca demokrasi denilen kavramın içi boş kalacak değil ya!
Vatandaşlarımız özgürlüklerin nimetlerinden sonuna kadar yararlanmalı.


Açizane anlayışım ve hissiyatım bu doğrultuda…
Lâkin “Silivri Toplama Kampı” ile son dönemlerde gerçekleşen
yığınsal tutuklamalarda aklıma takılmıyor değil!
“Bu ne perhiz-lahana…” dedirtecek türden!


Aslında “İleri demokrasi” denilen “Açılım” tezgâhı toplumumuza bir numara fazla geldi…
Aynen 61 Anayasası gibi.
Nedenine gelince; henüz cumhuriyetle, tarihimizle hesaplaşmamışız…
“Demokrasi” denilen cazibeli varlığın tüm kurumlarıyla gelişip serpilmesine izin vermemişiz…
Geçmişten kalan mirâsla despotik-Jakoben-pragmatik uygulamaları sürdürmüşüz.
Çaktırmadan laikliğin defteri dürülmüş olsa da, yine de bu konular hassas!
Üzerinde ciddî anlamda durulması, açıkça/cesaretle irdelenmesi gerektiğine inananlardanım.


Yoksa her önüne gelen –taktik icabı Atatürk’e dil uzatmayanlar- çakacaktır millî şef İsmet’e.
Peşinden döşeneceklerdir CHP’ye, Cumhuriyet’e…
II.sini ilân edecekler, RTE’yi göklere çıkarıp “Yaşasın çağdaş AKP nizâmı” diye haykıracaklar!
Ne dersiniz?..
Şimdilik görülen manzara budur!


Dilerim yanılıyorumdur… Ancak mevcut düzenin adı hakikâten “Ilıman İslâm”dır.
Baksanıza Alevi gardaşlarım bile Ata’ları için “Yas orucu” tuttular 10 Kasım’da!
İşte laiklik, işte canım Türkiyem!


Değerli M.Kemal yaşananları, konuşulanları duysaydı eğer…
Eminim ki; “Doğru yoldasınız, devam ediniz” tavsiyesinde bulunurdu…
Ve ilâve ederdi; “İlk hedefiniz Umre ile Kâbe”…

Hacı olmayana bu memlekette ne iş var ne ekmek ne ihâle…
“Ülkemizde en hakiki mürşit A-Ke-Pe"…


Bu gerçekler ışığında;
Kılavuzun yenisi icat olana kadar herkesin iktidar nizâmına biat etmesi mecburidir!
Nokta.


.

Hiç yorum yok: