bir şair vardı, öğretmen

19 Kasım 2011

Van'dan TIME'a...

.


Ölümsüz Zweiglara saygıyla...
İki çocuk yanarak can verdi…
İli Van…

Deprem sonucu çadırda yaşayan!

Offf tanrım!
Bana akıl-fikir-sabır ihsan et.

Bu kadar acıyı hak ediyor mu vatan?

Stefan Zweig geldi aklıma…
İnsanlığın yaşadığı ağır travmaya dayanamayıp…
Bin dokuz yüz kırk ikide karısıyla intihar eden.
Aşağılık Hitler’in Avrupa’yı kana buladığı yıllar…

Fırınlarda insanların yakıldığı devirler…
Savaşlar, işgâller, soykırımlar, ırkçılığın kol gezdiği dünya…
Neydi yaşadıkları, yaşamı dayanılmaz kılan…
Hissettiklerini anlayabiliyor muyuz çağın yıldızı Zweig’ın?


Ya bizim duygularımız?
Çok mu farklı, yüreklerimiz daha mı nasırlı?
Toprağa düşen fidanlar için kurudu mu göz pınarlarımız?

En son Van’da, depremde…
Parçalanmadık mı, dağılmadık mı, derin hüzünlerle sarsılmadık mı?

Farkında mısınız, ne zor günler yaşıyoruz.
Dayanılması güç, aldığımız haberler ölümden beter değil, ölümün ta kendisi.
Yaşarken cehennem, kâbir azabı türünden.


Neyse ki kapak olmuş Başbakan…
İnsanlığın kutsal dergisi “Time”a!
Ne mutlu halkımıza…
Önce Atatürk peşinden İnönü, Menderes en son da Erdoğan…
Arada Naim, Ağca, Tarkan, Yılmaz Morgül var ama onlar çıtır çerez!


Fakat başbakan yardımcısı Babacan’a dikkât!
Uyarıyor ve diyor ki; “Ekonomide iniş çıkışlar olabilir…”
“Golü yerseniz demedi demeyin!”…


Hoppala, nerden çıktı böylesi ayarsız lâflar?
Hani teğet geçiyordu kriz, yalayıp selâm söylüyordu ülkemize!
Oldu mu şimdi?


Halbuki ne güzel alışmıştık ılıman İslâm’a…
Oylat kaplıcasına, Kaputaş plajına, beş yıldızlı Bâb-ı Âli hamamın tellâklarına!
Kredi kartıyla AVM A-Ve-Me dolaşıp bakıyorduk keyfimize!
Kör olasıca “KRİZ” defol git ülkemden, ayak basma buralara.


Başbakanım çok meşgul, bölge coğrafyasını dizayn etmekte!
Somalili din gardaşlarımla bizzatihi ilgilenmekte.
Elbet Van’a da sıra gelecek iki bin yirmi üçte.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında, çılgın projeler kapsamında!


Ah kederli ülkem, nedir kaderin?
“Gelen ağam giden paşam” diyeceğim ama…
Son dokuz yıldır yaşadıklarım, gördüklerim bambaşka!
Yoksa doğru bir iş mi yaptı Zweiglar, katlanamadıkları acılardan uzaklaşarak…
Kim bilir? Belki sonsuzlukta çok daha mutlular.


.

Hiç yorum yok: