bir şair vardı, öğretmen

17 Kasım 2013

Amasya Günleri

Macit CÜNÜNOĞLU
17/11/2013 10:06

 

 
 
Bugün Pazar, birazcık siyasetten uzak duralım.
Çünkü Sayın Erdoğan’ı yazmaktan gına geldi.
Her ne kadar gündem belirleme gibi bir ustalığı varsa da, yetti gari!
En azından bugünlük yok, harç bitti, sazanlık paydos!
Merak etmeyin; “alışık kıç tumman tutmaz” derler…
Yarından tezi yok, kaldığım yerden başlarım eleştirmeye!

Neyse, dün “Amasya Günleri”ndeydim, Feshane’de.
Bilirsiniz, İstanbul’un Eyüp semtindeki tarihî yapı, Haliç kıyısında.
Yeniçeri dergâhının kaldırılmasıyla birlikte bu mekânda Osmanlı
ordusuna giyim kuşam üretilmiş, kuruluşu 1826.
Ancak Osmanlı bu işi de beceremeyip askerî üniformaları Avusturya’dan
ithal etmeye başlayınca (1893) yalnızca fes üretimine geçilmiş,
akıllar uçup özgürleşmesin diye!

Şimdilerde –yaklaşık on beş yıldır- kongre ve kültür merkezi olarak kullanılıyor…
Bir de kent günleri, demek ki bir programları var, sıra Amasya’ya gelmiş…
Arkadaşlarım davet ettiler, büyük bir iştahla kalktım gittim.
Yoksa bu tip organizasyonlara sıcak bakmam, nedenine gelince bazıları gibi
şehircilik, hemşerilik aşkıyla yanıp tutuşmam!
Sizler de farkındasınızdır, sel gider kum kalır hesabı Anadolu’nun en küçük
köyünün bile büyük kentlerde dayanışma dernekleri var…
Canım halkım oralarda toplanıp vuruyorlar piştinin gözüne gözüne!

Lâfı daha fazla uzatmadan gelelim Amasya Günleri’ne…
Gönül adamayız ya, ilk dikkatimi çeken fasıl heyeti…
Şekercizadelerden Muammer’in şefliğinde tek kelimeyle döktürüyorlar.
Aman da aman, ne nağmeler…
Rasttan girip hüzzamdan çıktılar, mezemiz Amasya çöreği ile elma…
İçecek olarak da semaver çayı, resmen kafayı bulup sarhoş oldum…
Başladım 50’li, 60’lı yıllarda gezinmeye…
Parkurum dağların arasından süzülerek akan Yeşilırmak vadisi…
Kimlerle karşılaşmadım; Ermeni, Rum, Kürt, Alevi, Eşraf, Emekçi
dostlarım, arkadaşlarım…
Hepsinin hayâli canlandı tek tek.

Ermeni Anoush Abla yanı başımda, kızı Ayda’yla birlikte gelmişler…
Amasyalı, Savadiye mahallesinden…
Kürt Tahir ile Dondurmacı Memet’in komşusu…
Kırklı yılların sonunda sele gitmiş evleri…
Acılı yıllar, anlatıyor gözleri nemli…
Yüreğindeki vatan hasreti hiç sönmemiş, bedeni 1956’tan beri İstanbul…
Ruhu Amasya’da, atalarının toprağında bin yıldır, iki bin yıldır…
Hüzün rüzgârlarının eşliğinde buluşmalar, hasretler, kucaklaşmalar.

Bu arada elime bir kitap tutuşturdular, AKP’li belediye hazırlatmış…
Yazarı Ali Tuzcu, Amasya tarihini anlatıyor, kaynak göstererek.
Hemen oracıkta karıştırdım sayfalarını, o da ne?
Fransız diplomat, maliyeci, coğrafyacı Vitale Cuinet (1833-1896)
imzalı bir belge, daha doğrusu 1890 tarihli çizelge, sayfa: 563…
Hep birlikte bakalım, neler var?

“Nüfus: Tüm Amasya Sancağı’nda toplam 259.000 kişi yaşamaktadır.
Bunların dağılımı şu şekildedir.

-Müslüman Sünniler: 132.000
-Müslüman Şiiler: 66.000
-Ermeni Gregoryanlar: 44.000
-Ermeni Protestanlar: 5.500
-Ermeni Katolikler: 1.100
-Rum Ortadokslar: 11.000”


İşte memleketimden insan manzaraları, Anadolu’nun sessiz küçük bir şehrinden...
Yıllardır gizlenen kasabanın sırrı, tarihin tüm gerçeklerine rağmen!

Bu arada devasa salonda bir gürültü duyuldu, kalabalık bir kitle
tantanayla dalıyordu Amasya Günleri’ne…
Kameralar fotoğraf makineleri ha bire çekim yapıyor…
Sultanımız Diyarbakır’da olmasa O geldi diyeceğim ama…
Neyse ki gelen ondan aşağı değil!
Tahmin edeceğiniz üzere Sarıgül, kolunda Çelebi (Süleyman)…
Böylesi fırsatları kaçırır mı, anında sahnede, elinde mikrofon…
Sardı sarmaladı Amasyalıları bir övdü bir övdü ki…
Sanırsın on bin yıllık Amasyalı!
Bir de figüran örgütlemişler, türbanlı cici bir kız…
Üzerinde Arabik motifli Mustafa Sarıgül yazan plaketi takdim etti…
Gördüğüm enstantane “seçim-kurgu” türünün en etkili örneklerinden!

Peşinden anons, adı var kendi yok bir siyasî partinin Başkan Yardımcısı konuşacakmış...
Durur muyum ben, Abbas yolcu…
Kucaklaşarak vedalaştım tüm dostlarımla, canlarımla…
Kadıköy vapuruna bindiğimde bir şarkı söylüyordu martılar…
Objektifime baka baka: “Aldırma gönül aldırma…”

İyi pazarlar efendim, Amasya Günleri vesilesiyle yakın tarihimizi
irdelemeye devam edeceğim…
Şimdilik bu kadar, birazdan Nişan Abi, Savak Amca ile buluşacağım…
Kazına kazına memleket sohbetleri yapmak için!
Saygılarımla, hoşçakalın.

Hiç yorum yok: