bir şair vardı, öğretmen

26 Kasım 2011

CHP'den gelen "S.O.S"



CHP’li milletvekilinin Dersim çıkışıyla başlayan salvo atışları
partinin yaşlı gövdesinde onarılması güç delikler açacağa benzer.
Zaten uzun süredir sarsıntılı kaptan köşkü bakalım ne zaman
beyaz bayrak çekecek?

Kaptana da hak vermemek elde değil…
Âlelade ve süratle toplanan gemi tayfasıyla rota belirlemek,
yol tutmak hiç de kolay değil.

Hatırlarsanız seçimlere ramak kalmışken bile kurmay kadro hâlen oluşmamıştı.
Bir tek örgütten sorumlu kara çarşaf muciti vitrinde gözüküyordu,
o da defolu, kalibresi yetmediği için kısa sürede kızağa çekilip geri hizmete alındı.

Büyük umutlarla ithal edilen Demirel’in has evlatlarının da işe yaramayacağı
daha baştan belliydi. Biri hariç (Silivri'deki) gelenler tatil köyü havasındalar!
Bu durum sürpriz olmadı, yeter ki ayak altında dolaşmasınlar denildi.
Hani ünlü düşünür Diyojen’in “Gölge etmesinler…” misâli!

Lâkin Kaptan şaşkın ve çaresiz…
İlk on bir üzerinde sürekli çalışmalar yapıyor, değişikliklere gidiyor ama nafile…
Hatta darbeli matkap, çift santrafor kullanmasına rağmen bir türlü
beklediği sonucu alamıyor, gedikler veriyor savunmada.

Düşman bir değil bin tane, diğer yandan provakosyonlar hız kesmiyor içerde!
Toplama tayfa da huzursuz, memnun değil hâllerinden.
Hele ekip şefleri, hepsinin gözü güvertede…
Büyük bir iştahla liderlerinin sendeleyip havlu atacağı günü bekliyor.

Böylesi ağır koşullarda gemiyi sağ salimen varacağı hedefe ulaştırmak ustalık ister...
Ayrıca görünen köy kılavuz istemez, resmen sallanıyor gelecek.

Ya yolculara ne demeli?
Sandıkta ödemeyi peşin yapmışlar tur şirketine...
El mahkûm, yolculuklarına devam edecekler.
Kaygılar, korkular içsel dünyalarında, onlarında psikolojileri bozuk her alanda!
Derin bir yarılma bekliyorlar ana gövdede…
Çünkü azgın dalgaların sesi yolculara kadar geliyor…
Ve sabah/akşam dua ediyorlar; “aman karaya oturmasın batmasın” diye.

Yine de “çıkmayan candan umut kesilmez” iyimserliği hâkim…
Ayrıca “kervan yolda düzülür” ilkesinden hareketle ruhlarında yeni bir kredi
açma telaşı var ama çatlaklardan gelen sesler umutların tazelenmesine yetmiyor.

Aslında farkındalar, köprüyü geçerken at değiştirilmeyeceğini…
Fakat uzun yıllardır kör topal olsa da geçilmeyen ne köprü kaldı ne binilmeyen at!
Hatta barajın altında kalınan günleri unutmadılar…
Hafızalarına öyle bir yer etmiş ki, “Bi daha mı?”... Tövbe diyorlar.

Yalnız büyük tehlike cepheden göstere göstere geliyor…
Tepedeki taşlı/sopalı/kanlı/bıçaklı çatışmaların etkisi dalga dalga yayılıyor alt katlara.
Yılların ulu çınarı ilkesizlikten çürümüş, gölge vermiyor yapraklar...
Yaşlanıp kocamaktan mı, bakımsızlıktan mı, bitap düşüp sarılmış dört kolluya!

Apart da bekliyor eski kurtlar, ellerinde mavzer, tuzağa düşürecek av peşindeler.
Bir taraftan sakin gözüken denizler, diğer tarfatan harekete geçen kelle avcısı korsanlar!
Yolcular ikircikli, bu saatten sonra gemiden inmek ne mümkün...
Mevcut personelle limana ulaşmak zaten hayâl…

Gemide isyan çıktı çıkacak, acaba hangisinden yana olmak dertleri...
İşte bütün mesele; “Tu bi or nat tu bi!”.


Hiç yorum yok: